Cumartesi, 19 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: PK-BA-2024-MB-TR-42 H. 13 Cumâde’s Sânî 1446
M. Pazar, 15 Aralık 2024

Hizb-ut Tahrir, Müslüman Ülkeleri Sömürgecilikten Kurtarma Çağrısında Bulunuyor

Hizb-ut Tahrir, Pakistan’ın siyasi ve entelektüel çevrelerinde gündeme oturmuştur. Hizb-ut Tahrir’in, Pakistan’ın kronik krizlerine sunduğu Şeriat eksenli çözümler ve bu çözümlerin uygulanabilirliği sorusu, tartışmanın ana eksenini oluştururken, aynı zamanda partinin yasaklanması ve ona karşı yürütülen baskıcı politikalar, tacizler ve hapis cezaları da gündemdedir. Sağlıklı ve yapıcı bir tartışma yürütülebilmesi için, aşağıdaki konuların başta politika yapıcılar, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve hukuk camiası olmak üzere tüm etkili çevreler tarafından dikkate alınması oldukça önemlidir.

Birincisi: Hizb-ut Tahrir Müslüman Ülkeleri Sömürgecilikten Kurtarma Çağrısında Bulunuyor. “Arapça’da ‘tahrir’ kelimesi, kölelikten kurtuluş veya özgürlük anlamına gelir. Hizb-ut Tahrir, Müslüman topraklarının sömürgecilerin düşünce, sistem ve hükümlerinin yanı sıra sömürgeci devletlerin hâkimiyeti ve etkisinden kurtarılması (tahrir) çağrısında bulunmaktadır.

Hizb-ut Tahrir, Müslümanları fikri olarak kalkındırarak, onları İslam’ın doğru fikir ve kavramları ile kültürlendirerek Müslümanları kurtarmayı ve kalkındırmayı amaçlamaktadır. Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan bir siyasi partidir. Hizb-ut Tahrir, Kur’an-ı Kerim’in şu ayetine dayanarak kurulmuştur:

وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” [Ali İmran 104] O halde, Hizb-ut Tahrir’in Müslüman topraklarını sömürgecilikten kurtarma çağrısına neden izin verilmiyor?

İkincisi: Hizb-ut Tahrir, Müslüman Topraklarının Ekonomik Olarak Sömürgeleştirilmesini Kesinlikle Reddeder. Dış borçlanma bir ülke için büyük bir risktir. Geçmişte borçlar, ülkelerin doğrudan sömürgeleştirilmesinin bir aracıydı. Günümüzde ise borçlar, ülkeler üzerinde nüfuz ve hakimiyet kurmanın en önemli yollarından biridir. Bu borçlar faizlidir ve ülkeleri derin bir borç tuzağına sürükler. Ardından Uluslararası Para Fonu gibi sömürgeci finansal kuruluşlar, ekonomik durumu daha da kötüleştiren şartlar dayatırlar. Bu şartlar, ham maddelerin yabancılar tarafından sömürülmesine, yerel pazarların yabancı mallarla istila edilmesine ve sanayinin yalnızca düşük değerli ürünler üretmesine yol açar. Ayrıca, bu şartlar devlet sanayisinin ve petrol ile elektrik gibi kamu mallarının özelleştirilmesini dayatır ve devlet hazinesini gelirden mahrum bırakır.

Uluslararası Para Fonu gibi kuruluşlar, büyük güçlerin, özellikle de Amerika’nın çıkarlarını gerçekleştirmek için kullandığı araçlardır. Müslümanlar ve onların toprakları üzerinde sömürgeci nüfuz oluşturmanın bir yoludur. Bu ise Şeriata göre kesinlikle yasaktır; Çünkü Şeriat prensibine göre “Harama götüren vasıta da haramdır.” Hizb-ut Tahrir, ekonomik sömürgeciliği sona erdirmek amacıyla İslam Şeriatının ekonomiyle ilgili hükümlerinin uygulanmasını talep etmektedir. O halde, Hizb-ut Tahrir’in Müslüman topraklarının ekonomik olarak sömürgeleştirilmesini sona erdirme çağrısına neden izin verilmiyor?

Üçüncüsü: Hizb-ut Tahrir, Müslüman Topraklarının Askeri Olarak Sömürgeleştirilmesini Kesinlikle Reddeder. Hizb-ut Tahrir, sömürgeci devletlerle karşılıklı savunma veya güvenlik anlaşmaları gibi askeri işbirliklerinin kesinlikle caiz olmadığını vurgular. Bunun yanında, askeri üslerin, havaalanlarının veya limanların kiralanması gibi kolaylıklar sağlamak da yasaktır. Ayrıca, sömürgeci devletlerden ve ordularından yardım talep etmek de caiz değildir.

