- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Negev Toplantısı, Normalleşmenin Bir Meyvesi ve Amerika’nın Bölge Üzerindeki Hakimiyetini Perçinleştirme Planının Bir Parçasıdır!
Haber:
Bugün, Pazar günü, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika gezisinin bir parçası olarak Yahudi varlığıyla ilişkilerini normalleştiren Arap ülkelerindeki muadilleriyle Yahudi varlığında tarihi bir toplantı yapıyor.
Reuters haber ajansının aktardığına göre, Cumartesi akşamı Tel Aviv’e ulaşmasının ardından Blinken Pazar öğleden sonra, Pazar ve Pazartesi günleri Negev çölünde Yahudiler, Fas, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri dışişleri bakanlarıyla bir araya gelecek ve toplantıda 2020 yılının sonlarında başlayan Arap rejimleri ile Yahudi varlığı arasındaki ilişkilerdeki dönüşüme tanıklık edecek.
BAE ve Bahreyn, ABD’nin aracılık ettiği Abraham Anlaşmaları çerçevesinde Eylül 2020’de Yahudilerle ilişkilerini normalleştiren ilk iki Körfez ülkesi olurken bunları Fas ve Sudan izlemiştir. (Şarkul Avsat, uyarlanmıştır)
Yorum:
Bir gözlemci, İslam beldelerindeki egemen rejimlerin Yahudi varlığıyla her alanda ilişki kurduğunu, böyle bir toplantının bu iktidardaki cunta için yeni olmadığını, yeni olan şeyin ise daha önceki toplantılar gizli yapılırken bu toplantının aleni bir şekil yapıldığını, medyanın Yahudi liderlerle yapılan toplantıları haber yapıp dolaştırdığını ve görüşmeleri normal bir olay gibi gösterdiğini fark edecektir.
Toplantının zamanı ve yeri göz önüne alındığında, bu toplantı Yahudi varlığıyla normalleşmenin meyvelerinden biri olarak kabul edilebilir. Bu sayede Amerika, bölge ülkeleri ile Yahudi varlığı arasındaki ilişkilerin haritasını yeniden çizmeye, onun varlığını tesis etmeye, korunmasını güvence altına almaya, onunla beldemizdeki egemen rejimler arasındaki kaderi birleştiren ittifaklar yapmaya çalışmaktadır. Bu ittifaklar, Yahudi varlığının önemli bir bileşeni olacağı NATO’ya benzer bir askeri gücün oluşturulmasına kadar ulaşabilir.
Öte yandan Amerika, bu ittifak aracılığıyla bölgedeki etkisini pekiştirmeye, hakimiyetini sıkılaştırmaya ve çıkarlarına hizmet edecek hegemonyasını sağlamlaştırmaya çalışmaktadır.
Hakikatte Amerika, beldemizi istediği zaman emri altında çalışan stratejik bir petrol deposu olarak görmemiş olsaydı bölgemizi istediği gibi kurcalayamaz ve ülkemizin geleceğine hakim olmak için hiç düşünmeden kendi planlarını çizemezdi. Dolayısıyla tüm bunları, kendileri için kölelik hayatını uygun gören, insanları, ülkeyi ve servetleri sömürgeci kâfirlerin elindeki oyuncaklar haline getiren ve Yahudi varlığını ortadan kaldırmak ve ondan kurtulmak için çalışmak yerine normalleşme yolunda yürüyen aşağılık yöneticilerden oluşan bir cuntanın varlığından dolayı yapabilmektedir. Nitekim bu cunta, ümmeti temsil etmediği gibi anlaşmaları ve ittifakları da ümmeti hiçbir şekilde bağlamaz. Bu yüzden ümmetin yapması gereken, öncelikle bu rejimlerin pençesinden kurtulmak için orduları harekete geçirmek ve Müslümanları birleştirecek, Yahudi varlığını mübarek topraklardan silip süpürecek, sömürgeci kâfirlerin planları boşa çıkacak, geleceğimiz üzerindeki nüfuzlarına ve hakimiyetlerine son verecek ve onlara misli ile karşılık verecek olan Hilafet Devleti’ni kurmak için çalışmaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Halid Said - Mübarek Toprak (Filistin)