Ülkeyi boydan boya gezmesi ve dilediği gibi fink atması için bakanlıkların kapılarını Amerikan büyükelçisine ardına kadar açan Tunuslu yetkililer, şimdi de Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) Siyasi İşler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve NATO Genel Sekreterinin Güney Kafkasya ve Orta Asya Özel Temsilcisi Javier Colomina için ülkenin kapılarını açıyorlar. Colomina 11-13 Eylül 2023 tarihleri ​​arasında Tunus’a bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Ziyareti sırasında Colomina, NATO dışı önemli bir müttefik olmasının yanı sıra Tunus’un NATO’nun güney Akdeniz bölgesindeki en önemli ortaklarından biri olduğunu vurguladı.

Colomina, Dışişleri, Göç ve Yurtdışındaki Tunuslular Bakanı Nabil Ammar ile 11 Eylül 2023 Pazartesi akşamı bakanlıkta bir araya geldi. 12 Eylül 2023 Salı günü de Milli Savunma Bakanı İmad Memiş ile görüştü. Görüşmenin ardından yaptığı açıklamada Colomina, bu ortak işbirliğini eğitim, öğretim ve karşılıklı deneyim alışverişinin ötesine daha ileri düzeye taşımak için çalışmaya devam etme kararlılığı aldıklarını vurguladı.

Dışişleri ve Savunma Bakanları ile yaptığı görüşmenin ardından Colomina, 12 Eylül 2023 Salı günü Savunma ve Güvenlik Komitesi ve Silahlı Kuvvetler Başkanı Adel Diaf başkanlığındaki Halk Temsilciler Meclisi’nden bir heyetle Bardo Sarayı’nda bir araya geldi. Görüşmede NATO Orta Doğu ve Kuzey Afrika Dairesi Başkan Yardımcısı Meryem Bin Hüseyin de hazır bulundu. Colomina, bu görüşmede, Tunus ile ortaklığın yenilenmesi ve desteklenmesi kararının 2022 yılında alındığını, başta terör ve düzensiz göçle mücadele olmak üzere bu aşamanın öncelikleriyle tutarlı bir dizi yeni hedef ve projeyi içeren işbirliği çerçevesinin yeniden düzenlenmesi için görüşmelerin sürdüğünü bildirdi. Peki bunlar Tunus halkının mı yoksa sömürgecilik ve örgütlerinin öncelikleri mi?

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, kamuoyunun dikkatini aşağıdaki hususlara çekmek istiyoruz:

1- Bu ziyaret, terör endüstrisini tekelinde bulunduran Amerika’nın sömürgeci vizyonuna göre Kuzey Afrika ve Afrika Sahilini hedef alan sürecin bir adımıdır. Amaç, Fransız nüfuzunu ortadan kaldırmaktır. Bunun için göçle mücadele kullanılıyor ve NATO resmi olarak bu misyon için hazırlanıyor.

2- NATO gibi sömürgeci ve suçlu düşman ittifakın bayrağını taşıyan harbi bir kâfire kapıların ardına kadar açılması, tanımlanmış bir suçtur, Tunus’un önceki ve sonraki yöneticileri bu suça ortaktırlar. Bu suç Allah’a, Rasûlüne ve müminlere ihanettir. Yarı politikacılar ve yöneticilerinin bu yakın tehlikenin farkına varması için Amerika’nın savaş tamtamlarını çalmasını mı bekliyoruz? Yoksa düzensiz göçle mücadele örtüsü altında NATO’nun müdahalesi yemini yutacaklar mı? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.” ^{[Nisa 141]} Rasûlullah SallAllahu Aleyhi Sellem de şöyle buyurdu:

لَاتَسْتَضِيئُوابِنَارِالْمُشْرِكِينَ“Müşriklerin ateşiyle aydınlanmayın”

3- Amerika ile daha önce imzalanan askeri anlaşmanın içeriğinin on yıl boyunca gizli tutulması ve ümmet düşmanlarıyla sürdürülen güvenlik ve askeri koordinasyonun bir sır gibi saklanması, büyük bir ihanettir, egemenliği ve ulusal güvenliği baltalar.

4- Ülkenin emniyetini ve güvenliğinin sağlamanın tek yolu, eksiksiz bir şekilde İslam’ın otoritesini yeniden tesis etmektir. Raşidi Hilafet, egemenliği Şeriata, otoriteyi ümmete ait kılacak, Allah’ın vaadi ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini gerçekleştirmek için hangi şekilde olursa olsun sömürgeci kafirin kökünü kazıyacaktır.