25 Nisan günü Rus medyası, Hizb-ut Tahrir'e mensup Müslümanlara karşı Güney Başkurdistan'ın Sibay mahkemesi tarafından verilen hapis kararlarını ve mahkemenin sanık hakkındaki görüşünü yayınladı: "Habirov, Rusya'da yasak olan Hizb-ut Tahrir örgütünün aktif bir üyesidir. Hizbin Sibay faaliyetlerine katıldı. Sanıklar, aşırılık görüşlerini, fikirlerini ve programlarını yaymayı hedefleyen terör örgütünün kitaplarını etüt etmek üzere kiralanan bir dairede düzenli olarak gizlice bir araya geliyorlar."

Bu iddialara dayanarak mahkeme 1978 doğumlu Abdurashid Habirov'a Rusya Federasyonu Ceza Kanununun 1. maddesinin 282.2 fıkrası gereğince 2 yıl hapis cezasına çarptırdı. Diğer dört Müslüman ise 100-150 bin ruble arası para cezalarına çarptırıldılar. Diğer bir deyişle aslında Müslümanların suçları, dini eğitim görmeleri ve hakka davet yolunu tartışmalarıdır. Hizb-ut Tahrir'e mensup Müslümanları aşırılık ve hatta terörizm ile suçlamak böyle bir mantığa dayanmaktadır. Bu ceza davası 2012 yılında başladı ve bu nedenle Müslümanlar sözde "anti-aşırılık" ceza davası ile suçlandılar. Ancak Kasım 2013 yılından bu yana aynı suçlara, Ceza Kanunu'nun 205.5 anti-terör Maddesine göre 20 yıl hapis cezası verilmektedir. Onlardan hiç biri, 205.5 maddesine göre yargılanmamasına rağmen, Duma Meclisi bu madde gereğince yargılananlara müebbet hapis cezası verilmesi ile ilgili bir tasarıyı onayladı.

Hizb-ut Tahrir'e yönelik böyle sert yaptırımların tek nedeni, yetkililerin artan İslam karşıtı politikalarıdır. Zulme yasal zemin oluşturmak adına 2003 yılında Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesi Hizb-ut Tahrir'i terör örgütleri listesine dâhil etti. Bu nedenle İslami siyasi parti olan Hizb-ut Tahrir'i dünyada terör örgütü olarak gören tek ülke Rusya'dır. Yargıtay, mahkemenin verdiği kararı bozması ve Hizb-ut Tahrir'i terör listesinden düşürmesi gerekirken, bizzat terörü suç saymak yerine Hizbe mensup olmayı terör olarak kabul etti. Bununla yetkililer, yaklaşık on yıldır Hizb-ut Tahrir ile mücadele üzerinde yoğunlaştılar.

İslami daveti taşıyanlara yönelik yapılan yıllarca zulüm, hapse mahkûm edilen Abdurashid Habirov'un şahsında görülebilir. Habirov, makamların karşıt eylemlerine ve dirençlerine rağmen hak sözü haykıran İslami ümmetin güzide evlatlarından biridir. İlk kez İslam'a yaptığı çağrı yüzünden 2007 yılında hapse mahkûm edildi. Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu için de ertelemeli bir yıl hapse mahkûm edildi. Ama 2008 yılında yeniden tutuklandı ve daha sonra iki yıl hapse mahkûm edildi. Abdurashid bu iki yılı hücrede geçirdi. Serbest bırakıldıktan sonra Abdurashid, Hizb-ut Tahrir ile birlikte samimiyetle İslam'a davete devam etti. Bu nedenden dolayı hakkında başka bir ceza davası açıldı. 2012 yılında tekrar tutuklandı, ancak RF Ceza Kanununda yapılan bazı değişiklikler nedeniyle birkaç ay sonra serbest bırakıldı. Yine başka bir ceza davasından dolayı 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Abdurashid gibi Müslümanların aktifliği ve katı duruşu, 21 yüzyılın Kureyş'ini davet taşıyanları onlarca yıl hapis cezasına çarptıracak yasaları yapmaya sevk etti.

Abdurashid'in hayatına baktığımızda Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabesi döneminde hak ile batıl arasında yıllarca süren mücadelenin aynısını görebiliriz. Kureyş, İslam'a daveti durdurmak için gece gündüz düşündü. Başlangıçta iftira attılar, dışladılar. Daha sonra Allah'ın düşmanları, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve ashabını hapis, işkence ve ölüm gibi fiziksel eyleme maruz bıraktılar. Allah Subhânehu ve Teâlâ tarihin seyrini önceden belirlediği için Kureyş, bütün güç ve toplumdaki etkilerine rağmen tarihin seyrini değiştiremedi. Bugün de yalan yok olup gidecektir. Hakkın zaferi sadece zaman meselesidir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: وَقُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا "De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur." ^{[İsra 81]}