- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Avrupa, Blok ve Ülkeler Olarak En Kötü Günlerini Yaşıyor!
Haber:
Avrupa’nın tek para birimi Euro’nun değeri, yirmi yıl içinde ilk kez muadili Amerikan Doları karşısında bir Doların altına düştü. Avrupa Merkez Bankası, bu gelişmenin önemini küçümsemeye çalışarak, politikasının “Euro için belirli bir döviz kuru hedeflemediğini” vurguladı ve aynı zamanda Banka’nın Euro fiyatının enflasyon oranı üzerindeki etkisini takip ettiğini de açıkladı.
Yorum:
Birincisi: Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşı ve başta Avrupa ekonomisi olmak üzere küresel ekonomiye yansımaları,bir yıldan beri Korona virüsünün ekonomileri üzerindeki yansımalarını ortadan kaldırmak için yoğun çaba sarf etmeye başlayan Avrupa kıtası ülkeleri için çok büyük bir şok oluşturdu. Ukrayna savaşının getirdiği küresel ekonomik ve mali krizler, birliğin yok oluşunu ve birlik aşamasının sona erdiğini hissetmeye başlayan, siyasi bölünmelerin ve krizlerin acısını çekmeye devam eden ve Avrupa evini büyük ölçüde bölen Avrupa kıtasında ciddi bir ayrım noktası oldu. Avrupa yapısının varlığı uzun sürse bile sıcaktan ve soğuktan koruyamayan bir örümcek ağı gibi olacak, dahası hiçbir değeri olmayan felçli bir yapı olacaktır. Her ne kadar bazılarının sesleri yükselse ve bazı üyeler harekete geçseler de ancak bu, pek bir şey ifade etmeyen bir çaba olacaktır.
Siyasi yönden Avrupa, birleşik bir Avrupa ordusu kurma umudunu yitirmiştir. Oysa Avrupa Birliğinin askeri kanadını kurma fikrinin tarihi 1999 yılana dayanmakta olup bu da 2007 yılında “savaş gruplarının” kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Ama bu güçler şimdiye kadar hiçbir operasyona katılmamıştır. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 2017 yılında ülkesinin Cumhurbaşkanlığına gelmesiyle birlikte, bir Avrupa ordusu oluşturma tartışmaları başka bir boyut kazanmaya başlamıştır.
Kendisini tarihi Fransız lider Charles de Gaulle’ün bir öğrencisi olarak gören Macron, emperyal Fransa'nın ihtişamını geri elde etmek istiyor. Görünen o ki Fransa öncülüğünde bir Avrupa ordusunun kurulması, şu anda önümüzdeki Nisan seçimlerinde ikinci bir dönem kazanmaya çalışan cumhurbaşkanının peşinde koştuğu bir hayaliydi ve hala da öyledir. Zira BBC’nin bir raporuna göre Macron, defalarca NATO’nun klinik olarak ölü olduğunu açıklamış ve eski ABD Başkanı Donald Trump bu açıklamaları, “siyasi olarak saldırgan ve iğrenç olarak” nitelendirmiştir.
Ama ABD ona ciddi bir darbe indirdi. Zira gerçek ve tehlikeli bir bölünmenin ışığında Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşında felç olmuş, Avrupa’yı yeniden NATO’nun pençesine döndürmüş ve Avrupa’nın bir bütün olarak hayati karar alma noktasında aciz olduğunu göstermiştir. Peki ya ülkelerinin bölünmesine ne demeli? Bu nedenle Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinin en önemli ve en tehlikeli hedeflerinden biri, Avrupa’yı dizginlemek ve onu Amerikan itaat evine geri döndürmektir. Böylece Macron’un açıklamaları, acı bir siyasi gerçeklikle alevlenen sesli bir fenomen olmaya devam edecektir.
Ekonomik boyut:Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa ülkeleri üzerindeki yansımalarının ekonomik dengesini, “Arap Bankaları Birliği” dergisinde ekonomi uzmanı olan Mervan Kutub şöyle görüyor: “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşı, etkileri iki ülke ile sınırlı olan geçici bir olay değildir, aksine bölgesel boyutu olan bir savaştır.” Şüphesiz bu, doğru bir sözdür.
