حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD–BA–2020–MB–TR–11 |
H. 4 Muharrem 1442 M. Pazartesi, 24 Ağustos 2020 |
Ürdün Rejimi Manipülasyon Yapıyor ve İnsanlara Hizmette Bocalıyor, Her Alanda Başarısızlık ve İstikrarsızlık Rejimin Nişanesidir
Ürdün halkı, rejimin ve hükümetin hizmet programlarını uygulama yaklaşımına alışıktır, izliyor. Programlar, halkın çıkarlarını gerçekleştirmekten uzaktır. Yine de halk, talimatların, yönetmeliklerin, savunma yasalarının, yönetişim ve yönetimin yeniden yapılandırılmasının, kısa sürede siyasi pozisyonlardaki değişim ve reformun şaşkınlığı içerisinde. Değişiklikler, halkın hazırlık yapmasına bile olanak vermiyor. İnsanlar, yoksulluk, işsizlik, kamu ve bireysel borç bataklığında yaşıyor. Rejim, kötü gerçekliği okuyamıyor, despot kapitalist sistemin gölgesi altında devlet meselelerini rastgele ele alıyor. Hatta rejimin kendisi bile endişe ve korku içinde yaşıyor. Öyle ki hükümetteki, divandaki, güvenlik ve idari birimlerindeki bazı yapılar bile kalıcı değil. İstifalar ve tayinler oluyor, danışmanların yerleri değiştiriliyor. İnsanlar buna bir anlam veremiyor, niye tüm bunların gerçekleştiğini anlayamıyor. Çünkü rejimin çıkarları ile ümmetin çıkarları her zaman farklılık arz etmiş, ümmetin yaklaşımlarının tam tersinde olmuştur.
Başbakan Ömer El-Razzaz, Ürdün’ün yeni bir Korona virüsü dalgasıyla karşı karşıya olduğunu açıkladı. Korona virüs ile mücadelede devlet ve hükümetin aldığı önlemlerin yetersiz kaldığı ve başarısız olduğu iddialarını reddetti. Önlemler, doğru şeri çözüme dayalı önlemler değildi. Öyle ki hastalık, başlangıcından itibaren denetlenmedi, çıktığı yer karantina altına alınıp diğer bölgelerdeki sağlıklı insanların çalışmaya ve üretime devam etmesi sağlanmadı. Bulaşıcı hastalığı yerinde izole etmek, hastaları karantina altına almak, bakımlarını ve tedavilerini ücretsiz sağlamak, sağlıklı olanların işlerine devam etmesi, bulaşıcı hastalıktan önce olduğu gibi hayatın normal seyrinde yürümesi alınacak doğru önlemlerdi. İnsanların hayatını durdurmak, evlerine kapatmak sonra ekonomik hayatı felç etmek ya da neredeyse felce uğratmak, dolayısıyla krizin daha da kötüleşmesini ve başka sorunların ortaya çıkmasını sağlamak önlem değildir!
Sağlık Bakanlığı Korona Dosya Yöneticisi Dr. Adnan İshak, Korona salgını hastalığını kontrol altına almak istiyorsak, kara, deniz ve hava sınır geçişlerini kontrol altına almalıyız dedi ve Ürdün’deki vakaların yüzde 99’unun yurtdışından geldiğini, bu yüzden her türlü sınır geçişlerinin kontrol edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Devletin son günlerde aldığı panikvari önlemler de bu açıklamaları doğruluyor. Nitekim Başbakan El Razzaz, “Önlemler kapsamında Jabir sınırını geçici olarak kapattık” dedi. Ayrıca, “Taşımacılık ve tüm çalışma mekanizmalarının gözden geçirilmesi de dâhil olmak üzere El Ömeri sınır kapısında da bazı önlemler aldık” ifadelerini kullandı. Dahası İçişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı, genel istihbarat ve Kamu Güvenliği direktöründen oluşan bir heyet, Jabir ve El Ömeri sınır geçiş noktalarına bir ziyaret gerçekleştirdi...
