- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Egemen Tabaka Arasındaki Otorite ve Paraya Yönelik Açık Rekabet
Laik Kapitalist Sistemin Çöküşüne İşaret Etmektedir
Haber:
Dün yapılan sendika seçimlerinin üçüncü etabında iki adayın destekçileri arasında çıkan çatışmalar sonucunda şiddet olaylarının patlak vermesiyle, en az sekiz kişi öldü ve çok sayıda kişi de yaralandı. Sekiz kurbanın düşmesiyle birlikte Haziran ayında başlayan son kamuoyu yoklamalarında meydana gelen şiddet olaylarında da en az 53 kişi öldürüldü. Seçim Komisyonu Sekreteri Hümayun Kabir Handakar dün akşam gazetecilere verdiği demeçte, dünkü seçimlerin bazı yan olayların dışında büyük ölçüde tören havasında olduğunu iddia etti. Ve şöyle dedi: “Bu seçimlerin, tüm seçimlere model olabileceğini düşünüyorum.”
Yorum:
Büyük çapta sık sık yaşanan oy sahtekarlığı olayları nedeniyle, Bangladeş halkı her düzeyde seçimlere olan ilgisini çoktan kaybetmiş durumdadır. Nitekim yerel yönetim seçimlerinde muhalefetteki siyasi partilerin boykot edilmesi veya adaylıklarından çekilmeye zorlanmasıyla birlikte ancak bu seçimler kanlı şiddet olayları ve ölümle noktalanmıştır. Bu ise egemen tabaka arasında güç ve para için çılgın bir rekabetten başka bir şey değildir. Şimdi sorulması gereken soru şudur: Onları bu kadar kan akıtmaya ve açgözlü olmaya sevk eden şey nedir? Bu sorunun tek makul cevabı, Kapitalizmin başarısız olmasıdır. Zira artık onun, yöneten ve yönetilenler arasındaki ilişki ile egemen tabakalar arasındaki ilişkinin şartlarını belirleyen ideolojik bir bağı yoktur. Dolayısıyla artık maskeler düşmüş ve Kapitalizmin açgözlü yüzü net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Zira herkes, pastadan payına düşeni garanti altına almak istemektedir. Bunun nedeni ise egemen Laik Kapitalist sistemin gölgesinde siyasetin, büyük ikramiyeyi ve Karun’un servetini kazanmanın bir aracı olarak görülmesidir. Bu yüzden egemen tabaka insanlara karşı görevini bırakmış kendi arasında otorite ve para mücadelesine girişmiştir. Bu da sistemin, çok yakında çökeceğinin açık bir göstergesidir. Zira yöneticilerin kendileri, insanların ihtiyaç ve duygularıyla ilişkilendirilmeyen bir tür izole olmuş tabaka haline gelmiştir. Aksi takdirde Kovid-19 krizinin ortasında hiçbir anlamı olmayan seçimler yapmak ne kadar mantıklıdır?! Oysa insanlar, temel ihtiyaçlar ve benzerlerinin fiyatlarındaki fahiş artışların gölgesinde kendileri için iş ve sağlık hizmetleri aramaktadırlar. Yozlaşmış politikacılar grubuna ait olan sendikanın iyi bir başkanının olması kimin umurunda?!
Kapitalizmin bariz başarısızlığıyla birlikte insanların İslam’a olan güveni daha da artmıştır. Çünkü İslam, yönetim nizamı için benzersiz bir alternatif sunmaktadır. Bu da mevcut yozlaşmış sisteme alternatif olan Hilafet Nizamıdır. Zira İslam’da siyaset asil bir görev olarak görülmekte olup Halife de dahil tüm yetkililer tebasından sorumludur ve hem dünyada hem de ahirette hesap vermek zorundadır. Nitekim Nebi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ؛ الْإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ... “Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz. İmam da bir çobandır ve güttüklerinden sorumludur.” [Buhari]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Kerim Ebu Zeyd - Bangladeş