12 Aralık Salı günü, sözde meşru hükümetin İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Dr. Necib El-Avc’ın Abu Dabi kentinde vefat ettiği duyuruldu. Dr. El Avc’ın İb Valiliği doğumlu olması dikkat çekici. 1990’ların başında Moskova’da yüksek öğrenimini tamamlayan El Avc, İngiltere’de Londra’da eğitim görmüş, önceki hükümette de bazı görevlerde bulunmuştur.

Ölümünden önceki koşullar ve Başbakan Main Abdul Malik ile Aden Net Company’nin satışı konusunda yaşadığı anlaşmazlık göz önüne alındığında BAE’deki ölümü soru işaretlerini gündeme getirmektedir. Main Abdul Malik hükümeti İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı’nın ölümü hakkında BAE tarafından hiçbir açıklama yapılmaması da ayrıca şüphe uyandırmaktadır. Emirlik şirketi NX’in, El-Avc başkanlığındaki İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı’na bağlı Aden Net Şirketini satın alma arzusu arasında bir ilişki var mıdır? NX şirketinde Yahudi varlığı ile BAE arasında bir ortaklık söz konusu mudur?

Main Abdul Malik hükümeti içindeki çatışmanın, fiziki tasfiye boyutuna ulaştığı söylenebilir mi? Bu tasfiye, bu sallantılı hükümetteki bakanlara, Başbakanın ya da İngiliz-Amerikan çatışmasının arkasındaki bölgesel oyuncular olan Abu Dabi ve Riyad’ın emir ve talimatlara uymaları gerektiği yönünde bir mesaj olabilir mi?

El-Avc’ın BAE’deki ölümü medyada tartışma yarattı. Medyada, El Avc’ın sömürgeci kafirler ve uşakları BAE ve Suudi Arabistan kuklası hükümetteki aktif bir ajan tarafından zehirlendiği iddia edildi. Bu yozlaşmış hükümetlerdeki her akıllı insan, kâfirlerin elinde bir ok olmamalı, aksine kendini kurtarmalı, bu çemberin dışına çıkmalı, günahı için kefaret ödemeli, dinine ve ümmetine hizmet etmek için çalışmalıdır. Aksi takdirde pişman olacak ama iş işte geçmiş olacaktır!

Halkı aşağılayan bu yöneticiler, başkalarının aşağılanmasına maruz kalıyorlar. Bazıları birbirlerini öldürmeye başladı ve kafirlerin planlarını uygulamak için yandaşları ve taraftarları da izlerinden gidiyor. Ülke kan gölüne dönmüş durumda. Savaş meydanlarında kafirlerle savaşan, Ukab sancağı altında Allah için şehit olan aynı akidenin insanları, kâfirlerle savaşmak yerine şimdi birbirleriyle savaşıyorlar. Raşidi Halife’ye biat ettikten sonra Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin gölgesi altında Ukab sancağı yeniden dalgalanacak mı?

Hizb-ut Tahrir olarak biz, bu güzelim ülkedeki çatışmanın gerçekliğini defalarca açıkladık ve bu yöneticilerin Batılı departmanlarda çalışan memurlar olduklarını, Londra ya da Washington’da hazırlanan planları uyguladıklarını belirttik. Sömürgeci kâfirlerin kökünü kurutmadıkça ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde İslam’ı uygulamadıkça bu çatışma sarmalından asla kurtulamayacağız. İşte bu yüzden size çağrıda bulunuyoruz ey Müslümanlar! Çağrımızda kurtuluş vardır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}