Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Barış Vehmi ile Tarih Yazma ve Geleceği Formüle Etme Aldatmacası Arasında Mısır Rejimi!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Barış Vehmi ile Tarih Yazma ve Geleceği Formüle Etme Aldatmacası Arasında Mısır Rejimi!

Haber:

Bugün, 13/01/2022 Perşembe, Mısır Cumhurbaşkanı’nın Dünya Gençlik Forumu’nun kapanış töreninde yaptığı konuşması aktarıldı. Cumhurbaşkanı törende şöyle dedi; Tarih yazan, geleceği formüle eden ve şu an çalışan bizleriz ve sadece insan kendi özgür iradesiyle inşa edebilir ve yıkabilir. Bugün, çatışmaları bir kenara bırakıp inşa etmeyi ve kalkınmayı sağlamak için kararlılığı uyandırmaya ve insan vicdanının iradesini uygulamaya şiddetle ihtiyacımız vardır. Çalışan birinin insanlıkla dolu bir şekilde kalmaya devam etmesi için farklılıklarımızı yönetme yeteneğine sahibiz. Şöyle devam etti: İşte bunun için toplandık, bunun için çalışıyoruz ve Mısır ve tüm dünya için daha iyi bir gelecek sağlamak amacıyla irademizi ortaya koyuyoruz. Mısırlıların tarihin başlangıcından beri hayali, insan medeniyetini inşa etmek ve sevgiyi tesis etmektir. Şöyle diyerek devam etti: “Allah Subhanehu ve Teala barıştır ve adalettir ve bu dünyada O’na ibadet eden tüm kalpler ile O’na dua ediyor ve tüm insanlık için bize barış ve adalet bahşetmesini temenni ediyoruz.” Sonra şöyle dedi: “Mısır gençleri, bize ve vatanımıza yakışır bir şekilde bu dünyanın daha barışcıl bir şekilde kalması için çalışmaktadır." Şöyle devam etti: “Bize tüm insanlık için barış ve adalet bahşedilmekte ve bitmek bilmeyen çabalarımız barış ve sevgi için taçlanmaktadır.” (youm7)

Yorum:

Mısır Cumhurbaşkanı’nı gören ve bu forumda geleceği formüle etme konusundaki konuşmasını dinleyen birisi, bizzat kendisinin başkan olduğunu düşünmediği bu tür kutlamalara ve diğer gereksiz şeylere ne kadar çaba sarf ettiğini görecektir. Oysa daha günler önce, nüfuz artışından bahsediyor, onu kalkınmayı engellemekle suçluyor ve evlenmek üzere olanları karneye destek olarak verdiği 50 cüneyhi listeden çıkarmakla tehdit ediyordu. Altı çocuğuna bakmaya güç yetiremediğini söyleyen Asvanlı kadına, 100 milyonu olsa onlara bakamayacağını söyleyen sanki kendisi değilmiş gibi. Evet, Mısır Cumhurbaşkanı’nın iki konuşma şekli vardır; Mısır’ın çaresiz halkına yaptığı sokak konuşması. Diğeri de kendisini devletin Laikliğinin koruyucusu, İslam’ın yenilenmesinin ve siyasi akidesinden sıyrılmasının savunucusu olan, gerek İslam ile gerekse insanların yaşam tarzının Allah’ın istediği şekilde olması için İslam’ın tatbik edilmesi amacıyla çalışanlarla çatışmaya öncülük eden biri olarak tanıttığı dünyaya yaptığı konuşması.

Herhangi bir kalkınmanın, herhangi medeniyetin ve hatta herhangi bir insana yakışır bir yaşamın akideden bağımsız bir şekilde inşa edilmesi imkânsız olduğu gibi varlığını, bekasını ve hayattaki devamlılığını yazmış olsa bile güçlü ve sabit fikri bir temel olmadan da inşa edilmesi imkansızıdır. Dolayısıyla akide ve bu akideden fışkıran fikirler ve kanunlar olmadan ve akideden dallanan fikirler temelinde inşa edilmeden kalkınma olamaz. Ancak bu şekilde kalkınma devam eder, insana yakışır bir hayatı sağlamayı sürdürür ve onlara parlak bir geleceği garanti eder ve bunun sonrasında da parlak bir tarih olur. Ayrıca akidenin insan fıtratına uygun ve akla da kanaat getirmesi gerekir ki erken bir vakitte ölmesin. Aynen yüzyılı bile tamamlayamayan sosyalizm ve devletinde olmasının yanı sıra kendisiyle birlikte dünyayı da bataklığa boğan Kapitalizm de olduğu gibi. Zira bu ikisi de yanlış fikri bir temel üzerine kurulmuştur. Mısır Cumhurbaşkanı’nın, insanların sorunlarını çözmede başarısız olduğu kanıtlanmasına rağmen benimsemeye çağırdığı şey de aynı yaklaşımdır. Dahası insanların krizlerinin, geleceklerinin kaybolmasının, güveni, barışı ve insana yakışır bir hayatı kaybetmelerinin nedeni olan da bu yaklaşımdır. Batı’nın servetinin tamamını yağmaladığı, kaynaklarının neredeyse tamamının insanların ceplerinden ve geçim kaynaklarından kesildiği ve onlara bakmakla yükümlü olan yöneticinin onlara kırıntılarını verdiği bir ülkede hangi insana yakışır bir hayatın gerçekleşmesinden bahsediliyor. Bu arada yönetici, onların servetinden ne kadar yağmalandığını ve iğrenç desteğini mırıldanarak sponsor olduğunu çok iyi bilmektedir. Bu nedenle gerçek bir kalkınma, insana yakışır bir yaşam, sürdürülebilir bir kalkınma, parlak ve şahane bir gelecek oluşturma gücüne sahip olan tek akide, Mısır ve halkına uyumlu olan ve onları ve fıtratlarını ifade eden İslam akidesidir. Nitekim daha önce İslam Mısır’da asırlardır uygulanmış ve onun gölgesinde Mısır güven ve barış içinde yaşadığı gibi halkı da Müslüman ile gayrimüslim, zengin ile fakir arasında hiçbir fark olmaksızın insana yakışır bir hayat yaşamıştır. Nitekim hala bize İslam ile yönetenlerin yükselişini anlatan Mısır ve binalarında buna dair gördüğümüz birçok kanıtlar vardır. Dolayısıyla Batı’nın ülkelerimizi kendisi, askerleri ve ülkemizdeki ajan yöneticilerden oluşan vekilleri aracılığıyla kontrol edip sömürgeleştirmesi dışında mezhepçilik hissetmedik ve azınlık terimi duymadık.

Onurlu bir yaşam ve gelecek, barış ve güvenlik, yoksulluğu ve sınıfçılığı sürdüren ve zenginlere servet sahibi olma ve diğer insanlar dışında kaynaklarını tekelleştirme hakkı veren Kapitalizm tarafından garanti edilecek şeyler değildir. Zira Kapitalizmin altında yaşayan herkes, hayatını kaybettiği gibi güveni ve huzuru kaybetmiş ve tabii ki geleceği de meçhuldür. Dolayısıyla bu şeyleri gerçekleştirmenin tek garantisi, Kapitalizmi, araçlarını, sembollerini ve uygulayıcılarını kökünden söküp atmaktır. Bu da bu nizamın başıyla birlikte kökünden söküp atılması ve Mısır halkının yeniden Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet’in gölgesinde yaşayacağı İslami hayatın yeniden başlatmaları anlamına gelmektedir. Bu kesinlikle zor bir şey değildir. Zira sadece ümmetin bilinçli muhlis evlatlarının uygulayabilecekleri gerçek bir devlet projesine ihtiyaç vardır. Bu çalışmaya iman etmiş tüm ümmet için Hizb-ut Tahrir yeterlidir. Tabi halkın durumunu gören ve Kapitalizmin ve ajan yöneticilerden oluşan araçlarının altında onların çektikleri acıları hisseden ümmetin ordu içerisindeki muhlis evlatlarının samimi nusreti de bunun dışında değildir. Peki onların içerisinden kim, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bayrağını ve kılıcını hakkıyla taşıyacak ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet’in olduğu İslam Devleti’ni kurarak insana yeniden onurlu bir gelecek sağlayacak olmasının yanı sıra onun güvenliğini, huzurunu ve insana yakışır hayatını garanti edecek İslam’a ve adamlarına nusret verecek? Ey Kenane ordusu, İslam’a siz nusret vermeyeceksiniz de kim verecek? Sizin dışınızda kim yapacak? İslam’a nusret vermeye sizden daha layık olan kim var? O halde Allah için, dini ve Kitabı için nefislerinizde Allah’ı tasdik edin ki dünya sarsılsın ve İslam’ın bayrağı yeryüzünde yükselsin ve Allah da sizden sevdiği ve razı olduğu şeyi görsün. Allahumme Amin.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَج۪يبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْي۪يكُمْۚ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِه۪ وَاَنَّهُٓ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَEy iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdıklarında Allah ve resulünün çağrısına uyun ve şüphesiz bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Unutmayın ki, O’nun huzuruna götürüleceksiniz.” [Enfal-24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Said Fazıl

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER