حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SD-BA-2022-RS-TR-41 |
H. 20 Rabi-ul Evve 1444 M. Pazar, 16 Ekim 2022 |
Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsünün Müslüman Kardeşler ve Filistin Meselelerinde Faaliyet Gösteren Kuruluşlar İçin Düzenlenen Basın Toplantısında Yaptığı Konuşma
Filistin’i İslam ümmetinin bağrına geri döndürmek ve Yahudilerin pisliğinden temizlemek, bütün Müslümanların meselesidir. Mutant Yahudi varlığı, sömürgeci kâfir Batı yöneticileri ve Müslüman ülkelerdeki devletçiklerin zararlı yöneticilerinin istediği gibi sadece Filistin halkının meselesi değildir.
Mescid-i Aksa, Müslümanların namaz kıldıkları ilk kıbledir. Sevgili Peygamberimiz Mustafa SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra yeridir. Her şeyden önce Allah’ın çevresini mübarek kıldığı bir topraktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ“Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu bir gece Mescidi Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescidi Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” [İsra 1] Beyt-ül Makdis, Müslümanların ilk fethettikleri yerlerden biridir. İkinci Raşidi Halife Ömer El Faruk, kutsal şehrin anahtarını teslim almış ve Ömer Ahitnamesi olarak bilinen ahitnameyi yazmıştır. Maddeleri arasında “Yahudilerin Kutsal Topraklarda yaşamamaları...” ifadeleri yer almaktadır.
Yönetimleri boyunca Müslümanlar, Abbasi devleti zayıflayana kadar Mescid-i Aksa’yı korudular. Kudüs, seksen yıldan fazla bir süre haçlıların işgali altında kaldı. Bu süre zarfında Müslümanlar, Filistin ve Mescid-i Aksa’dan asla vazgeçmediler. Nihayet, Allah Selahaddin Eyyubi’yi gönderdi. Eyyubi, Kudüs’ü Haçlılardan kurtardı, Müslümanları ve ordularını birleştirdi. H. 27 Recep 582’de Cuma günü zafer elde etti.
Osmanlı Hilafeti, çok zayıfken bile Filistin’i koruyup kolladı. Yahudiler, Filistin’e göçe izin vermesi için Sultan II. Abdülhamid’i para teklif ettiler. Ama Allah rahmet eylesin Abdülhamit, Siyonist Yahudi Herzl’in taleplerini kabul etmedi. Ünlü şu sözünü söyledi: “Doktor Herzl’e bu konuda yeni adımlar atmamasını öğütleyin. Çünkü ben bir karış toprak dahi veremem. Orası benim kendi mülküm değil İslam ümmetinin mülküdür. Ümmet bu yer için savaşmış ve orayı kanı ile sulamıştır. Yahudiler milyonlarını kendilerine saklasınlar. Bir gün gelir de Hilafet Devleti parçalanırsa işte o zaman Yahudiler, Filistin’i para ödemeden alabilirler. Fakat ben sağ olduğum müddetçe bedenimin neşterle yarılması Filistin’in Hilafetten koparılmasından benim için daha kolay bir hadisedir. Bu imkânsız bir şeydir. Ben daha sağ iken bedenimizin üzerinde otopsi yapılmasına asla müsaade edemem.”
Allah rahmet eylesin haklıydı. Hilafet Devletini yıkıp Müslüman topraklarını parçaladıktan sonra sömürgeci kâfirler, Filistin’i işgal edip bedelsiz olarak aldılar. Sonra bu parçacıklara sözde bağımsızlık verdiler. Çıkarlarına hizmet eden, entrikalarını uygulayan işlevsel devletçikler ürettiler. Elleriyle ürettikleri ajan yöneticilere iktidarı teslim ettiler. O yöneticiler de sapıklık yolunda ümmete önderlik ettiler. Filistin meselesini İslami bir meseleden Arap meselesine dönüştürdüler. Yahudi varlığına karşı yanlış bir mücadelenin içerisinde olunduğunu iddia ettiler. Aslında o yöneticiler, Yahudilerin hamisidir, samimi insanların silahlarından Yahudileri korudular. Filistin meselesini hâlâ cüceleştiriyorlar. Öyle ki Filistin meselesini, Müslüman ve Arapların karışmadığı bir meseleye dönüştürdüler. Sonra bu mutant varlıkla gizli yürüttükleri ilişkilerini alenen normalleştirmeye başladılar.
