- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Göçmenler Ölürken Avrupalılar Birbirlerini Suçluyor!
Haber:
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Çarşamba günü 27 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, Twitter üzerinden İngiltere başbakanını ciddi olmamakla suçladı.
Fransa, İçişleri Bakanı Priti Patel’e yönelik zirve davetini geri çektikten sonra diplomatik tartışma patlak verdi. İngiliz hükümeti onu yeniden düşünmeye çağırdı ve Başbakan şunları söyledi: “Bu, birlikte çözmemiz gereken bir sorundur.”
Belçika, Fransa, Hollanda, Almanya ve Avrupa Komisyonu’nun Pazar günü, Macron’un, kanalı geçen göçmenlerdeki son artışla başa çıkmak için yapacağı Calais'teki görüşmelere katılması planlanıyor.
Çarşamba günü bir şişme botun batması, 17 erkek, -biri hamile- yedi kadın ve üç çocuğun ölümüyle uzun yıllardan beri Kanal’da yaşanan en büyük can kaybına neden oldu.
Pazar günkü toplantı öncesinde, Perşembe günü Macron'a Twitter'da yayınlanan bir mektupta Johnson, trajedinin tekrarlanmamasına yardımcı olabileceğini söylediği beş adımı açıkladı. Bunlar arasında ortak devriyelerin yapılması, sensörler ve radarlar gibi daha ileri teknolojinin kullanılması, birbirlerinin sularında devriyelerinin gezmesi ve ortak istihbarat hücresinin işbirliğini derinleştirmesi yer almaktadır.
Mektupta ayrıca Fransa’dan Birleşik Krallık’a gelen göçmenler için geri dönüş politikası ve İngiltere ile Avrupa Birliği arasında bir geri dönüş anlaşması görüşmeleri için derhal harekete geçilmesi çağrısında bulunuldu.
Cuma günü düzenlediği basın toplantısında Macron, mesajın Twitter üzerinden yayınlanması üzerine Johnson’a saldırdı ve şunları söyledi: “İki gün önce Başbakan Johnson ile ciddi bir şekilde konuştum. Kendi açımdan, tüm ülkeler ve tüm liderlerle yaptığım gibi hala bunu yapıyorum. Ciddi olmayan üsluplara şaşırıyorum. Bu konular hakkında başkandan başkana aleni olarak attığımız tweet ve mesajlarla iletişim kurmuyoruz. Biz ihbarcı değiliz.”
Fransız bir hükümet sözcüsü, Johnson’ı Macron ile yaptığı görüşmede ve mektupta farklı şeyler söylemekle suçlayarak şunları ekledi: “İkircikli konuşmadan bıktık.”
İngiltere, başbakanın mesajının samimi olduğu ve saldırgan değil yapıcı olmak gerektiği konusunda ısrar ediyor. Başbakan, küçük teknelerin kıyılarımıza gelmesini önlemek için daha fazlasını yapmaya yönelik -seçmenin baskısına maruz kalan- birçok vekilin baskısı altındadır. Bu nedenle Boris Johnson’ın mektubunu Fransa cumhurbaşkanına alenen göndermesi şaşırtıcı değildir. Zira kendisini muhtemel çözümler sunan biri olarak gösteriyor.
Fransızlar, İngiltere’nin Avrupa Birliğinden çıkmasının (Brexit) Birleşik Krallık sularının ve sınırlarının “kontrolünü geri almak” anlamına geleceğine dair söz vermesinin ardından Johnson’ın şu anda destekçileri arasında rahatsız bir konumda olduğuna inanıyorlar.
Whitehall’da, Boris Johnson’ın devam eden göçmen krizinden dolayı hayal kırıklığına uğradığı biliniyor. Eleştirmenleri, küçük teknelere çok fazla odaklanırken göçün arkasında yatan faktörlere çözüm bulmak için yeterince şey yapmadığını söylüyorlar. (BBC)
Yorum:
Avrupa’daki Kapitalizmin çirkin gerçeği, göçün nedenlerini sağlamaya devam eden sömürgeci dış politikaların değil de bizzat göçmenlerin sorun olarak görülmesidir. Fransız ve İngiliz hükümetleri göçmenleri kimin reddedeceği hakkında tartışırken göçmenler acı çekmeye ve ölmeye devam etmektedirler. Nitekim önerilen tüm çözümler, Avrupa’yı seyahat etmeye çalışanlar için daha düşmanca bir ortam haline getirmeye odaklanmaktadır.
Irkçılık ve eşitsizliğin yaygınlaşması ve bunun Avrupa’daki yaşamın temel bir karakteri haline gelmesiyle, işlerin daha nasıl bir düşmanca hale gelebileceğini hayal etmek bile zor ama yine de öyle oldu. Ayrıca İngiltere bu hafta, diğer Avrupa ülkelerinin göçmenlerin torunlarını vatandaşlıktan çıkarmak için takip edecekleri yasayı hazırlamaktadır. Tüm bunlar ise, Batı’daki ırkçılığın derin köklerini ortaya çıkarmayı amaçlayan son bilinçlendirme kampanyalarına rağmen olmaktadır. Dehşet verici olan şeyse, adaletten ve ayrıcalıkların ortadan kalkmasından en çok kaybedecek olan seçkin sınıf, bu çılgınlığın ortasında dışarıdaki sömürgeci suçlarının unutulacağı umuduyla statükoyu altüst edebilecek yabancılara karşı savaşmakta ve bizzat göçmenlere odaklanmaktadır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Yahya Nisbet - İngiltere