- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Cinsiyeti Güçlendirmek ve Uzmanlarını İstihdam Etmek, Laik Rejimin ve Onun Zeytuna Halkına Yönelik Savaşının En Tehlikeli Araçlarından Biridir!
Haber:
Kadın, Aile, Çocuk ve Yaşlı Bakanlığı, 8 Nisan 2022 tarihinde resmi sayfasında yaptığı açıklamada, sonuncusu toplumsal cinsiyet sosyolojisi olmak üzere sosyoloji alanında uzmanlıkları olan dört kişilik bir grup asistan atamayı planladığını bildirdi.
Yorum:
Laiklik ve Batı’nın anormal fikirlerinin, ümmetin fikir ve akidesine yönelik savaşı bir gün olsun durmamıştır. Bu da özellikle Tunus olmak üzere tüm dünyada anormal fikirlerinin ateşinin alevini artırmak içindir. Savaş o kadar şiddetlendi ki durum, Tunus yöneticilerinin sözde toplumsal cinsiyet sosyolojisinde uzmanlaşmış yetkililer için bir plan yayınlaması noktasına kadar ulaştı. Nitekim bu “bilim”, Tunus halkı arasında biyolojik farklılıklar dışında kadın ve erkek arasındaki tüm farklılıkları ortadan kaldıran cinsiyet kavramını pekiştirmeye dayanmaktadır. Bu da tadı ve kokusu olmayan çeşitli türlerin aramızda yaşamasını gerçekleştirmek içindir. Oysa bunlar, ne onlardan ne bunlardan olmayan mutasyona uğramış türlerdir.
Daha açık olmak gerekirse bu “toplumsal cinsiyet” kelimesi, bu günlerde dolaşan ve tüm forumlarında “cins-tür” terimi yerine tekrarlanıp duran yeni bir terimdir. Ta ki ona, “bilimi” dahil edip onun için asistanlar tayin edinceye kadar. Bu iki terim arasındaki fark nedir ? Neden tüm bilimsel, politik ve sosyal bağlamlarda “cinsiyet-gender” veya “toplumsal cinsiyet” kelimesi üzerinde yoğunlaşıyorlar?
“Cins” terimi, erkek olsun kadın olsun biyolojik türü simgeler. Dolayısıyla modernite savunucuları, Yüce Allah’ın insanda yarattığı biyolojik farklılıkları inkar edemediklerinden dolayı onu, örneğin trans bireyler gibi (erkek ve kadının) üzerine yaratıldıkları cinsiyeti reddeden bir kimlikle toplumda yaşayan bireyleri hiç hesaba katmayan bir sınıflandırma terimi olarak kabul etmektedirler. Böylece erkek, dişi (kadın) bir birey ve kadın özellikleriyle yaşayabilir. Bu nedenle derin ve şaz bir düşünceden sonra, “cins” terimini “gender-cinsiyet” veya “toplumsal cinsiyet” terimi olarak değiştirilmesi gerektiği sonucuna vardılar. Dolayısıyla bu terim, kişinin cinsiyeti “erkek” olsa bile toplumsal türünün “dişi-kadın” olmasına izin vermektedir. Dolayısıyla da o, biyolojik şekline göre değil, aksine kendisi için seçmiş olduğu sosyal kimliğine göre sınıflandırılır. Böylece özgürlükler, her türlü ayrımcılığın reddedilmesi ve kültürel mirasın reddi adı altında sahte eşitlik bahanesiyle her iki eşe biçilen rolleri birbirine karıştırdılar. Dolayısıyla erkeği ortaklıklar boyutunda türettikleri kadınla eşitledikten sonra bu, Müslüman ailenin yıkılması ve erkeğin rolünün ve ailesinin nafakası ve vesayetindeki sorumluluğunun ortadan kalkmasıyla sonuçlandı. Şayet yöneticilerimiz gençlerimizi, erkek olsun kadın olsun kendisiyle hayattaki rolünü ve Allahu Teala’nın onlara yüklediği şerî teklifleri öğrendiği İslam akidesinden uzaklaştırma yarışına girmemiş olsalardı insanın fıtratını yıkan cinsiyet kavramını pekiştirme fırsatı olmayacaktı. Bu ise gençlerimizin, çarpık koltukları için dinlerini satan ve emanete ihanet eden yöneticiler tarafından uçuruma liderlik etmelerini kolaylaştıran köleler olmaları için yapılmaktadır.
Kesinlikle durum, ajan yöneticilerimizin sömürgecinin planlarını uygulamaları ve ümmetin gençlerini ve kalkınmasının direklerini yıkmalarıyla kalmayacak, anaokulları başta olmak üzere okul ve enstitülerimizde toplumsal cinsiyet kavramlarının yayılması yoluyla devam edecektir. Bu nedenle Zeytune’nin şerefli ve özgür halkını bu tehlikeli planlara karşı durmaya çağırıyoruz. Nitekim daha önce, yani 2019 yılında okullarımızda cinsel eğitim dersinin verilmesini reddedip ayaklanmışlardı. Öyleyse onların bugün yapmaları gereken, saflarını birleştirmedikçe bu mücrim Laik rejimin İslam’a ve halkına karşı yürüttüğü savaştaki kararlılığından vazgeçmeyeceğinin farkında ve bilincinde olmaları ve hayatın her alanında kamil bir şekilde uygulanması için İslami hayatı yeniden başlatmaya çağrıda bulunmalarıdır. Bu da ancak ülke halkının akidesini, arzını, ırzını ve kutsallarını koruyacak ve onu alemlere bir rahmet ve hidayet olarak taşıyacak Hilafet Devleti’nin gölgesinde Rabbimizin adil ve kamil şeriatıyla hükmedilmesine davet eden ideolojik ve kararlı bir liderlikle olacaktır. Hak Tebareke ve Teala şöyle buyurmuştur: فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّي وَضَعْتُهَا أُنْثَى وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْ وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالْأُنْثَى وَإِنِّي سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وَإِنِّي أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيم“Onu doğurunca, Allah, ne doğurduğunu bilip dururken: Rabbim! Ben onu kız doğurdum. Oysa erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum, dedi.” [Al-i İmran 36] Ve Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ وَبِمَا أَنفَقُوا مِنْ أَمْوَالِهِمْ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللَّهُ“Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar.” [Nisa 34]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Rimbo Abdullah