Pazar, 15 Muharrem 1446 | 2024/07/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Türkiye Rejimi İkisi de Acı Olan İki Seçenek Arasındadır

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Türkiye Rejimi İkisi de Acı Olan İki Seçenek Arasındadır

Haber:

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin ülkesine yönelik yaptırımlarının bir NATO ortağına hakaret olduğunu ifade ederken, Türk Dışişleri Bakanlığı da Avrupa’nın yaptırımlarını yanlı ve hukuka aykırı olarak nitelendirerek reddetti. Erdoğan, Washington’un -“CAATSA” olarak bilinen- "Amerika’nın Düşmanlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele" yasasını Türkiye’ye karşı kullanmasının NATO’daki önemli bir ortağa hakaret olduğunu söyledi.

Türk Dışişleri Bakanlığı -yaptığı açıklamada-, Avrupa Birliği'nin bazı ülkelerin dar politikaları nedeniyle bir kısır döngüye girdiğini ve “10 Aralık’ta Avrupa Birliği zirvesi sonuçlarına dahil edilen yanlı ve hukuka aykırı tutumunu” reddettiğini söyledi. (el-cezire.net)

Yorum:

En büyük felaket güldüren felakettir. Zira daha dün Türkiye’nin müttefikleri ve eski ortağı olan Avrupa, Türkiye rejimini tehdit edip cezalandırmak yoluyla bir kez daha dişlerini gösterdi.  Bu yeni bir şey değildir. Bilakis Avrupalılar bunu, Türkiye yönünü Amerika’ya çevirmesinden ve onun yörüngesinde hareket etmeye başlamasından beri yapmaktadır. Zira onlar, rejimi aşağılamaktan ve onunla ortadan kaldırılması ya da dizginlenmesi gereken bir düşman olarak uğraşmaktan hiç vazgeçmediler. Nitekim bazen bahaneleri daha önce kendi çıkarları için bölünmüş sulardan çıkmamak amacıyla Türkiye rejiminin önceden imzalamış olduğu anlaşmaları ihlal etmesi olurken bazen de bahaneleri, sadakatini değiştirmesinden dolayı Türkiye’yi sorumlu tutmak amacıyla birtakım gerekçeler ortaya koymak dışında Libya ve Gürcistan'a müdahale etmesi olmuştur. Oysa Türkiye’nin bölgede Amerikan nüfuzunu pekiştirmek için yapmış oldukları ya geçiştirilmekte ya da unutulmaktadır. Şimdi de onlar, Türkiye rejiminin adamlarına yaptırımlar uygulamak için bir araya geliyorlar ve dalga geçiyorlar. Nitekim şayet Amerika, yaptırımları önlemek için onları gözlemleyip Avrupa’daki nüfuzunu kullanmamış olsaydı, Avrupalılar bir rejim ve halk olarak Türkiye’ye yönelik nefretinin bir kısmını gerçekleştirirdi.      

Öte yandan Amerika, sanki sadece Avrupa düşmanıymış gibi görünmemek için, Rusya’dan S-400 savunma sistemi satın aldığı gerekçesiyle hızlı bir şekilde Türkiye rejimini yaptırımlarla tehdit etti. Bu eylem ise Türkiye rejimini Amerika’ya olan itaat ve bağlılığını sürdürme çerçevesi dışına çıkarmaz. Amerika, adeti olduğu üzere ajanlarını kontrolsüz ve sınırsız bırakmadığı gibi kendisiyle birlikte hareket edip çalışması için de onların boyunlarını kendisine bağlamadan da bırakmaz. Bundan dolayı rejimler onun yörüngesinde hareket etmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla rejimin hali, bir Avrupa’nın bir Amerika’nın kucağında ikisi de acı olan iki seçenek arasında kalan bir rejimin hali gibidir. Tabi bu seçenekler, samimi olanlar için değil sadece ajanlar için geçerlidir.

Burada aydın bir şekilde düşünüp küfrün tek millet olduğunu ve Türkiye rejiminin yaptıklarının da Avrupa’ya tabi olduğunu ispatlayan bir kanıt olduğunu anlamalıyız. Burada akli selim bir şekilde düşünüp bu vakıanın, kendi ümmetlerine ve halklarına sadık olanlar için başka bir seçeneği zorunlu kıldığını göstermeliyiz ki böylece halkların seçimi olsun, ajanlıktan kurtulunsun ve Müslüman hakların durumlarını, dünyalarını ve dinlerini düzeltecek olan hususlara geri dönülsün. Oysa Türkiye rejiminin, bağımsız siyasi karar almaya geri dönmesini ve bağımsız hareket etmesini engelleyen hiçbir şey yoktur. Ancak her ne kadar rejim sahip olduğu kimliğini değiştirip başkasını buna ikna etse ve Avrupalılar da bu Türk halkının yüzlerce yıldır kendilerini dize getirdiğini ve tüm Müslüman halkların onunla birlikte olduğunu unutmuşlar gibi görünseler de onların önünde duramayacaklardır. Zira Türk halkı da dahil İslam ümmeti, güç dengesini geri döndürmeye muktedirdir. Şayet Türk ordusunun gücünün ve Türkiye’de ve onunla birlikte tüm İslam ülkelerinde var olan zenginliklerinin boyutunu bilirsek bunun teorik değil, pratik bir mesele olduğu görülecektir. Zira Doğu ve Batı’daki tüm kafir milletleri alt üst etmek için onların neyi eksik? Onlar sadece halkların iradesine ve inançlarına dayanan siyasi bir karardan yoksundurlar. Aslında bu kolay bir meseledir. Zira şayet Müslüman halkların inançlarını desteklediğimiz gibi Rabbimizin şeriatına uygun olan bir sistemi benimseyerek ve sistemin yönünü İslami Hilafet Nizamının olduğu İslami bir nizama döndürerek onların yaratıcılarına destek verirsek işte o zaman mesele çözülmüş olacak ve Müslümanlar, Allah’ın yardımı ve zaferiyle sevineceklerdir. Hayır ehlinden bu hayırlı çağrıya icabet edecek kimse yok mu? 

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Mahir Salih - Amerika 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER