Haber-Yorum

Kapitalizm Yıpranmış Elbisesini Yenilemeye Çalışıyor!

Haber:

Dünya çapında eşitsizlikle mücadele eden Oxfam Örgütü tarafından pazartesi günü yayınlanan bir rapora göre Korona virüsü pandemisinin başlangıcından bu yana dünyanın en zengin on insanının serveti iki katına çıkarken, insanlığın %99’unun geliri azalmıştır.

Örgüt, Davos’ta bugünden itibaren sanal olarak gerçekleştirilecek olan Dünya Ekonomik Forumu öncesinde yayınlanan “Eşitsizlik Öldürüyor” başlıklı bir raporda şunları söyledi: “Eşitsizlik, her gün en az 21.000 ölüme veya her dört saniyede bir kişinin ölümüne katkı sağlıyor.”

Yorum:

Birincisi: Amerikalı yazar ve gazeteci John Bellamy Foster bir keresinde kapitalizm hakkında demişti.”Yirmi birinci yüzyılın başlangıcından itibaren yirmi yıldan az bir süre sonra işte buradayız ve bize öyle görünüyor ki Kapitalizm bir sosyal sistem olarak başarısız olmuştur. Dünya, ekonomik durgunluk ve insanlık tarihindeki en büyük eşitsizlik oranları batağına saplanmış durumdadır. Tüm bunlara devasa işsizlik, eksik istihdam, güvencesiz çalışma, yoksulluk, açlık ve boşa harcanan hayat eşlik etmektedir. Bu aşamada, “ölüm sarmalı” olarak adlandırılan şeye ulaştık.”

Kapitalizm fikri, belli bir dönemde popüler oldu ve Avrupa’da ve genel olarak Batı’da insanlar bunun bir kurtuluş olduğunu düşündüler. Zira refah, zenginlik, mülkiyet özgürlüğü, çalışma ve serveti olan bir devlet ile bağlantılıydı ve sloganlar parlak ve büyüktü. Bu yüzden halklar onu, diğer cennete bir alternatif olarak dünyevi bir cennet olarak hayal ettiler.

İkincisi: İnsan doğası, -Allah’ın ideolojik düşünceyle rızıklandırdıkları hariç- ancak tatbik ve uygulama olduktan, tam uçurumun kıyısına geldikten, dahası sıkıntılı bir hayata, aşağılanmaya ve sınıf farklılığına düştükten sonra fikrin yanlışlığını ve tehlikesini idrak edebiliyor. Nitekim bazı haberler, servetin küçük bir grubun elinde arttığını ve tüm insanlar için işsizlik ve yoksulluğun arttığını itiraf etmeye başladılar. Örneğin bazı medya kuruluşları, dünya çapındaki işsizlerin sayısından, bu sayının sadece ABD’de 26 milyonu aştığından, işsizlik oranlarının Avrupa’da tarihi seviyelere ulaştığından ve başta Amerika’daki para babaları olmak üzere dünya zenginlerinin servetlerini biriktirmeye devam ettiklerinden bahsetmişlerdir.

Amerikan Politika Enstitüsü’ne göre, Amerika’nın zenginleri geçen mart ayının sonu ile Nisan ayının 23’ü arasındaki üç hafta içinde servetlerine 282 milyar dolar eklemiş olup bu rakam 2019 yılının tamamında neredeyse yarım trilyon dolara ulaşmıştır. 

Üçüncüsü: Gelir farklılıkları ve bunların Amerika’daki siyasi ve ekonomik istikrar üzerindeki yansımaları konusu, artık üniversitelerde, düşünce kuruluşlarında ve siyasi elitlerde yapılan tartışmalarla sınırlı değildir. Bilakis aşırı zenginliğin Kapitalist sistemin geleceği ve toplumun uyumu üzerindeki yansımalarına ilişkin endişeler arasında, zenginlerin kendilerini bile ilgilendiren bir sorun haline gelmiştir. Örneğin İngiliz politika ve ekonomi analisti Nick Cohen, “İngiliz The Guardian” gazetesinde yaptığı bir analizde, hükümetlerin toplumlar üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamaya yönelik tedbirler almadığı takdirde, servet dağılımındaki eşitsizliğin, tekelciliğin ve ekonomik baskıların Kapitalist sistemin yıkımına yol açacağını düşünüyor. 

Küçük bir grubun, bu farklılıkların bugün geldiği noktanın ciddiyetini, insanlar üzerindeki tehlikelerini ve etkilerini ve onlara karşı devrim olasılığını idrak etmesi için, bazıları Kapitalist sistemin çerçeveleri ve temelleri dahilinde Kapitalizmi reforme etmekten bahsetmeye başlamıştır. Aynen “Microsoft’un sahibi Bill Gates gibi” ki o şöyle demiştir: “Kapitalist sistemin reforma ihtiyacı vardır ve zenginler üzerindeki vergileri artırmak çıkarınadır.”   

Bir televizyon röportajında ​​şunları söylemiştir: “Vergilerin daha iyi bir gelir eşitliği sağlamak ve devlet hizmetlerini finanse etmek için kullanılabileceğini düşünüyorum...Ancak bu, Kapitalist sistemin çerçeveleri ve temelleri içinde gerçekleşmelidir.”

Aynı şekilde CBS kanalında “60 Dakika” programına verdiği röportajda itirafta bulunan Milyarder Ray Dalio, “Amerikan ekonomisinin fırsatları adil dağıtmadığını ve Amerikan rüyasının bittiğini düşünüyor.”

Dördüncüsü: İnsanlık, yasa koyucunun hevalarından, çıkarlarından ve menfaatlerinden uzak bir şekilde insanın sorunlarını insan olması vasfıyla çözen Rabbani İslam ideoloji dışında, kendini zelil ve hayvanlardan daha aşağı bir yaşamdan çıkaracak bir nizam bulamayacaktır. Zira  Allahu Teala şöyle buyurmuştur: مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاءِ مِنْكُمْ ۚ وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۖ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ “Allah’ın, (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir.” Dolayısıyla Allah, malların sadece küçük bir grubun elinde dolaşmasını haram kılmıştır. Dahası Allahu Teala, onun dağıtılmasını hükmün illeti kılmıştır: كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاء مِنكُمْ “Böylelikle o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz.” Bu ise ancak Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin olduğu İslam Devleti’nin gölgesinde olacaktır. Nitekim İslam Devleti’nin Halifesi Ömer İbn Abdulaziz şöyle demiştir: “Ümmetten her birine, bana yazmadan ve benden istemeden hakkını ulaştırmak istiyorum.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Hasan Hamdan