- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber ve Yorum
İdlib “Zaferini” ABD Ne Kadar Rahat İzliyor!
Haber:
27 Şubat Perşembe günü Suriye rejim güçleri Rusya’nın desteği ile İdlib’de bulunan TSK güçlerine saldırı gerçekleştirdi, yapılan açıklamaya göre bu hain saldırıda şu ana kadar 34 Mehmetçik katledildi. Türkiye, rejim güçlerinin bu saldırısına karşılık verdi ve resmi açıklamaya göre rejime ait birçok mevzi, askeri bölge hedef alındı, rejim güçlerinden 2000’den fazla asker etkisiz hale getirildi. Türkiye’de medya ve siyasi kamuoyu tarafından bu karşı harekât başarı ve büyük bir zafer olarak gösterildi ve intikamın alındığı ifade edildi.
Yorum:
Peki, gerçekte böyle mi? Zafer düşman saldırısında verdiğin zayiattan daha fazlasını, hatta kat kat fazlasını düşmana verdirerek mi elde edilir? Sen benim 34 askerimi katlettin ama ben senin 2000 askerini etkisiz hale getirdim deyince zafer kazanılmış oluyor mu? Bizim için İdlib’de rejim tarafından katledilen askerilerimizin hayatı çok önemli. Bütün ülke yasta, halk üzüntülü, asker cenazelerine on binler, yüzbinler katılıyor. Çünkü bu halk acıyı hissediyor, çünkü katil Rusya ve rejim haince bir saldırı ile bu kardeşlerimizi vurdu. Değil 34 can, bir can bile bu halk için değerli, çünkü bu ordu Müslümanlardan oluşuyor. Peki ya Esed için kendi askerleri önemli mi? Esed ölen askerleri için üzülüyor mu, Rusya ya da İran rejimin verdiği bu zayiata üzülüyor mu? Bence hayır! Çünkü Rusya Suriye’de İdlib’i geri alabilmeleri için rejimin bu saldırılarının bir anlam ifade ettiğini biliyor. Rusya ve rejimin bu savaşta bir plan ve hedefi var; o da İdlib’i geri almak.
Peki ya Türkiye’nin bir sonraki adımı, planı ve hedefi ne? Türkiye’nin rejim güçlerine yönelik başlattığı bu karşı harekâtın bir sonraki adımı var mı? Bu harekâtın bir sonraki adımına dair askeri veya siyasi bir hedefi yok. Türkiye bu karşı saldırılar neticesinde bayağı bayağı ezilen rejimin üstüne üstüne gidip Şam’ı devirecek mi? Böyle bir gücü var ama Türkiye’nin böyle bir planı var mı derseniz maalesef yok! Neden? Çünkü Türkiye, Suriye ve İdlib’de Amerikan planı için bulunuyor, kendi planı için değil. İşte Suriye’deki fotoğrafın asıl çerçevesi bu, fotoğraftaki detaylar gözleri yanıltabilir ama maalesef fotoğraf bu.
Onun için Suriye’nin İdlib şehrinde son dönemde yaşanan bu askeri haraketliliği ABD ne kadar da rahat ve sakin bir şekilde izleyip takip ediyor dedim başlıkta. Çünkü yaşanan bu gelişmeler onun yani ABD’nin Suriye çözüm planının esasını etkileyecek, yönünü değiştirecek özellik taşımıyor. Fotoğrafın asıl çerçevesi değişmedi, sadece içindeki renkler, şekillerdeki dalgalanmalar ve göz yanılgısına neden olan figürler ile ressam oynuyor.
ABD’nin Suriye’nin geleceği ile ilgili siyasi bir çözüm planı var, bir hedefi var ve bu hedefin gerçekleşmesi için stratejileri hayata geçirip uyguluyor. 2015’te rejime can suyu olması için Rusya’yı Suriye’ye soktu. Şimdi Rusya’nın askeri ilerleyişini ve harekât alanını sınırlandırmak için Türkiye’yi Suriye’ye soktu. Bu son dönemdeki İdlib gerginliği tamamen ABD’nin ekmeğine yağ sürüyor. ABD adeta rol dağıttığı ülkeler ile oynuyor.
Türkiye ne yapıyor? Bizim Suriye’deki varlık gayemiz ne? Niçin Suriye’de olduğumuzu ne ile açıklıyoruz. Yöneticilerin dilinden koro halinde dökülen şu cümle: “Türkiye olarak bizim Suriye’de bulunma gayemiz Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak.” Topraklarının bütünlüğüne bu kadar çok ehemmiyet gösterdiğimiz devlet ise (rejim) hava bombardımanı ile askerlerimizi katlediyor. Türkiye hemen buna karşılık veriyor ve intikam aldık zafer bizim diyor. Peşinden de daha kısa süre önce S400 aldığı Rusya’dan kendisini koruması için NATO’ya koşuyor. Rejimin bu hain saldırılarını Rusya’nın desteklediği, hatta Rusya ile birlikte gerçekleştirdiği bilindiği halde Putin ile telefon görüşmesi yapıyorlar, onunla yüz yüze görüşmek için randevulaşıyorlar. Kim? Yöneticilerimiz… Daha başka; sınır kapılarını açıp mültecileri Avrupa’ya gönderme kararı alıyorlar. Ne için? AB’den gelecek 25 milyon Euro için… Mültecilere Suriye’de briket evler yapılacakmış bu paralar ile…
Şimdi söyleyin büyük devlet olmak böyle bir şey mi? Ümmetin koruyucusu ve hamisi olmak böyle bir şey mi? Şer güçlere karşı mücadele vermek böyle bir şey mi? Amerika ve Rusya’nın düşmanı olmak nasıl bir şey siz söyleyin! Bu nasıl bir şey ki, hem Suriye’de Amerikan planlarına karşı Rusya ve İran ile üçlü alternatif plan için çalıştığınızı söyleyeceksiniz, hem de ortağınız olan Rusya tarafından sırtınızdan vurulacaksınız. Peşinden de düşman bellediğiniz ABD ve AB’den yardım dileneceksiniz. Trump ile yaptığınız telefon görüşmelerinde Putin’i nasıl çekiştirdiğinizi anlatıp güleceksiniz. Bu nasıl bir vizyon Allah aşkına söyler misiniz?
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mahmut Kar