Haber-Yorum

Amerikan Güçlerinin Iraktan Çekilme Kararı Ülke İçin Bir Kurtuluş Değildir!

Haber:

Şafak News / Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı Kasım Araci perşembe günü, uluslararası koalisyon güçlerinin Irak’taki savaş görevlerinin “resmen” sona erdiğini duyurdu.

Araci, Twitter platformundaki resmi hesabı üzerinden attığı bir tweette şunları söyledi: “Uluslararası Koalisyon ile geçen yıl başlattığımız diyaloğun son turunu bugün tamamladık. Koalisyon güçlerinin savaş görevlerinin sona erdiğini ve Irak’tan çekildiğini resmen ilan ediyoruz.” Şunu da belirtti: “Uluslararası koalisyon ile eğitim, istişare ve güçlendirme alanlarındaki ilişki devam edecektir.”

Diğer taraftan Güvenlik Medya Hücresi Direktörü Tümgeneral Saad Maan, uluslararası koalisyonun savaş görevlerini bu yılın sonundan önce tamamen sonlandıracağını söyleyerek uluslararası koalisyon ile eğitim alanında iş birliğinin devam edeceğini açıkladı.

Dün çarşamba günü ise ABD Başkanı Joe Biden, 31 Aralık 2021’den sonra Irak’taki savaş görevlerinde Amerikan güçlerinin olmayacağını söyledi.

Silahlı Şii gruplar, Amerikan güçleri 2003’te girdikleri ülkeden çekilmezlerse, gelecek ayın otuz birinci gecesi “belirleyici savaşlar” başlatmakla tehdit ettiler.

Yorum:

Medya, Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesi, Irak Başbakanı ile Amerika arasındaki maraton toplantılarının yapılması, yirmi sekiz Ağustos’ta yapılan Bağdat Konferansı’ndaki meselenin gündeme gelmesi, silahlı grupların, bu yılın sonunda 31/12’den sonra Amerikan güçleriyle savaşmakla tehdit etmesi ve gönüllülük kapısının açılması haberleriyle çalkalandı. Bütün bunlar, Amerikan savaş güçlerinin çekilmesiyle veya savaş görevlerinden eğitim, istişare ve güçlendirme görevlerine dönüştürülmesiyle egemenliğin gerçekleşeceği şeklinde Irak halkını aldatmaya yönelik zayıf bir tiyatral yolla meydana gelmektedir. Böylece ülke, ajanlar aracılığıyla ümmetin düşmanlarına teslim edilmektedir.    

Ey Irak’taki Müslümanlar: Sömürgeci, siyasi, kültürel, ekonomik ve askeri hegemonyayı dayatmaktadır. Bunun en basit şekli askeri işgal olup bundan daha da tehlikelisi ise fikri, siyasi ve ekonomik işgaldir. Dolayısıyla ülkedeki siyasi, fikri ve ekonomik nüfuzu sürmeye devam ederken işgalciye askerini çıkarması çağrısında bulunmak saflık ve ihanettir. Bu yüzden ülkeyi her türlü işgalden kurtarmadıkça egemenlik, izzet ve onurlu bir yaşam yoktur. Bu ise hain ajanlar ve silahlı çeteler eliyle yapılamaz. Bilakis ideolojik bir devletin ve ümmetin desteklediği muhlis yöneticilerin olması ve siyasi, fikri ve ekonomik nizamlarının da ümmetin İslami kimliği ile uyumlu olması kaçınılmazdır. İşte o zaman ülke her türlü sömürgecilikten kurtulacak, İslam’ın Râye’sinin ve arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan bir kalkan olan imamının gölgesi altında halkları, kulun kullara ibadet etmekten kurtarıp kulların Rabbine ibadet etmeye ve Kapitalizmin ve Laikliğin zulmünden kurtarıp İslam’ın adaletine ve insani yaklaşımına kavuşturmak için harekete geçilecektir. O gün müminler de Allah’ın yardımıyla sevineceklerdir.   

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Mazen Ed-Debbağ