Perşembe, 26 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Charlie Hebdo Olayları Batılı Değerlerin Kırılganlığını Ortaya Çıkardı

Bugünlerde İslamofobi kara bulutu Avrupa gökyüzünü kapladı. Müslümanlara yönelik korkakça saldırılar oluyor. İsveç'te camiler kundaklanıyor. Hollanda ve Belçika'da Müslüman kadınlara yönelik fiziksel tacizler oluyor. Fransa Müslümanlarına karşı geniş çaplı saldırılar yapılıyor. Sadece birkaç gün içinde Müslümanlara yapılan saldırıların sayısı 50'yi geçti. [# Tüm Müslümanlara ölüm] Hashtagı da cabası. Bunun için daha çok sosyal medya kullanılıyor.

Bu olayların aşırı ırkçı fanatiklerin ya da bireysel sapık haydutların eylemleri olduğunu düşünmek aşırı safdillik olur. Olaylar dikkatlice takip edildiğinde, Batı'daki siyasi ve kültürel elit tarafından İslamofobi atmosferinin benimsenip beslendiği görülür. Bu elit, hiciv dergisine yapılan saldırı Batı dünyası ve onun değerlerine karşı bir savaş ilanıdır diyerek maniple ediyor. Ama aynı zamanda bu elit, Müslümanlara, camilere ve onların kutsal yerlerine yapılan ardışık saldırıları da görmezden geliyor. Bunların terörizm ya da İslam'a ve onun değerlerine karşı bir savaş ilanı olarak tanımlanamayacağını söylüyor.

Şu açıklamayı yapan Danimarka Adalet Bakanı, saldırının dozajını iyice tırmandırdı: "Karşı karşıya olduğumuz düşman bize savaş ilan etti... Ben "bize" derken dünyada Hilafete inanmayan herkesi kastediyorum" dedi. Doğrudur, Batılı politikacıların ufku dardır. Batı uygarlığı dışında bir uygarlık tanımazlar. Ancak bakan şunu iyi biliyor ki Hilafet, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in getirdiği bir kavramdır. Aynı zamanda İslam'da bir yönetim sistemi ve toplum biçimidir. Bu nedenle onun bu açıklaması, nefreti besleyen ve toplumu kutuplaştıran İslamofobi seferberliği olarak değerlendirilir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلاَ يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىَ يَرُدُّوكُمْ عَن دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُواْ "Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. " [Bakara 217]

Sonra bakan sözlerine "...Polis ve istihbarata bu sahada çalışan gerici kesimler ile yüzleşmek için tüm imkânları vermek zorundayız..." diye devam etti.

Batılı politikacıların Charlie Hebdo olaylarına verdikleri tepkiler, demagoji, mugalata ve Müslümanlara karşı nefretle doludur. Onlar tarafından verilen bu tepkiler, Batılı değerlerin zayıf olduğunun açık kanıtıdır. Bu politikacılar, güvenlik olayını [Charlie Hebdo saldırısını] Batı uygarlığını, değerlerini ve temellerini tehdit eden bir uygarlık saldırısı olarak betimliyorlar. Hâlbuki aklı başında biri, toplumun temellerinin on yedi kişinin ölümüyle tehdit altında olmadığını bilir. Aksine toplumun temelleri, dürüstlük, samimiyet ve insanlık gücüne göre yıkılır veya güçlenir. Toplumlarının temellerinin insanlık, demokrasi, özgürlük ve insan hakları temeline dayalı olduğunu savunun bu politikacıların, muhaliflerin ağzına ket vuran ve onları öcü gören, terörizmle savaş bahanesi altında istihbarat teşkilatına vatandaşları izlemek ve casusluk yapmak için geniş yetki veren yasaları yapan politikacılar ile aynı olması tam bir ironidir. Dolayısıyla özgürlük ve insan hakları temeline dayalı olduğunu iddia ettikleri ideolojik temellerini, helvadan put gibi kendi elleriyle yıkıyorlar. Başkalarına hakaret ve küfrü ölüm kalım savaşı olarak gören ve bunun için halklarını ayağa kaldıran bu ülkelerin iddia ettikleri objektiflik ve insanlık nerede?

Bir buçuk milyardan fazla Müslümana ve İslam'a hakaretler yağdırılırken Charlie Hebdo'lu gazeteciler ve diğer değersiz sefih kişiler kahraman olarak görülüyor, çalışmalarına methiyeler düzülüyor, ifade özgürlüğü altında ödüller ve madalyalar veriliyor. Aynı zamanda da özgürlükleri kutsal sayan Batı değerlerine Müslümanlardan mutlak sadakat isteniyor.

İfade özgürlüğü, tam bir fiyaskodur. İzahata dahi gerek yoktur. O sadece iktidar sahipleri tarafından antagonistler [karşıtlar] ile mücadele etmek için kullanılan politik bir malzemedir. Bunun çok sayıda örnekleri vardır, saymakla bitmez. Örneğin Danimarka'da kamu kurumları, bilindiği gibi İslam Şeriatı ile savaşıyor. Kamu kurumlarında Müslümanların sayısını azaltmak ve İslam karşıtlarının sayısını çoğaltmak için çalışılıyor. Yine Fransa, Fransa'nın kamu düzenine zarar veriyor gerekçesiyle geçen yıl Filistin'e destek gösterilerini yasakladı.

Ey Müslümanlar!

İslam, Gayrimüslimlere en güzel şekilde hitap etmemizi bize emreder. Ama bu, İslam'a ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e hakareti kabul edeceğimiz anlamına gelmez. Allah ve Rasûlü'ne hakaret büyük bir suçtur ve büyüklüğü ile orantılı olarak da tepkiyi gerektirir. Bu da ancak Hilafette hale gelen İslam yönetim sistemini kurmakla olur. Hiç kuşkusuz Hilafet, Müslümanların kutsal saydıklarına hakaret eden ülke veya ülkelere karşı hukuki, diplomatik, ekonomik ve askeri yaptırımlar uygulayacaktır.

Ey Müslümanlar!

Başımızı kuma gömüp İslam'a hakaret edilmesini asla kabul edemeyiz. Aksine İslam'a sadakatimizden dolayı gurur duymalıyız. Gerçek din odur. O, tüm insanların kurtuluşudur. İslam'ı kınamamızı isteyenler, insanlığa karşı en iğrenç suçu işleyenlerin ta kendileridir. Onlar, Afganistan ve Pakistan'dan Yemen ve Somali'ye kadar, Burma ve Çin'den Irak ve Filistin'e kadar İslam dünyasının her tarafında masum insanları katlediyorlar. İşte Suriye, yarım milyon aşkın insanı katleden asrın mücrimine Batının verdiği destek gözler önündedir.

Ey Müslümanlar!

Bu yüzden Batıda İslami değerleri ve kimliğimizi tehdit eden tehlikeler ve baskılar karşısında İslami değer ve kimliğinize sımsıkı sarılınız. Bizim, böyle bize empoze etmek istedikleri sahte ifade özgürlüğüne ihtiyacımız yok.

Ey Müslümanlar!

Eminiz ki ve dünyanın da bunu bilmesini istiyoruz, hakkı konuşmak ve ifade etmek bizim görevimizdir. Sonuçları ne olursa olsun bunu yapacağız ve yapmaktan da asla vazgeçmeyeceğiz. Bizim tertemiz dinimiz, insanlara sövme ve küfretmeyi bize yasaklar. Aksine bizden ifade özgürlüğü gibi saptırıcı fikirlerin yanlışlığını ortaya çıkarmamızı ister. Allah'ı, Rasûlü'nü ve müminleri dost edinmemizi bize emreder. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ "Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz." [Ali İmran 139]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka


H. 22 Rabi-ul Evve 1436
M.  Salı, 13 Ocak 2015

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER