Yahudi varlığı, Gazze’deki Müslümanlara yönelik katliamlarına yeniden başladı, gökyüzünü duman ve ateş kapladı, yeryüzü Müslüman kanı ve gözyaşlarıyla sulandı. Askeri üsleri Pakistan füzelerinin menzili altında bulunan ucube Yahudi varlığı kadınlarımıza ve çocuklarımıza karşı savaş yürütüyor. Müslümanların saf kanını akıtırken, Pakistan liderliği Gazze’yle doğrudan iletişim hattı sağlayan Katar da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanına Pakistan askerlerini gönderiyor. Ayrıca Yahudi varlığı bir orduyla karşılaşamayacak kadar korkak ve ürkektir. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُمْ مِنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ “Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın.” ^{[Bakara 191]}

Yahudi varlığına daha fazla zaman kazandıran Pakistan yöneticileri, Müslümanları ve askerlerini Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın acımasız düşman hakkındaki emrini uygulamaktan alıkoyuyorlar. Ruveybida yöneticileri, akıllara durgunluk veren bahaneler ileri sürüyorlar. Dünyanın en değerli doğal kaynaklarına sahip olmasına rağmen ülkeyi yoksullaştırmak için Haçlılarla işbirliği yapıyorlar. Düzenbaz yöneticiler, Müslümanlar arasında düşmanlığı bir bahane olarak kullanıyorlar. Oysa ümmete iman, İslam kardeşliği ve tevhit temelinde yaklaşmak yerine iğrenç milliyetçilik fikirlerini yayan ve Müslümanlar arasında düşmanlığı körükleyen ta kendileridir. Etrafımızdaki düşmanların bize saldıracağı bahanesine sarılan hain yöneticiler, İslam ümmetini elliden fazla devletçiğe bölen Batı dünya düzenine boyun eğerek Müslümanları düşmanları karşısında zayıf tutmaya çalışıyorlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan bir an önce bu hain ve sahtekâr Ruveybidaların yönetimine son vermesini niyaz ediyoruz!

Ey Pakistan Müslümanları! Hadi Mescid-i Aksa’yı savunmak için seferber olun. İsra ve Miraç toprağı olan Mescid-i Aksa’da savaş 7 Ekim 2023’te değil, 1948’de başladı. O günden bugüne Allah Subhânehu ve Teâlâ hükmü yürürlükte değildir. Zira Allah, düşman ordusunun karşısına müminler ordusuyla çıkılmasını farz kılar. Silahlı kuvvetlerdeki oğullarınız, kardeşleriniz ve babalarınız, aranızdadır ve onlar da sizin gibidirler, sizin gibi acı çekiyorlar. Onlarla aranızdaki tek fark, onların Yahudi varlığını ortadan kaldırarak acının sebebini sona erdirecek iradeye, eğitime ve maddi olanaklara sahip olmalarıdır. O halde onlara, yöneticileri devirmek üzere harekete geçerlerse, tüm İslam ümmetinin onları destekleyeceğinizi hatırlatıyoruz. Her şeyden önce Allah Subhânehu ve Teâlâ, mümin ve itaatkâr kullarına yardım edecektir.

Ey Pakistan silahlı kuvvetlerindeki Müslümanlar! Sizin Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya olan itaatiniz, tüm insanların itaatinden önde gelir. Günahlardan tövbe etmek, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya itaatten geçer. Allah yolunda cihattan daha büyük bir itaat yoktur ve bir savaşçı için Allah yolunda şehadet sevabından daha büyük bir mükafat yoktur. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Gazze’deki Müslümanlara yardım etmek için seferber olmanızı emreder ve bu konuda Allah’a isyan edemezsiniz. Siyasi iradesini sömürgecilere teslim eden Pakistan’ın siyasi ve askeri liderliği, kardeşlerinize yardım etmek için sizi asla Gazze’ye göndermeyecektir. O halde sizi prangaya vuran herkesi devirin, düşmanları yenmek ve geri püskürtmek için tüm ümmeti ve ordularını seferber edecek olan bir siyasi liderliğin etrafında toplanın.

Ey Muhammed b. Kasım’ın torunları! Zafer veya şehadet arzunuza, yalnızca Nübüvvet metodu üzere Halife yardımcı olacaktır. Öyleyse Hizb-ut Tahrir’e nusret verin ve düşmanı ezin!