Sudan’daki siyasi aktörler, Hızlı Destek Güçleri ve birtakım silahlı fraksiyonlar, 23 Şaban 1446, / 22 Şubat 2025 Cumartesi günü, Kenya’nın başkenti Nairobi’de, Ulusal Birlik ve Barış Hükümeti’nin Kurucu Anlaşması olarak adlandırılan belgeyi imzaladılar. Anlaşmanın en dikkat çekici maddeleri şunlar: “Özgürlük, eşitlik ve adalet üzerine kurulu laik, demokratik bir devletin kurulması ve inşası... Dini esaslara dayalı herhangi bir parti veya siyasi örgütün kurulmasının veya herhangi bir siyasi parti veya teşkilatın dini veya etnik temelde siyasi propaganda yapmasının yasaklanması... Tüm bölgelerin siyasi, ekonomik ve kültürel işlerini yönetme konusundaki asli haklarının tanınmasına dayanan gerçek bir ademi merkeziyetçi yönetim sisteminin kurulması...”

Hizb ut-Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, Sudan’ı bölmeyi ve parçalamayı ve apaçık küfürle yönetmeyi hedefleyen, eski ve yeni sömürgeciliğin rüyasını hayata geçirmeye çalışan bu cürüm belgesine karşı şunları beyan ediyoruz:

Birincisi: Sudan, sömürgeci kafir İngiltere’nin ülkeden ayrılmasından bu yana, dinin hayattan ayrılması, dolayısıyla dinin devletten ve siyasetten ayrılması anlamına gelen laiklikle yönetilmektedir. Anayasalara bunu açıkça yazmak yerine aşağıdaki gibi müphem ifadeler kullanarak ümmete karşı ikiyüzlülük sergilemişlerdir: “İslam, devletin resmi dini” veya “İslam, temel yasama kaynağıdır” gibi... Bu belgede açıkça yer alan hükümler, Allah ve Rasûlü’ne karşı açıkça bir meydan okumadır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

أَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّهُ مَنْ يُحَادِدِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَأَنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِداً فِيهَا ذَلِكَ الْخِزْيُ الْعَظِيمُ“Bilmiyorlar mı ki Allah ve resulüne karşı çıkanı, içinde ebediyen kalacağı cehennem ateşi beklemektedir! İşte büyük rezillik de budur.” ^{[Tevbe 63]}

İkincisi: Dini temelde herhangi bir parti veya siyasi örgütün yasaklanması... vb. şeklindeki metin, Allah’ın emrettiği İslam yönetimini kurma yolunu tıkama girişimidir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُصِيبَهُمْ بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَإِنَّ كَثِيراً مِنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ“Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.” ^{[Maide 49]}

فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجاً مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيماً“Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar” ^{[Nisa 65]} Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem bizlere devletin nasıl olması gerektiğini açıkça belirlemiştir: O da Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafettir! Bu çerçevede, Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمُ الأَنْبِيَاءُ، كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ، وَإِنَّهُ لاَ نَبِيَّ بَعْدِي، وَسَيَكُونُ خُلَفَاءُ فَيَكْثُرُونَ» قَالُوا: فَمَا تَأْمُرُنَا؟ قَالَ: «فُوا بِبَيْعَةِ الأَوَّلِ فَالأَوَّلِ، أَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ، فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ “İsrail oğullarını Nebiler yönetiyordu. Bir Nebi öldüğünde onu bir başka Nebi takip ederdi. Benden sonra Nebi yoktur. Fakat benden sonra birçok Halifeler gelecektir.” Dediler ki “Bize ne emredersin?” Rasûlullah: İlk biate ilkine vefa gösteriniz. Onlara haklarını veriniz. Çünkü Allah, onları güttüklerinden hesaba çekecektir.

Müslümanlar için asıl olan, İslami akidesine dayalı olmayan herhangi bir oluşumun kurulmasının caiz olmamasıdır. Hizb ut-Tahrir, ümmete sunduğu Hilafet Devleti Anayasa Taslağı’nda şöyle demektedir: “Esasının İslam akidesi olması ve benimsediği hükümlerin şeri hükümler olması şartıyla, yöneticileri muhasebe etmek veya ümmet yoluyla yönetime ulaşmak üzere siyasi parti kurmak Müslümanların hakkıdır. Parti kurulması için hiçbir izne ihtiyaç yoktur. İslam esası dışındaki her türlü kitleleşme ise yasaklanır.”

Üçüncüsü: Ademi merkeziyetçi (federal) bir yönetim sisteminden bahsetmek, Sudan’ı küçük devletçiklere bölmek anlamına gelir ki bu da sömürgeciliğin hakimiyetini kolaylaştıracaktır. İslam’a göre yönetim merkezidir, idare ise merkezi değildir. Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı’nın 16-17 maddesinde şöyle geçmiştir: “Madde-16: Yönetim nizamı, vahdet nizamıdır, federal nizam değildir. Madde-17: Yönetim merkezîdir. İdare ise merkezî değildir.” Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, devletin birliği, bölünme ve parçalanmaya maruz kalmaması hakkında şöyle buyurmaktadır:

إذا بُويِعَ لِخَلِيفَتَيْنِ، فاقْتُلُوا الآخِرَ منهما “İki Halifeye biat edildiği zaman, onlardan sonuncusunu öldürün.” ^[Müslim]

وَمَنْ بَايَعَ إِمَاماً فَأَعْطَاهُ صَفْقَةَ يَدِهِ وَثَمَرَةَ قَلْبِهِ فَلْيُطِعْهُ إِنْ اسْتَطَاعَ فَإِنْ جَاءَ آخَرُ يُنَازِعُهُ فَاضْرِبُوا عُنُقَ الْآخَرِ“Kim ki bir imama biat eder, eliyle musafaha ederek kalbinin sevgisini verirse gücü yettiği kadar itaat etsin. Eğer başka birisi gelip o imamla (yönetimi ele geçirmek için) mücadele ederse sonra çıkanın boynunu vurun.” Başka bir rivayette ise

فَاضْرِبُوهُ بِالسَّيْفِ كَائِناً مَنْ كَانَ“Kim olursa olsun hemen kılıçla onu (n boynunu) vurun.”

Sonuç olarak, sömürgeci Batı’nın ülkelerimizi parçalama, İslam’ın hükümlerini yok etme ve zenginliklerimizi çalma planları karşısında bilinçli ve uyanık olmalıyız! İşbirlikçi yöneticiler, Allah’a kul olmak yerine sömürgeci kafir batıya kul ve köle olmuşlardır. Bu yüzden Batı’ya uşaklık eden ve Allah’a itaatten dışarı çıkan yöneticilere engel olmalı, onları hakka döndürmeliyiz ve sömürgeci kafirlerin oyunlarını ve entrikalarını boşa çıkarmalıyız. Kâfir Batı’nın oyunlarını bozmanın tek yolu, adımlarımızı hızlandırarak, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet’i kurmaktır!

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}