Hizb-ut Tahrir, askeri sömürgeciliğe İslam’ın ilkelerine dayanarak siyasi olarak karşı çıkmaktadır. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Müslümanların kâfir devletlerden yardım istemesini yasaklamıştır zira müşriklerin ateşiyle aydınlanmayı nehyetmiştir:

لَا تَسْتَضِيئُوا بِنَارِ الْمُشْرِكِينَ“Müşriklerin ateşiyle aydınlanmayın” [Ahmed] Ateş, savaş için bir kinayedir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

  فَإِنَّا لاَ نَسْـتَعِينُ بـِمُـشْـرِكٍ“Biz bir müşrikten yardım istemeyiz.” [İbn Hibban] O halde Hizb-ut Tahrir’in Müslüman topraklardaki askeri sömürgeciliği bitirme çağrısına neden izin verilmiyor?

Dördüncüsü: Hizb-ut Tahrir, Müslüman Topraklarının Siyasi Olarak Sömürgeleştirilmesini Kesinlikle Reddeder. Sömürgeci güçlerin Hilafeti yıkmasının ardından Müslüman toprakları böl ve yönet politikası çerçevesinde elliden fazla küçük devletçiğe bölünmüştür. Hizb-ut Tahrir, Müslümanların diğer halklardan ayrı, kendine özgü bir ümmet olduğunu vurgular. Müslümanları tek bir devlet, tek bir varlık altında birleştirmek farzdır.

Tüm Müslüman topraklarını tek bir devlet, yani Hilafet Devleti altında birleştirmek için çalışmak da farzdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللهِ جَمِيعاً وَلَا تَفَرَّقُوا “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” [Ali İmran 103] Peygamber SallAllahu Aleyhi Sellem de şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَلَا إِنَّ رَبَّكُمْ وَاحِدٌ وَإِنَّ أَبَاكُمْ وَاحِدٌ أَلَا لَا فَضْلَ لِعَرَبِيٍّ عَلَى أَعْجَمِيٍّ وَلَا لِعَجَمِيٍّ عَلَى عَرَبِيٍّ وَلَا لِأَحْمَرَ عَلَى أَسْوَدَ وَلَا أَسْوَدَ عَلَى أَحْمَرَ إِلَّا بِالتَّقْوَى“Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Dikkat ediniz. Hiçbir Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap olana, kırmızının siyaha, siyahın da kırmızıya takvadan başka hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında en üstününüz, en fazla takva sahibi olanınızdır.” [Ahmed] O halde Hizb-ut Tahrir’in siyasi birlik çağrısına neden izin verilmiyor?

Beşincisi: Hizb-ut Tahrir, Müslüman Topraklarının Kültürel Olarak Sömürgeleştirilmesini Kesinlikle Reddeder. Hilafetin yıkılmasının ardından, sömürgeciler, eğitim müfredatını ve ders programlarını kendi ideolojileri olan kapitalizmin bakış açısına göre tasarladılar. Kapitalizm, dini hayattan ve devletten tamamen koparmayı amaçlayan bir ideolojidir ve ‘Sezar’ın hakkı Sezar’a, Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya’ anlayışıyla hareket eder. Bu ideolojiye göre, insan, kendi yaşam sistemini belirleyen ve yöneten tek mercidir.

Hizb-ut Tahrir, İslam’dan hareketle Müslüman topraklarının kültürel olarak sömürgeleştirilmesini reddetmektedir. İslam’da yasa koyucu yalnızca Allah’tır ve insanlar için sistemi yalnızca O belirler. Devlet de İslam’ın Şeriat hükümlerinin bir parçasıdır ve bir Müslümanın, tüm eylemlerini Şeriat hükümlerine göre yapması farzdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ“Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılmadıkça iman etmiş olmazlar.” [Nisa 65] O halde Hizb-ut Tahrir’in Müslüman topraklardaki kültürel sömürgeciliği bitirme çağrısına neden izin verilmiyor?

Sonuç olarak, Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan bir siyasi partidir. Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Mekke’deki davet metoduna sıkı sıkıya bağlı kalarak, yalnızca siyasi ve entelektüel faaliyet yürütmektedir. Tüm siyasi ve entelektüel duruşları İslam’a dayalıdır. Müslüman topraklarında sömürgeciliğin her türünü sona erdirmek ve bu toprakları İslam’ın yönetim sistemi olan Hilafet çatısı altında birleştirmek için çalışmaktadır. Dürüst ve yapıcı bir tartışma için, Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti Medya Bürosu, Hizb-ut Tahrir hakkında daha fazla bilgi edinmeye çağırmaktadır.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan
Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813
https://bit.ly/3hNz70q
Fax: +(92) 21–520–6479
E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER