Pazar, 22 Muharrem 1446 | 2024/07/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SD–BA–2015–RS–TR–46 H. 04 Muharrem 1437
M. Cumartesi, 17 Ekim 2015

Reddiye Sayın Sudani Gazetesi Editörü, Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Konu:

“Çözüm, İslam, Nasıl?”  Makalesi Yazarına Yanıt. Mesele, İslamcıların İktidara Ulaşması Değil, İslam’ın İktidara Ulaşmasıdır.

15 Ekim 2015 tarih ve 3511 sayılı Sudani gazetenizde, Sayın Babiker Faysal imzalı “Çözüm, İslam, nasıl?” başlıklı makaleyi okuduk. Makalede yazar, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti’nin “Çözüm İslam’da Değilse, Peki Nerede?” başlıklı basın açılmasında geçenlere bir eleştiri yöneltiyor. Makaleye yanıt vermek doğal hakkımız olduğu için aşağıdaki reddiyeyi yayımlayacağınızı ümit ediyor, teşekkür ediyorum:

Birincisi: Yazar, makalesinde Hilafete çağıranların, onun nasıl kurulacağına ilişkin açık ve ayrıntılı vizyonları yok. Ayrıca yönetici seçimi ya da Hilafet altında iktidar değişimi hakkında da bir vizyona sahip değiller. Yanı sıra zamansal değişimlerin beraberinde getirdiği ulusal devlet gerçeği gibi engellerin nasıl aşılacağından bihaberler. Sadece sloganlar ve Hilafetin geçmişine ilişkin pembe tablolar çizmekle yetiniyorlar dedi.

Yazar, ne zaman Hizb-ut Tahrir tarafından yayımlanan basın açıklamasını eleştirse, bildik aynı ifadeleri sürekli tekrarlayıp durmaktadır. Biz, daha önce yazara Hizb-ut Tahrir’in Hilafeti nasıl kuracağı ve Hilafet Devletinde idare ve yönetimin nasıl olacağını belirleyici ayrıntılı bir vizyona sahip olduğunu söylemiş ve kendisine gerekli açıklamayı yapmıştık. Bunu öğrenmek istiyorsa, Hizbin bürosunun kapısının kendisine her zaman açık olduğunu ya da merak ediyorsa Hizbin internet sayfasına istediği zaman girebileceğini ifade etmiştik. Ancak yazarın, yazıları hangi saikla kaleme aldığı açıktır. O, düşmanlık ya da cehalet fikri ilkesinden hareket ediyor. Bu yüzden Hilafet ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışanlara düşman kesiliyor ya da görmezden geliyor.

Hilafeti kurmanın yolu, Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem tarafından belirlenmiş şeri bir yoldur. İslam’a dayalı bilinçli kitle kurmak, yönetim ve idareye ilişkin detaylı program oluşturmak, yönetim ve insanları siyaset edebilecek yetenekli kişiler var etmek, biat edecek güç ve kuvvet ehli bulmak, devlete giden yoldur. İşte Hizb-ut Tahrir, Hilafeti kurmak için adım adım bu yolu takip ediyor. Şuan Hizb, Hilafeti kurmanın eşiğindedir. Sonra Hilafet, sadece mükemmel bir sistem değil, aynı zamanda İslam’ın emir buyurduğu bir sistemdir diye defalarca belirttik. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:

كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمْ الأَنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ تَكْثُرُ قَالُوا فَمَا تَأْمُرُنَا قَالَ فُوا بِبَيْعَةِ الأَوَّلِ فَالأَوَّلِ وَأَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ “İsrail oğulları Nebiler tarafından siyaset ediliyordu. Bir Nebi öldüğünde onu başka bir Nebi takip ediyordu. Artık benden sonra Nebi yoktur. Fakat birçok Halife olacaktır” Oradakiler dediler ki; Bu durumda bize ne yapmamızı emredersin? Dedi ki: “İlk biat edilene vefakâr olunuz onlara karşı olan vazifelerinizi yerine getiriniz. Muhakkak ki Allah size karşı olan vazifelerini yapıp yapmadıklarını onlara soracaktır.” [Müslim] Yazarın, çağın gerçeği olarak gördüğü ulusal devlet olgusuna gelince, bilindiği gibi ulusal devlet, yazarın da şakşakçılığını yaptığı demokratik sömürgenin bir ürünüdür. Kâfir Batı tarafından zorla tepemize dikilen, ümmetin kalbi üzerinde tüneyen ve efendilerine hizmet etmek için yarışan bu yöneticiler de, bu bölgesel sınırların muhafızlığını yapıyorlar. Bu nedenle demokrasinin bayraktarlığını yapan Batı, zorbalık ve diktatörlüklerine rağmen o yöneticilerin iktidarda kalmalarına hırs göstermektedir. Eski ABD Başkanı George Bush’un şu sözleri bunun en iyi kanıtıdır: “ABD, Orta Doğu’da 60 yıldan fazla bir süredir diktatörlükleri destekledi. Sonra bu politikalar, Amerika için güvenlik endişelerine neden oldu, artık çıkarlarına hizmet etmiyor.” Demokratik Batının İslam dünyasındaki despotik rejimleri desteklediğine dair herhangi bir kanıta ihtiyaç var mı? Bu, ayın dördü kadar açıktır. Herkes bunu görebilir. Ancak basireti kör olanlar müstesna. 

Hilafetin geçmişine ilişkin pembe tablo çizme meselesine gelince, Hilafet, ilahi değil beşeri bir devlettir. Diğer sistemler gibi Hilafet de insanlar tarafından yönetiliyor. Yanılabilirler, isabet edebilirler. Bazı dönemler, bazı yanlış uygulamalar olmuştur. Buna rağmen Hilafet, bugüne kadar insanlığın görüp geçirdiği en iyi sistemdir. Üstelik o, yüce Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Müslümanlara ferman buyurduğu yegâne sistemdir.

Yazar tarafından Hilafetin öcü olarak gösterildiği tarihi dayanaklara gelince, onların ümmetin düşmanlarınca yazıldığını herkes biliyor. Düşmanlara güven olmaz. Ne yazık ki Müslüman tarihçiler bile İslam tarihini Batılı tarihçilerden almışlardır. Yine de herhangi bir sistem incelenirken yöneticilerin uygulamalarına ya da tarihi uygulamalara bakılmaz. Aksine kaynaklarına bakılır. İslam Hilafet Devletinin kaynakları ise, önünden ve arkasından batıl giremeyen, Alîm ve Hâkim katından indirilen Allah’ın Kitabı ve Rasûlü’nün Sünnetidir.Ve bu ikisinin irşat ettiği İcma’us Sahabe ve Şeri Kıyastır.

Hizb-ut Tahrir, Hilafetten bahsederken ve Hilafeti kurarak İslami hayatın yeniden başlaması çağrısında bulunurken, Emevi, Abbasi veya Osmanlı Hilafetine davet etmez. Bilakis Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafete çağırmakta ve onun için çalışmaktadır. Yazar, Hilafet savunucularının, Raşidi Hilafet söylemi ve Ömer bin Abdülaziz dönemi dışında bir dayanakları yok diyor. Burada yazara sormak istiyoruz, Müslüman, yeryüzünde Allah’ın Şeriatının uygulanmasının farz olduğuna inanır. İslami yönetimi inkâr eden kâfir olur. Korku veya fitne yüzünden İslam’ı uygulamayan kimse de zalim ve fasıktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَAllah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” [Maide 44]

وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir.” [Maide 47]

مَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.” [Maide 45] Öyleyse yazara soruyoruz, mademki İslam’ı ve onun hükümlerini uygulamak farzdır ve Raşidi halifeler dönemini örnek kabul ediyor, peki o zaman neden o örnek çağa davet etmiyor? Neden Allah’ın şeriatını hâkim kılmak için çalışmıyor? Bunun yerine neden demokratik küfür sistemlerin uygulanması çığırtkanlığını yapıyor?

