- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Mescid-i Aksa İşgal Altındayken Barış ve Huzurdan Bahsedebilmek!
Haber:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail” Cumhurbaşkanı Herzog ile telefonda görüştü. Erdoğan, son günlerde Filistin'de “İsrailli” bazı radikal grupların ve güvenlik güçlerinin sebep olduğu olaylar başta olmak üzere bölgesel meseleleri ve ikili ilişkileri ele aldıklarını ifade etti. Erdoğan, "Bu hassas dönemde, Mescid-i Aksa'nın statü ve maneviyatına yönelik tahrik ve tehditlere izin verilmemesinin zaruretini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Herkesin bu mübarek mekânın ve günlerin maneviyatı ve kutsiyetini korumak için azami gayret göstermesi çağrımı yineliyorum. Türkiye olarak her halükârda barış ve huzurun temini yönünde çalışmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı. (20.04.2022 Ajanslar)
Yorum:
Ramazan ayının Müslümanlar açısından önemi sadece oruç farziyetinin eda edilip sonunda bayram yapıldığı bir ayın çok çok ötesindedir. İslam tarihinin dönüm noktalarını oluşturan fetihler ve zaferler Ramazan ayının adeta sembolleridir. Müslümanlar, bu ayda oruç ve taatleriyle rablerine yaklaşırlarken teslimiyetin de huzurunu iliklerine kadar yaşadılar. Diğer taraftan İslam’ın izzet ve şerefini fetih ve zaferlerle yükseltme adına seferden sefere revan olarak bayramın sevincini yaşadılar yaşattılar.
Gelin görün ki tarihi bu şekilde yazılmış Ümmetin bugünkü hali gerçekten içler acısıdır. Elbette bu olumsuz tablonun ortaya çıkmasında en büyük pay, Müslümanları idare eden yöneticilerde ve onların kirli ilişkilerine kılıf bulan belamlardadır. 1948 yılından günümüze değin Müslümanların topraklarında gasıp bir varlık olarak terör estiren Yahudi varlığını tanıyıp onunla siyasi, ticari, askeri ilişkilerde bulunan başımızdaki yöneticilerin, hele ki işgal altındaki Mescid-i Aksa için huzur ve sükûnetten bahsetmeleri gerçekte sefihliktir. Ümmet, binlerce Müslümanı katleden, topraklarımızı işgal eden, ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksayı postallarıyla kirleten Yahudi varlığını oradan söküp atacak orduları harekete geçirmenizi bekliyor. Sizler ise işgal ve zulüm altında inleyen, kutsallarımızı çiğneyenlere barış ve huzur masallarından bahsediyorsunuz.
Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hatırlatmakta fayda var. Her ramazan ayını kana bulamayı kendine adet edinen Yahudi varlığıyla siyasi, ticari ilişkileriniz devam ettiği müddetçe bu terör varlığının işgalleri ve yıkımları daha bir artacaktır. Onlara sefer düzenlenmesi gereken bu mübarek ayda onlar, Müslümanlara gözlerinizin önünde kan kusturuyor. Daha bir buçuk ay önce reel politik putu adına Türkiye’de şaşalı törenlerle karşıladığınız katil Herzog, bu katliam ve zulümlerin baş müsebbibidir. Olay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekleri ters yüz ederek ifade ettiği şekilde bazı radikal grupların ve güvenlik güçlerinin sebep olduğu bir meselesi değildir. Bu, törenlerle karşıladığınız Herzog ile birlikte yöneticileri, hahamları, askeri, polisi, halkı dahil tümünün kutsal beldede işgalci olarak kalma meselesidir. Bunun doğru izahı budur. Fakat açık nassa rağmen bunu görmek istemiyorsunuz. Nitekim Rabbimizin şu ayeti bu durumu açıkça ortaya koymakta.
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰٓى اَوْلِيَٓاءَۘ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍؕ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمٖينَ
Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. (Mâide 51)
Müslümanlara düşmanlık hususunda özellikle Yahudilerin durumu ayet ile sabit iken hala onlarla iş tutmak siyaset değil, tam bir zillettir. Tarih, Müslümanların başındaki yöneticilere ve ordulara çok büyük bir fırsat vermekte. İşgalci Yahudi varlığını kutsal beldeden ortadan kaldırma şerefi hemen ellerinin altında. Fakat ne yazık ki yöneticilerin; gündemleri, işleri, bakışları, dertleri, hedefleri, razı etmeye çalıştıkları yerler bambaşka. Tarihe Selahaddin gibi Abdulhamid Han gibi şerefli bir şekilde kaydedilmek varken onlar, Yahudi varlığıyla iş birliği yapan, korkak, çıkarcı, menfaatçi şahsiyetler olarak kaydedilmek için çabalıyorlar. Tıpkı 1948’den bu yana Müslümanların başına gelip geçen yöneticilerin yaptıkları gibi.
Bizler inanıyor ve iman ediyoruz ki bu karanlık dönem İslam’ın güneşiyle aydınlanacak. Yahudi varlığını kutsal beldeden temizleyip atacak adam gibi yöneticilerin olduğu Raşid halifeler ve kutlu ordusuyla bu sorun bir daha çıkmamak üzere bitirilecektir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmet SAPA