İhmalkârlık ya da yozlaşma nedeniyle sınırlardaki önleyici tedbirler yetersiz kaldı. Bu yüzden Korona vakalarında artış yaşandı. Devlet kurumları, pandemi ile etkili şekilde mücadele etmedi. Sağlıklı kişilerle temasa geçen pandemi hastalarının çeşitli illere girişi yasaklanmadı. Sonrasında tabii ki böylesi önlemlere başvuruldu. Sanki rejim, sözde Trump anlaşması, Filistin sorununun tasfiyesi ve Arap ülkelerinin Yahudi varlığını tanıma koşuşturması ile ilgili politik ve ekonomik emellerini tamamlamamış gibi. Bu yüzden sokağa çıkma yasağı ve uzatılması, camilerin kapatılması, Cuma namazı yasağı ya da diğer hususlar gibi yeni önlemleri istismar etmeye çalışıyor. İnsanların rejime, devlet organlarına ve prosedürlerine olan güvenini kaybetmesinden korkuyor...
Devlet, kasıtlı olarak insanlara baskı yaparken, korku estirirken, salgının yayılması sorumluluğunu insanlara yüklerken ve kendisini sorumluluktan doğrudan muaf tutarken istikrardan bahsedilebilir mi? Köylere ve kasabalara güvenlik güçleri konuşlandırıyor. Para cezaları ve kuvvet yoluyla insanları savunma yasalarına uymaya zorluyor. Ağızları susturuyor, uluslararası örgütler karşısında terennüm ettiği ifade özgürlüğünü bastırıyor. Öğretmenlerin bastırılması ve sendikalarının kapatılması, sahte parlamento seçimleri çağrısı gölgesinde devletin uyguladığı sindirme örnekleridir!
Ümmetin ve halkın çocuklarının eğitim hakkı nerede? Devletin hangi eğitimden, yüz yüze eğitimden mi yoksa öğrencilerin yüzde 60’ının reddettiği uzaktan eğitimden mi bahsettiğini bilmiyorlar? Çocuklarını okula yazdıran aileler, şaşkınlık içindeler. Yoksa yine bir numara mı söz konusu? Kısa bir süre sonra Korona bahanesiyle tekrar eğitim yasağı mı getirilecek? Değişken eğitim sisteminde bunların hepsi mümkün. Eğitim sistemin başı da sonu da sömürgeci kâfir ve uşaklarının gereksinimleri ile örtüşüyor. Okul, üniversite ve lisansüstü eğitim aşamasında olsun eğitim düzeni en azından toplumun ihtiyaçlarına göre belirlenmiyor.
Gıda ve ilaca gelince, hükümet, idari sorumluluğun gıda ve ilaç kamu kurumu ile Balka Sağlık Bakanlığına ait olduğunu söyledi. El Balka ilindeki Paşa göz Tugayındaki gıda zehirlenmesi, “Uygulamada bariz sorunların yaşandığını, gıda tesislerinde teftiş sıkıntısı olduğunu” ortaya çıkardı. Yani iki kişinin hayatına mal olan gıda yolsuzluğu ve zehirlenmesinin sorumluluğu hükümete aittir.
Bu buzdağının bir tarafıdır. İnsanlar, yaşamlarında, çıkarlarına erişimde, insanlık ihtiyaçlarının karşılanmasında, çocuklarının yaşamsal ihtiyaçlarının giderilmesinde sıkıntılar yaşıyor. Oysa onurlu, izzetli, Âlemlerin Rabbine sadık itaatkâr İslami şahsiyetlere sahip bir nesil yetiştirmeliyiz. İsyankâr, zillet, aşağılanma ve teslimiyet üzere yetişen bir nesil değil. Rejim, düşmanlarının ve ümmetin düşmanlarının karşısında teslimiyet gösteriyor. Vatandaşlarına hizmetten geri duruyor. Dahası halka amansız yalanlar söylüyor, gelirlerini, zenginliklerini yağmalıyor, kandırıyor. Hâlbuki Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لَيْسَ مِنَّا مَنْ غَشَّ “Aldatan bizden değildir.”İslam Devleti (Nübüvvet metodu üzere Hilafet), dindar nesiller yetiştirecek, yönetişim, eğitim, sağlık, ekonomi ve dış politikada İslam’ın hükümlerini uygulayacaktır. İşte bu devleti kurmak için çalışmalıyız. Yamalı çözümler ve talepler ile oyalanmak yakışık kaçmaz. Kararlılık, irade, Allah’a, Elçisine ve Müslümanlara muhlis ciddi çalışma, Âlemlerin Rabbinin belirlediği hakları söküp alacaktır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” [Enfal 24]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |