- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Lübnan ile Yahudi Varlığı Arasındaki Deniz Sınırlarının Belirlenmesi Anlaşması, Filistin Davasının Sırtındaki Yeni Bir İhanet Hançeridir!
Haber:
Lübnan cumhurbaşkanlığı resmi bir açıklamada şunları duyurdu: “Sınırları belirleme anlaşmasının son hali, özellikle Lübnan’ın taleplerini karşıladığı ve Lübnan’ın doğal zenginlik haklarını koruduğu için Lübnan için tatmin edicidir.”
Yorum:
Sahte ve yapay Sykes-Picot rejimlerinin doğası işte budur. Zira onlar, tüm ümmeti ilgilendiren ciddi ve hayati meselelerde burunlarının ucundan ötesinin göremiyorlar. Çünkü onlar, sömürgeci kafirin sadece onlar için çizdiği dar ulusal sınırları düşünmek için oluşturduğu görevli rejimlerdir. Dolayısıyla onlar, kapalı barakalardaki hayvanlara benzemektedir. Zira onun içinde olan kişi, bu sınırlardan bir santimetre uzakta olsa bile çevresinde meydana gelen vahim olayları hiç umursamaz.
Amerika’nın Lübnan yöneticilerine ve Yahudilerin yöneticilerine sponsor olduğu ve dayattığı Yahudi varlığı ile Lübnan arasındaki deniz sınırlarını belirleyen anlaşmanın, Lübnan ve ümmete hiçbir faydası olmadığı gibi Lübnanlıların ve Müslümanların taleplerini de karşılamamaktadır. Bilakis o, sadece Amerika’ya hizmet etmekte olup İslam ümmetinin kalbindeki bir hançerdir. Çünkü anlaşma, Filistin sahillerinin ve onun içinde bulunan zenginliklerin, Yahudilerin sahillerine ait olduğunu onaylamaktadır. Bununda ötesinde o, Yahudi varlığının Filistin suları ve toprakları üzerindeki egemenliğinin bedelsiz olarak kabul edilmesi demektir. Bu bile başlı başına ümmete yönelik büyük bir ihanet ve onun sırtına saplanmış hain bir hançerdir. Ayrıca bu anlaşmanın, Camp David, Wadi Araba ve Oslo gibi bilinen hain anlaşmalardan hiçbir farkı da yoktur.
Nitekim o, tüm Filistin’in ihmal edilmesi olup sömürgeci kâfirlerin Filistin davasını tasfiye etme, Filistin’i haritadan silme, Yahudi varlığını pekiştirme ve onu İslam ümmetinin kalbine kanserli bir ur olarak yerleştirme planlarının devamı nitelindedir.
Lübnan’daki ajan yöneticilerin bu anlaşamaya sevinmesi, gaz çıkaracak olan sömürgeci şirketlerin onlara atacağı bazı kırıntılar sebebiyledir. Öte yandan Filistin’in kıymetli servetlerinin tamamen düşmanlarına teslim edilmesidir. Zira bu atılan kırıntılar, sadece Filistin’i, İslam’ı ve ümmetin egemenliğini umursamayan fitne balinalarına fayda sağlayacaktır.
Bu nedenle ümmetin, tüm bileşenleri ve güçleri ile bu anlaşmaya karşı ciddi ve sağlam bir duruş sergilemesi, onu ve onu destekleyenleri devirmek için çalışması ve onları ve ihanetlerini ifşa etmesi gerekir.
Lübnan hükümeti dışından bu hain anlaşmayı doğrudan veya dolaylı olarak destekleyenler,direniş ve muhalefet isimleriyle anılıyor olsalar bile bu ihanet sisteminin ayrılmaz birer parçasıdırlar.Devletlerin veya grupların bu anlaşmaya karşı sessiz kalması ise onu kabul etmek ve rıza göstermekten başka bir anlama gelmemekte olup onların hepsini aynı ihanet ve komplo çemberine sokmaktadır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed El-Hutvânî