İkincisi: Yazar, neden Hizb-ut Tahrir Halife el-Bağdadi’ye biat etmedi diye soruyor? Sonra dönüyor ve diyor ki: “Hizb-ut Tahrir ya da Hilafete davet eden diğer gruplar, el-Bağdadi’nin devleti sahih bir Hilafet değildir diyemiyorlar...” Yazarın bu ifadesi, onun Hilafet gerçeğinden ne kadar bihaber olduğunu göstermektedir. Yazara diyoruz ki, Raşidi veya Raşidi olmasın Hilafet hakkındaki görüşün ne olursa olsun, el-Bağdadi’nin devleti, bir devlet değildir. Bırakın Hilafet veya başka bir şey olmasını. O, sadece savaşan ve savaşılan bir gruptur. Mesele, bir devlet ilan etmek ve bir Halifeye biat etmek değildir. Mesele, bu kadar basit ve kolay olsaydı, Hizb-ut Tahrir altmış yıl önce Hilafeti ilan ederdi. Yazar, bu gerçeği adı gibi biliyor. Diğerleri de biliyor. Ama Batılılar, onların avaneleri, siyasi ve entelektüel ajanları, ümmetin izzeti ve âlemlerin Rabbinin rızası olan Hilafet düşüncesini kasıtlı olarak karalıyor, kötülüyorlar.

Yazar, çözüm İslam deyip ülkeyi yönetenlerin, ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar ile mücadelede yetersiz kaldıklarını söyledi. Biz de kendisine diyoruz ki, bu kesimin söylemi, sloganlardan ibarettir. Ne İslam’ı uyguladılar ne de Hilafeti kurdular. Böyle bir dertleri yok. Sadece Batı tarzında bir devlet kurdular. Adına da Cumhuriyet dediler. Cumhuru temsilen bir Cumhurbaşkanı ve Allah adına yasama yapmayan bir parlamento uydurdular. Özetle, mesele İslamcıların iktidara ulaşması değil, hüküm ve sistemleriyle İslam’ın iktidara ulaşmasıdır.

Üçüncüsü: Yazar, yazısının sonunda çağdaş dünya sorunlarının çok karmaşık hale geldiğini itiraf ediyor. Bu sorunlarla yüzleşmek için genel ve safsata sloganların yeterli olmadığını, aksine detaylı programlar geliştirmeyi, önemli ölçüde deneyim birikimine ve dünyada olup bitenler hakkında yeterli bilgiye sahip liderler hazırlamayı gerektirir, diyor. İşte Hizb-ut Tahrir, özgürlükleri gözeten, barışçıl yollardan iktidar değişimine izin veren, yasalara saygılı ve siyasi istikrarı sağlayan çoğulcu yönetim sistemi çerçevesinde gerçekleşen bu demokratik sistemin, kâfir Batının bir sistemi olduğunu söylüyor diye de ekliyor. Peki, yazara soruyoruz, çok karmaşık olarak tanımladığı bu sorunları üreten kim? Demokrasi değil mi? İnsanlar, Hilafet Devleti altında İslam ile hükmederken, bu sorunlar böyle çok karmaşık mıydı? Çözüm nasıl demokrasi de olabilir? Demokrasi, çok karmaşık sorunları salgılayan hastalığın ta kendisidir. Ne oluyor size ne biçim hüküm veriyorsunuz öyle?

Son olarak yazara diyoruz ki, İslam dünyasının, İslam’dan, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinden başka bir çıkış yolu yoktur. Hatta sadece İslam dünyasının değil, tüm dünyanın ondan başka çıkış yolu yoktur. Çünkü Hilafet, âlemlerin Rabbinin bir hükmüdür. Yüce Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ “Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?” [Maide 50]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: [email protected]

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER