- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Mısır, Siyasal İslam’ın Başarısızlığı İle Demokrasinin Başarısızlığı İddiası Arasındadır
Haber:
15 Kasım 2021 Pazartesi günü 24 haber sitesi, Amerikalı yazar Thomas Friedman’ın Mısır’da siyasal İslam projesinin başarısız olduğunu söylediğini ve Müslüman Kardeşlerin Mısır halkının hayalini kurduğu Demokrasiye ve istenen ekonomik büyümeye kavuşamadığını vurguladığını yayınladı. Friedman Mısır gazetesi el-Ahram’a verdiği bir röportajda, “Tunusluların İslam hukukunun çoğuyla karıştırılmayan kapsamlı bir anayasa çağrısında bulunduklarını ve Fas’ta ise Batı’da eğitim almış bir siyaset bilimcisi tarafından yönetilen bir koalisyonun, ilk özgür ve adil seçimlerde İslamcı rakiplerini mağlup ettiğini açıkladı. Tüm bunlara rağmen ve şu anki kanıtlarla birlikte, siyasal İslam’ın başarısız olduğunu söylemek için henüz çok erken!”
Haber:
İslam, akidesi pratik siyasi bir akide olan ve bu akideden ümmeti kalkındırmaya, tüm sorunlarını çözmeye, hatta tüm dünyanın sorunlarına çözmeye muktedir olan şerî hükümlere ve kanunlara sahip tek bir İslam olmasına rağmen siyasal İslam, Batı tarafından konulan ve İslam’ı sınıflandıran bir adlandırmadır. Nitekim bu nizam, on üç asırdan fazla bir süre dünyaya hükmetmiş ve başka hiçbir sistemin başaramayacağı şekilde adaleti ve merhameti ortaya çıkarmış ve insan onurunu korumuştur. Zira bir zamanlar Halifesi, “dağların tepelerine buğday serpin ki İslam ülkelerindeki kuşlar aç kaldı denilmesin” diyen bu devlet, yüz yıl önce ortadan kalkmasına rağmen tarihi kanıtlar ve İslam Devleti’nin etkileri ve kalıntıları bunun en güzel delilidir. Oysa dünyayı yöneten Kapitalizmin gölgesinde buğday, küresel pazarda fiyatı düşmesin diye okyanusa dökülmektedir! Batı’nın iğrençliği ise, bu adlandırmayı (siyasal İslam) yaparak onu gerçek İslami cemaatlere yamamasıdır. Ancak ne yazık ki bu cemaatler, İslam için bir proje taşımamakta olup özellikle Mısır’da devrimin baskısı altındaki halkın öfkesini absorbe etmek amacıyla onların iktidara gelmesi için çalışılmış, ardında da örneğin halkın hayalini kurduğu demokrasiye ulaşamadılar, sorunları çözemediler, hatta ülkedeki yönetimlerine istikrar bile getiremediler gibi onlara yönelik birçok iddialar sayesinde bu başarısızlığı İslam’a atfetmek için onların başarısız olması için çalışılmıştır. Peki İslam, gerçekten yönetimde başarısız mı oldu? İslam ve onun nizamı nedir? İnsanlar, Demokrasi hayali mi kuruyorlar? Dahası insanların gerçek özlemlerini gerçekleştirecek ve kendisi için çırpınıp durdukları özgürlüğü, onuru ve izzeti verecek olan nizam hangisidir?!
Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesiyle İslam hüküm sürmemiştir. Zira onlar Müslüman olsalar da İslam’ın projesini, insanların üzerine uygulamaya çalıştıkları bir yönetim nizamı olarak sunmamışlardır. Dolayısıyla onlar, insanların duygularını, İslam’a olan sevgilerini ve İslam’ın kendi üzerlerine tatbik edilmesi arzularını istismar etmişlerdir. Yani Demokrasi’yi uygulamışlar, onun aracılığıyla iktidara ulaşmışlar ve işte bu da onların zayıf noktası olmuştur. Zira Batı’nın korktuğu güçlerinin kaynağını terk etmişlerdir. Böylece Batı onları kontrolü altına almış, onlara güç ve iradeden yoksun bir yönetim teslim etmiş, sonra onlardan öncekilerin tüm hatalarını, yanlışlarını ve günahlarını onlara yüklemiş ve sonunda onlara sırt çevirerek İslam’ın yönetimde başarısız olduğunu, hatta devrimin kendine kazandırdıklarını koruyamadığını ilan etmiştir. Sonuç olarak İslam başarısız olmamıştır, dahası hiçbir şekilde hüküm sürmemiştir. Oysa gerçekte başarısız olan Batı’nın Kapitalizmi ve Batı’nın acıktığı zaman yemek için yaptığı Acve putu olan Demokrasidir. Dolayısıyla yönetimde olmayan İslam Nizamı, Hizb-ut Tahrir dışında tam ve kapsamlı olarak sunulmamıştır ki o da; yönetim, ekonomi ve hayatın diğer yönlerini kapsayan siyasi bir İslam’a sahip olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet’tir. Özetle o, ümmetin tüm sorunlarını çözecek olmasının yanı sıra Batı’nın başarısız olduğu her şeyi çözecek olan bir yönetim nizamı olup onun tedavi etmedeki nizamı, aciz olan ve müdebbir bir yaratıcıya muhtaç olan insanın fıtratına uygun çözümlerdir. Ayrıca İslam, yönetim nizamı olarak tatbik etme keyfiyetine sahiptir ki o, Raşidi Hilafet’tir. Yine onun yönetime ulaşmak ve Hilafet’i kurmak için sabit bir keyfiyeti vardır ki o da, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in devletini sabit bir keyfiyete göre kurduğu metottur.
Sadece Mısır halkının değil, bir bütün olarak ümmetin halklarının, İslam’dan başka bir şey hayal etmedikleri kanıtlanmıştır. Bu ise, tüm seçim haklarını İslam hakkında konuşan, insanların İslami duygularına hitap eden ve insanların da İslam ile yöneteceklerini zannettikleri kişilerin lehine kullanmalarıyla kanıtlanmıştır. Bu yüzden halkların Demokrasi hayali olduğu şeklindeki söz, hiçbir kanıtı olmayan yanlış bir sözdür. Bilakis şu zamanımıza kadar insanlar bunun aksini kanıtlamışlardır. Şayet yöneticilerin oluşturduğu korku olmamış olmasaydı, insanların İslam'ı, onun nizamını ve devletini talep eden haykırışlarını duyacaktık. Zira onların sorunlarına ve onurlarını yeniden elde etmeye yönelik onun dışında bir çözüm yoktur.
Ey Kenane halkı: Sizler, Allah’ın İslam ile izzetlendirdiği azim ümmetin bir parçasısınız. Zira bu ümmet, tüm milletlerin üzerinde olmuş, uzun yıllar dünyaya hükmetmiş ve onu yönetmiş, kahraman evlatları ölümsüz sayfalar yazmış, yöneticileri adil olmuş ve hatta tüm mağdur ve mahzunların sığınağı olduğu gibi tüm mazlumların da karargâhı olmuştur. Dolayısıyla bu emanetin taşıyıcısı sizlersiniz ve sizin göreviniz, gasp edilen otoritesini, çalınan topraklarını ve yağmalanan servetlerini yeniden kazandıracak olan devletini kurarak ümmetinizi konumuna ve izzetine yeniden kavuşturmaktır. Şüphesiz Allah, karşı karşıya kalacağınız o günde bu hususta size soracaktır. O halde onun için çalışmakta acele edin ve hızlı davranın ve sizinle birlikte kurmaları için ordu içerisindeki muhlis evlatlarınızı ona yardım etmesi için teşvik edin. Böylece büyük bir kurtuluşa ermiş olursunuz.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَج۪يبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْي۪يكُمْۚ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِه۪ وَاَنَّـهُٓ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal-24]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Said Fazıl