Bu günlerde Yahudi varlığının mübarek toprak Filistin halkına karşı katliamı, kuşatması ve işkencesi artmaktadır. Yerleşimci sürüsü, bozgunculuk çıkarmakta, insanlara saldırmaktadır. Mescid-i Aksa baskınları yoğunlaştı ve küstah bir hal aldı. Filistin halkı ve çocukları, Yahudi varlığına kahramanca ve yiğitçe karşılık veriyorlar. Filistinli gruplar ise, Cezayir rejiminin himayesinde “Cezayir Bildirisi” adı altında yeni bir uzlaşmayı imzalamak için Cezayir’de bir araya geldiler! Cezayir Bildirisi, Filistin meselesini yok eden ve kötüleştiren absürt yönetim ve hastalıklı yaklaşımın devamından başka bir şey değildir. Sorunlarımızı, düşmanımız olan sözde uluslararası toplumun inisiyatifine bırakmak ihanettir. Bu mutant varlığı yaratan, uluslararası toplumdur ve halen de yaşam araçları ile desteklemektedir.
Ey Müslümanlar! Yahudi varlığının suçları dur durak bilmiyor, Müslümanların yöneticileri ise mutant varlığın suç ortağıdır. Medyadaki tantanaları, Yahudi baskı makinesinin sabah akşam soğukkanlılıkla öldürdüğü Filistinli kardeşlerimizin kanını koruyamaz.
Filistin davası İslami bir meseledir, kurtuluşu İslam milletinin ve ordularının sorumluluğundadır. Bu nedenle yeryüzünün her yerindeki hayırlı İslam ümmetine, ordularına, silahlı kuvvetler içindeki subay ve askerlere çağrı yapıyoruz. Beyt-ül Makdis tarih boyunca İslam ümmetini en çok rahatsız eden bir mesele olmuştur. İslam ümmeti, gücünü toplamayı, zayıflığının üstesinden gelmeyi bilip düşmanını yenmiştir. O topraklarda Haçlılar ve Moğolları yerle yeksan etmiştir. İslam ümmeti bugün Yahudi varlığını kökünden söküp atabilir. Bugün yaşadığı zayıflık, devletçiklerin başındaki zararlı yöneticilerin ihanetini kaynaklı geçici bir zayıflıktır. İslam ümmetinin zayıf görünmesini sağlıyorlar.
Ey Müslüman orduları! Sizden İslam ümmetine adına yardım istiyor ve size Allah’ın şu sözleriyle sesleniyoruz:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ * إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ“Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Tevbe 38-39]
وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيّاً وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيراً“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?”[Nisa 75] Yahudi varlığını toz haline getirebilir, arkasındaki sömürge güçleri yerlerinden edebilirsiniz. Pervasız Ruveybida yöneticilerin tahtlarını devirin, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti restore etmek için çalışanlara nusret verin. Hilafet, Müslüman ülkeleri ve orduları birleştirecek, kutsal toprakları Yahudiler ve diğerlerinin pisliğinden arındıracaktır. Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem Yahudileri yeneceğimizi müjdelemiştir. Arap ya da Filistinli olarak değil Müslümanlar olarak Yahudileri yeneceğiz. Bu ise ancak Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet altında birleştiğimizde mümkündür. İmam Müslim’in Ebu Hurayra’dan rivayet ettiği hadiste Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ، فَيَقْتُلُهُمْ الْمُسْلِمُونَ، حَتَّى يَخْتَبِئَ الْيَهُودِيُّ مِنْ وَرَاءِ الْحَجَرِ وَالشَّجَرِ، فَيَقُولُ الْحَجَرُ أَوْ الشَّجَرُ يَا مُسْلِمُ يَا عَبْدَ اللَّهِ، هَذَا يَهُودِيٌّ خَلْفِي فَتَعَالَ فَاقْتُلْهُ، إِلَّا الْغَرْقَدَ فَإِنَّهُ مِنْ شَجَرِ الْيَهُودِ “Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. O harpte Müslümanlar Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; “Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu! İşte arkamda bir Yahudi. Gel, onu öldür” der. Yalnızca Garkad bir şey söylemez. Zira o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07 http://www.hizb-sudan.org/ |
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com |