- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerika, İran’a Karşı Yahudi Varlığı Liderliğindeki Arap NATO’sunun Propagandasını Yapıyor!
Haber:
Middle East Eye ve Wall Street Journal, Yahudi varlığının Suudi Arabistan, Irak ve Mısır liderliğindeki Arap ülkeleriyle benzeri görülmemiş bir ittifak yolunda olduğunu bildirdi.ABD Kongresi’ndeki bazı Demokrat ve Cumhuriyetçi parti üyelerinin 9/6/2022 Perşembe günü, Amerika’nın Mısır, Irak ve Ürdün’e ek olarak Yahudi varlığı ile Körfez ülkeleri arasında bir savunma sistemi kurmak için ortak işbirliğini başardığını gösteren bir yasa teklifi taslağı sundular ve yasanın 2023’te Pentagon bütçesine dahil edilmesi şart koşuldu.
Yorum:
Bu haber, 9/6/2022 Perşembe günü hükümetini düşmekten kurtarmaya çalışan Yahudi varlığın Başbakanı Naftali Bennett'in Abu Dabi’ye sürpriz bir ziyarette bulunması ve iki ülke arasındaki ortak işbirliğini görüşmek üzere Muhammed bin Zayed ile acil bir toplantı yapmasıyla aynı zamana denk gelmiştir. Ayrıca İbrani medya organları, Yahudi varlığının iki ülkeyi İran tehdidinden koruma kisvesi altında Bahreyn ve BAE’de füze savunma sistemleri kurduğuna dair haberler de yayınladı.
BAE ile Yahudi varlığı arasındaki ilişkilerin, eski ABD Başkanı Trump döneminde 15 Eylül 2020’de İbrahimi Barış Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana hızlı bir sıcaklığa tanık olduğu biliniyor. Nitekim Bennett, Aralık 2021’de Abu Dabi’yi ilk kez ziyaret etmiş ve o zaman ziyaretin, “iki halk arasında sıcak bir barış inşa etmeyi” hedeflediğini açıklamıştı.
Anlaşmanın imzalanması, Yahudi varlığının Hava Kuvvetleri Komutanı Amikam Norkin'in ilk aleni ziyaretiyle aynı zamana denk gelmiş ve bunun öncesinde de BAE mevkidaşı İbrahim Nasır El-Alavi’nin “Mavi Bayrak” manevralarının bir parçası olarak Tel Aviv’in güneyinde bulunan Yahudilerin Palmachim Hava Üssü’nü ziyaret etmişti. Nitekim Yahudi varlığı ile BAE arasında karşılıklı ziyaretler ve heyet görüşmeleri ile Yahudi varlığına bağlı güvenlik ve askeri şirketlerin Dubai Airshow’a katılımı, aralarındaki ilk askeri normalleşme anlaşmasının imzalanmasını hızlandırmıştır. Ayrıca geçen Mart ayında, taraflar arasında BAE EDGE grubu ile Yahudi IAI grubu arasında insansız hava araçlarına karşı gelişmiş bir savunma sistemi geliştirmek için bir mutabakat anlaşması imzalandığı da bilinmektedir.
İran’ın dini lideri Ali Hamaney, İran’ın komşularını “yabancıların bir çekişme ve zarar kaynağı olarak bölgeye müdahalesine” karşı uyarıda bulunmuş ve yine Ekim 2021’in başında Silahlı Kuvvetleri’nin mezuniyet töreni sırasında şöyle demiştir: “Güvenliklerinin yabancı hükümetlere güvenerek korunabileceğini düşünenler, bunun bedelini ağır ödeyeceklerini bilmelidirler.”
Ayrıca İran Dışişleri Bakanlığı 13/12/2021 tarihinde, yani Bennett’in 12/12/2021 tarihli ilk ziyaretinden sonra “bölgede sabotajcı ve fitne kışkırtıcısı olarak nitelendirdiği “İsrail”in varlığını pekiştirmekle sonuçlanan her türlü tedbire” karşı uyarıda bulundu.
BAE tarafından bu hızlı pozisyonlar, özellikle Husilerin BAE’deki sanayi ve petrol tesislerine yönelik çok sayıda bombalama operasyonlarının ardından İran’ın kendi güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit olarak gördüğü şeye kesin bir yanıt olarak gelmiştir. Böylece BAE, onunla birlikte Bahreyn ve bu ikisini takip eden Suudi Arabistan, İran’ın Arap ülkelerine yönelik tehditlerine karşı koymak için Yahudi varlığı liderliğinde Arap NATO’sunu başlatmak için istikrarlı bir şekilde ilerlemiş olacaktır. Bu bağlamda Ürdün’ün, İranlı milislerin uyuşturucu kaçakçılığı kılığına girmiş olsalar da Suriye’nin güneyindeki sınırlarına yayılmasından duyduğu korkuyu dile getirdiğini de belirtmeliyiz.
ABD Kongresi ve ABD yönetiminin desteği de dahil olmak üzere tüm bu karineler, bölgenin yeni bir aşamaya, yani İran ve onun Yemen’den Irak, Suriye ve Lübnan’a kadar olan kolları ile Yahudi varlığını koruyan Körfez ülkeleri arasında sıcak ve soğuk bir çatışmaya girdiğine işaret ediyor. Amerika’nın bu çatışmayı, İran ve kolları karşısındaki rahatlığı da dahil olmak üzere çeşitli yöntem ve hilelerle körüklemesinden korkulmaktadır. Nitekim Husiler BAE ve Suudi Arabistan’ı bombaladığında bu, yöneticilere Yahudi varlığından yardım istemek için bir bahane vermiştir; aynı zamanda bu, sonuncusu annemiz Fatıma ez-Zehra Radıyallahu Anha hakkında yalan rivayetlere teşvik eden “Cennetin Kızı” filminin İngiltere’de gösterime girmesiyle Sünniler ve Şiiler arasındaki mezhep kavgasının yeniden canlanmasına denk gelmiştir. Bu da bu karşılaşmanın, önümüzdeki dönemde sahalarda baskın bir başlık olacağı ve bunun da Yahudi varlığıyla daha fazla normalleşme cürmünün kapısını aralayacağı anlamına gelmektedir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Osman Bahaş