Yahudi varlığı uyruğuna sahip yüzlerce Yahudi, Cerbe’deki Garibe sinagogunu hac etmek bahanesiyle temiz Tunus topraklarına girdi. Ülkeye giren Yahudileri Başbakan törenle karşıladı! Törende Turizm Bakanı ve Diyanet İşleri Bakanı da hazır bulundu. Törene Batılı efendilerinin sadık ve itaatkâr hizmetkârı olarak görünmek isteyen birçok siyasetçi de katıldı. Hükümet, sıkı güvenlik önlemleri aldı, Siyonistleri korumak amacıyla adaya konuşlandırılan subay ve askerler nedeniyle ada ve çevresi adeta askeri kışlaya döndü. Yahudilerin Filistin’de her gün kardeşlerimizi katlettikleri, Mescid-i Aksa’yı kuşattıkları, ibadet edenlere, özellikle yaşlılar ve kadınlara eziyet ettikleri bir dönemde Siyonist bir grup ülkemize hac için geliyor.

 Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak biz, Tunus halkına aşağıdaki hususları hatırlatmanın faydalı olduğunu düşünüyoruz:

1- Hükümet ve cumhurbaşkanı, hac bahanesiyle topraklarımızı terörist düşmana helal gördü. Bu, Tunus halkının duygularına küstahça meydan okumaktır. Gaspçı Yahudi varlığı uyruğuna sahip Yahudilerin, suç ordusunun askerleri olduğu çok iyi biliniyor. Buna rağmen hükümet, kardeşlerini öldürenleri korumak için Tunuslu asker ve subayları muhafız olarak kullanmaktan çekinmiyor! Bu normalleşmenin ta kendisi değil mi? Normalleşme büyük bir ihanet değil mi?

2- Yahudi varlığı eski başbakanı Netanyahu’nun danışmanı Cohen, Siyonist Yahudilerin bu yıl hac yapmasını sağladığı için cumhurbaşkanı Said’e teşekkür eden (alaycı) bir yazı kaleme aldı. Bu Tunus’taki tüm Müslümanlara hakaret değil mi? Müslümanların en azılı ve en kindar düşmanını, özellikle kadın ve yaşlılar katilini korumak için hükümetler ve genelkurmay başkanlarının kullandığı subay ve askerlerimize bir hakaret değil mi?

3- Tunus’un mevcut yöneticileri, ağızlarıyla normalleşmeyi reddederken eylemleriyle tersini yapıyorlar. Birkaç hafta önceki bir NATO toplantısında, Tunus Savunma Bakanı’nın Yahudi varlığı Savunma Bakanı’nın yanındaki fotoğrafı hafızalardaki tazeliğini hala koruyor. Kaldı ki, Bin Ali döneminden bu yana turizm, ticaret ve tarım gibi birçok alanda Yahudi varlığı ile koordinasyon sürüyor. Gizlenenler ise daha büyüktür!

 4- Selefleri gibi bu hükümetin de kaderi, Yahudi ve Siyonist hacıların izinden giden Avrupalı ​​ve Amerikalı kesimlere bağlıdır. Avrupa Birliği, Belçika, Kanada, Almanya ve İsviçre’den siyasi ve diplomatik şahsiyetler ile Fransa, Almanya ve Amerikan büyükelçileri “Yahudi hacının” faaliyetlerini kutlamak ve normalleşmenin devam ettiğinden emin olmak amacıyla Cerbe’ye geldiler.

Ey Ukbe ve mücahitler ülkesi Tunus Müslümanları! 25 Temmuz sonrası ile öncesi arasında hiçbir fark yok. Hepsi sömürgecinin elinde bir kukladır. Atlantik ötesindeki efendilerinin talimatlarını yerine getirmekten başka hiçbir işe yaramıyorlar. Tunus, halkı ve çıkarları, düşündükleri veya yapabilecekleri en son şeydir. Bu utanç karşısında daha ne kadar sessiz kalacaksınız? Dinimizle, ülkemizle, kaderimizle oynayan yarı yöneticilere daha ne kadar sessiz kalacaksınız?

Ey güç ve kuvvet ehli! Ey ordu ve güvenlik güçleri içindeki subaylar! Sizi bu iğrenç eylemleriyle sömürgecileri dost edinen yöneticilerden sakındırıyoruz. Allah, Rasûlü ve müminlerin reddettiği gibi zillet elbisesini giymenizi kabul etmiyoruz. Hükümet, size zillet elbisesine giydirmiştir. Sizi Kudüs gaspçısı ve Filistinli kardeşlerinizin katili düşmanınızın muhafızları haline getirmiştir.

Ey subaylar! Ey ordu ve güvenlik güçleri içindeki subaylar! Buna razı oluyor musunuz? Düşmanlarınız ve kardeş katillerinizin hizmetkârı olmaya razı geliyor musunuz? İçinizde, Yahudiler Filistin’de Müslümanları öldürürken, Mescid-i Aksa’yı pisletirken, Tunus ordusu ve polisi onları korumuyor mu, her yıl “hac” yapmalarını sağlamıyor mu diyebilecek bir yiğit yok mu?