Bu yılın başından bu yana Avrupa para birimi, en az %12 değer kaybetti. Bunun da kıta bloğunun toplam dış ticaret borsaları üzerinde etkisi oldu. Nitekim Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) verilerine göre, Euro bölgesinin ithalatının yarısı dolar cinsinden olup bu oran ortak para biriminde %40’tır. Ayrıca petrol ve gaz gibi enerji maddelerinin faturalarının ağırlıklı olarak dolar üzerinden yapıldığı ve Ukrayna’daki savaş nedeniyle maliyetlerinin arttığı da bildiriliyor. Bu da birçok ithal maddelerinin Avrupa pazarından rekabet gücünü yitirdiği ve bunun da enflasyon seviyelerinin yükselmesine katkıda bulunduğu anlamına geliyor.Böylece Avrupa ürünlerinin, özellikle de ithal enerji ve hammaddeye dayalı ürünlerin maliyetleri artacaktır. Ancak hizmetler ve imalat sanayileri (kimyasallar, uçak ve otomobil sanayileri ve benzerleri) gibi Euronun düşüşünden dolayı ihraç edildiğinde fayda sağlayacak başka ürünler de vardır. Çünkü bunlar, daha çok rekabetçi bir hale gelecektir. Avrupa Merkez Bankası’nda (ECB) enflasyon seviyesindeki bir hızlanma, faiz oranlarının hızlı bir şekilde yükselmesine yol açabilir. Bu, bir emsal olarak Temmuz ayı boyunca atabileceği bir adımdır. Şayet gerçekleşirse, on bir yıldan beri türünün ilk örneği olacaktır. Alman Mercure.de web sitesi dokuz Temmuz’da Avrupa para biriminin düşüşünü izledi ve şöyle bir yorum yazdı: “Bir yıl içinde Euro, ABD para birimi karşısında dörtte bir değer kaybetti. Ayrıca Avrupa para birimi Çin Yuanı karşısında yedi yılın en düşük seviyesine geriledi. Euro’nun zayıflaması, Avrupa için büyük bir sorundur. Çünkü bu, dünyanın geri kalanından yapılan ithalatın maliyetini artırıyor. Bu ise enflasyon oranını yukarı doğru itiyor ve Alman ticaret dengesindeki dengesizlik kırmızı bölgeye yol açıyor. Çünkü küresel değişim koşulları bizim için olumsuz yönde değişiyor.” Avrupa Komisyonu savaşın yansımalarına ilişkin okumasında, Euro bölgesi için mevcut ve önümüzdeki iki yıl için büyüme tahminlerini, şimdiye kadar beklenen yüzde 2,7 ve yüzde 2,3’e mukabil sırasıyla yüzde 2,6 ve yüzde 1,6’ya indirdiğini belirtti. Ayrıca komisyon, daha önceki tahminlerde yüzde 6,1 ve yüzde 2,7 olan enflasyon beklentisini 2022’de yüzde 7,6’ya ve 2023’te ise yüzde 4’e yükseltti.
Nitekim mesele, Avrupa Komisyonu’nun bu yıl Alman ekonomisi için %1.4, gelecek yıl ise %1.4 büyüme oranı beklemesinin ardından -ki bu, Euro bölgesindeki en zayıf büyüme oranıdır-, Almanya’nın yeniden Avrupa’nın hasta adamına dönüşüp dönüşmeyeceğini sorgulayan Frankfurt Allgemeine Zeitung Gazetesi’ne ulaştı. “Almanya’nın Rus gazına aşırı bağımlılığı göz önüne alındığında Almanya için ekonomik riskler, yine Rus tedariklerini askıya alma riskleri açısından ortalamanın üzerindedir. Bu da Alman endüstrisini, diğer Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında ortalama olarak Avrupa Birliği’nden çok daha güçlü bir şekilde etkileyecektir.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hasan Hamdan – Ürdün