Cumartesi, 21 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Demokrasiyi Desteklemek Yerine Hilafeti Kurmak İçin Nusret Vermek Pakistan Silahlı Kuvvetlerine Farzdır

Ülkedeki siyasi partiler arasında devam eden uzun soluklu anlaşmazlık, Vandalizm ve şiddete rağmen Amerika, tekrar ve tekrar demokrasiye verdiği desteği vurguladı. Büyüyen krizle birlikte Amerikan Büyükelçisi çeşitli gruplar ile görüşmekten de geri durmadı. Bu görüşmede Amerika'nın ancak beşeri anayasaya uygun ve demokrasi altında değişimi kabul edeceğini belirtti. Amerikan Dışişleri Bakan yardımcısı, kriz derinleşmeye başladığı gün 22 Ağustos 2014'de, ABD Büyükelçisi "Sık sık yetkililer görüşüyor" dedi ve "Anayasa uygun olarak ve demokrasi altında hareket etmek gerektiğini" vurguladı. Sonra 29 Ağustos'ta ABD Dışişleri Bakanlığı bir kez daha "Barışçıl protestolar ve ifade özgürlüğünün demokrasinin vazgeçilmezleri olduğu." ifadesini dile getirdi.

Pakistan'ı ve silahlı kuvvetleri kontrol etmek için Amerika'nın en çok güvendiği yetkililer, efendileri Amerika'nın demokrasiye verdiği desteği desteklerini yinelediler. Rahil-Navaz rejimi, Enformasyon Bakanlığı aracılığıyla 1 Eylül 2014'de "Ordunun, siyasetle işi olmaz. Pek çok kez demokrasiye mutlak desteğini vurguladı." dedi. İmran Han liderliğindeki muhalefet partileri de kendilerini insanlar önünde rezil rüsva ettiler ve tamamen mevcut rejim gibi demokrasi kapsamında çalıştıkları için Pakistan'ı yönetmeye layık olmadıklarını kanıtladılar. 1 Eylül 2014'de İmran Han büyük bir gururla "On sekiz yıl adalet ve demokrasi için mücadele ettiğini" söyledi.

Böylece Amerika, doğrudan veya ajanları aracılığıyla demokrasiye destek vurgusu yaptı. Çünkü demokrasi, onun Pakistan'daki çıkarlarının tek garantisidir. Bu nedenle 12 Aralık 2012'de ABD Büyükelçisi Richard Olson büyük bir güven içinde BBC radyo ile yaptığı röportaj sırasında Mayıs 2013'de yapılacak Pakistan seçimlerini kimin kazanacağı hakkında bir soruya yanıt olarak "Bizim demokrasi gibi bir Truva atımız var." cevabını verdi. Gerçekten de Amerika'nın çıkarlarını koruyan demokrasidir. İster PPP ister PML isterse İmran Han liderliğindeki muhalefet binsin ona göre bu Truva atına kimin bindiğinin hiç önemi yoktur.

Demokrasi, Allah ve Rasûlü'ne isyan sistemidir. Demokraside erkek ve kadınlardan oluşan parlamento, yasamadır. Allah Subhânehu ve Teâlâ yasa koyucu değildir. Onlar, arzu ve heveslerine göre yasa koyarlar. Hâlbuki Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ "Aralarında, Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın." [Maide 49] Amerika, yöneticiler ve milletvekilleri ile sürekli temas içerisinde olduğu için kendi çıkarlarına uygun olarak Pakistan yasaları ile istediği gibi oynayabiliyor. Dolayısıyla demokrasi, Pakistan'da İslam'ın uygulanması önünde duran bir engeldir ve Amerikan çıkarlarına hizmetin yegâne garantörüdür.

Bu yüzden demokrasi, özelleştirme aracılığıyla Pakistan'ın enerji ve devasa doğal kaynaklarının Amerika tarafından talan edilmesini garantisidir. Pakistan'ı güçlü bir ekonomi inşa etmekten yoksun bırakıyor. Ayrıca güçlü Pakistan silahlı kuvvetlerini Batı çıkarlarını korumak için dünyanın her tarafına gönderilmesinin teminatıdır. Aynı zamanda bu güçlü ordu, Keşmir ve Filistin kurtarılmayı beklerken Keşmir ve Filistin'in kurtarılması karşısında kışlasına çakılıp kalıyor. Yine demokrasi, silahlı kuvvetlerimize karşı saldırılar düzenleyen, kabile bölgelerinde Amerika adına onları savaşa sokmaya çalışan istihbarat ve ABD paramiliter güçlerden oluşan geniş bir ağın güvenliğini sağlıyor. Ayrıca Amerika'nın Truva atına kimin bineceğinin hiç önemi olmadan bu yıkıcı çatışma aracılığıyla Amerika, Amerikan egemenliğinin ortadan kaldırılması konusunda Müslümanların dikkatini dağıtmaya çalışıyor. Çünkü kurulacak Hilafet Devleti, Pakistan'ı Amerika'nın iğrenç ve pis nüfuzundan temizleyecektir.

Ey Pakistanlı Müslümanları!

Demokrasiden vazgeçin. Sakın ona umut bağlamayın. Çünkü o, küfür sistemidir. Umutlarınızı kırar, devasa olanaklarınızı darmadağın eder. Siz, tüm siyasi partilerden, demokrasinin ortadan kaldırılması ve Hilafetin iadesi için çalışmalarını talep etmelisiniz. Gelin hepiniz Hizb-ut Tahrir‘e katılın. Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan siyasi bir partidir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metoduna göre Hilafeti kurmak için çalışır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلْتَكُنْ منكُمْ أمّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ ويَأمُرُونَ بِالمَعْرُوفِ ويَنْهَوْنَ عَنِ المُنْكَرِ وَأُولئكَ هُمُ المُفْلِحُون "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır." [Ali İmran 104]

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri!

Gerçek değişim gücünün, sizde saklı olduğu gün ışığı kadar açık ve berraktır. Pakistan'da silahlı kuvvetlerin durumu, diğer Müslüman ülkelerin durumuna benzer. Silahlı kuvvetlerin Mısır'da olanlara sessiz kalması, Mursi'nin demokrasi şövalyesi olarak görülmesini sağladı. İnsanları seferber etmesi de Mursi'yi devirmek ve yeni bir şövalye başkanlığında demokrasinin devamlılığına neden oldu. Keza Türkiye'de de demokrasi, silahlı kuvvetlerine dayanır. Pakistan'a gelince, bugün halkımız iki husustan mustariptir. Çünkü liderlik içindeki hainler, Pakistan'ın korkunç gücünü, Amerikan Truva atını [demokrasi] desteklemek için kullandılar. Küfür ve isyan sistemini desteklemek için gücünüzün istismar edilmesine izin verecek misiniz?

Şunu iyi bilin ki komuta kademesindeki hainler, demokrasinin hayatta kalmasını sağlayan ve İslam'ın geri dönüşünü engelleyen kimselerdir. Bu yüzden düşmanımız ABD karşısında diz çöken, fani dünyada mertebe elde etmek için halkını ve dinini satan subayları terfi ettirerek ödüllendirdiklerini görürsünüz. On beş ay tutuklu kaldıktan sonra 8 Ağustos 2012 tarihinde hapse mahkûm edilen Tuğgeneral Han gibi İslam'ı destekleyen subaylara da işkence edenlerde onların ta kendileridir. Şuana kadar hâlâ da hapistedir. Çünkü Hilafeti kurmak için dimdik ayakta durdu. Hak bildiğinden sapmadı. Kuvvetlerinizin bu şekilde tahkir edilmesini nasıl kabul ediyorsunuz? Ülkeyi ve insanları korumak için Allah'a yemin eden sizler değil misiniz?

Bilin ki Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem, İslam Devletini belirli bir metoda göre ikame etti. Karşılaşılan şiddetli zorluklara rağmen kıl payı bile o metottan sapmadı. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, güç ve kuvvet ehli meslektaşlarınız ile bir araya geliyor. Kapsamlı, tam ve derhal İslam'ı uygulamak için onlardan nusret talep ediyordu. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Allah hakkında kınayıcının kınamasından korkmadan bu yolda devam etti. Nihayet Allah Subhânehu ve Teâlâ, ona Ensar'ı bağışladı. Onlar kahraman savaşçı erkeklerden oluşan küçük bir gruptular ve samimiydiler. Sonra Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e ikinci Akabe biatinde biat ettiler. İslam Devleti altında Allah'ın kelimesini yüceltmek için beyaz ve siyahla savaşmak üzere söz verdiler. İslam'ı bir devlet ve yaşam metodu olarak hayata geçirmek amacıyla nusret vermek boynunuzun borcudur.

Bu nedenle Hizb-ut Tahrir, Hilafet Devletini kurmak ve baskıcı yönetimi ortadan kaldırmak için sizi nusret vermeye davet ediyor. Ancak bu şekilde dünya ve ahirette onur ve şerefe nail olabilirsiniz. Ahmed, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: " "Daha sonra ceberut bir saltanat olacaktır. O da Allah'ın dilediği kadar devam edecektir. Ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra, nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra da sustu"

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti


H. 10 Zilka’de 1435
M.  Cuma, 05 Eylül 2014

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER