Hamduk, cinsiyet (sosyal) danışmanı Aişe Hamd Muhammed ile bir araya geldi. Basın açıklamasında Aişe, cinsiyetin (sosyal) belirli bir toplumun erkekler ve kadınlar için belirlediği roller ve sorumluluklar olduğunu, bu roller ve sorumlulukların toplumun zaman ve mekânına göre değişiklik gösterdiğini açıkladı. Aişe, toplantıda, tüm gruplar arasında denge oluşturan, hem erkekler hem de kadınların haklarını güvence altına alan politikalar, yasalar ve mevzuatın ele alındığını söyledi. Toplantıda, denge için topluluklardaki güç ilişkilerini değiştirme çalışmasının da ele alındığını kaydetti. ^{(03.08.2021 SANA)}

Birincisi: Danışman, kadınlar ve erkeklerin rollerini ve sorumluluklarını toplumun belirlemediğini bilmelidir. Sudan halkı Müslümandır, kadın ve erkeğin rollerini tanımlayan bir inanç, kültür ve kimliğe sahiptir. Allah’a ihanet edenler ancak bu dini değiştirir. Eşitlik kavramıyla toplumu yok etmenin çabası içindeler. Oysa Batı toplumu krizler içindedir. Nesilleri ahlaksızlık ve dejenere bataklığına debeleniyor. Kadınlara karşı yerleşik şiddet uygulanıyor.

İkincisi: Elimizde Allah’ın Kitabı var. Batıyı kirli eşitlik bataklığına sürükleyen kavramların ve standartların sonuçlarını ve nesilleri iyice düşünmeden Batı uygarlığını taklide ne gerek var?

Neredeyse üç yıldır iktidarda olan bu hükümet, Batı uygarlığı temelinde kadın erkek ilişkilerini düzenleyen yasa ve yönetmelikleri değiştirdi. CEDAW Sözleşmesi belasını imzaladı. Bunun toplum üzerinde kötü etkisi oldu. Bataklığa doğru yuvarlanan toplumu kalkındıran verimli hiçbir ilerleme kaydetmedi. Tam tersine daha fazla ahlaki bozulmaya, kadınların süslenmesine ve kamusal alanda açılık saçılmalarına yol açtı.

Cinsiyet kavramı, fıtrata aykırı ve Allah’ın Şeriatına terstir. Vahiy, erkeğin kadın gibi olmadığını belirtti. Buna göre, bazıları mirasla ilgili, bazıları ise sosyal, ekonomik, politik ve yönetimle ilgili bir dizi şeri hükümler getirdi. Erkek ve kadın arasında eşitlik veya üstünlük yoktur. Aksine haklar ve görevler vardır. İslam’ın hâkimiyeti boyunca hiçbir Müslüman kadın Rabbine karşı cesaretli olmamış, yaşam tarzını ve bakış açısını değiştirmeye çalışmamış, eşitlik ya da üstünlük safsatasını duymamıştır. Anne, kız kardeş, eş, kız ve erkeğin kız kardeşi statüsünü hep korumuştur. Şeri disiplinlere göre toplumun iyiliği için erkekle yardımlaşmıştır. Bu hükümlerin gölgesinde tarihte bir kadının yaşayacağı en yüksek, en onurlu ve en izzetli günleri yaşamıştır.

أُولَئِكَ يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ وَاللَّهُ يَدْعُو إِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِإِذْنِهِ وَيُبَيِّنُ آَيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ “Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler.”^{[Bakara 221]}

İslam’daki ictimai sistem, refahı garanti eder, kadın-erkek ilişkisini doğal bir bağla düzenler. Bu bağın temeli, ruhi yön, ölçüsü de şeri hükümlerdir. İslam’ın içtimai sistemi, tek doğru sistemdir. Çünkü erkek ile kadın arasındaki bağları dakik bir şekilde düzenler. Kadın-erkek arasındaki işbirliğini, toplumun, bireyin ve cemaatin iyiliğine olmasını sağlar. Allah’ın rızasını elde etme yüksek ideali, bu ilişkinin yürütücüsüdür. İslami bir toplumda bu sistemin uygulayıcısı da Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletidir. En gizli şeyleri bilen ve her şeyden haberdar olan Allah katından gelen çözümlerle krizler tedavi edilir.

أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ “Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.” ^{[Mülk 14]}