- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerika ve Çin ile İş birliği İstikrar Değil Yıkım ve Aşağılanma Getirir Ey Suud Rejiminin Dışişleri Bakanı!
Haber:
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan, Riyad ve Washington arasındaki askeri iş birliğinin bölgenin istikrarına katkıda bulunduğunu belirterek, Çin’in güvenilir bir ortak olduğunu ve dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olması nedeniyle Çin ile ilişkilerinin önemli olduğunu vurguladı. “El-Arabiya” ve “el-Hades” ile yaptığı röportajda, Washington ile ilişkilerin eski ve stratejik olduğuna dikkat çekti ve şöyle dedi: “Riyad ve Washington arasındaki askeri iş birliği, her iki ülkenin de çıkarlarına hizmet ediyor ve bölgenin istikrarına katkıda bulunuyor.Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkimiz, iki ülke arasındaki ilişkinin kurulmasından bu yana kurumsaldır.” (El-Halic web sitesi, 12/10/2022).
Yorum:
Hangi istikrardan bahsediyorsun ey Suud rejiminin Dışişleri bakanı! Kurulduğu günden bu yana tarihini kana bulayan Amerika’dır. Zira Amerika “Kızılderililer” olarak adlandırdığı yerel halka soykırım uygulamıştır.Nükleer silahların insanlık üzerinde denendiği Vietnam ve Nagazaki’deki hikayelerini bildiğimiz de Amerika’dır. Aslında çok geriye gitmemize bile gerek yok. Bilakis sadece yirmi yıl içinde Amerika, kitle imha silahlarından ve diktatörlükten kurtulmak istediğini iddia ederek Irak’taki diktatörlüğü, Amerikan sömürgecisinin lehine yağma, yankesicilik ve yeraltı ve yerüstü zenginliklerini çalma konusunda uzmanlaşmış mezhepçi çetelerle değiştirmiştir.
Afganistan'da, Dünya Ticaret Merkezi’nin bombalanmasından sorumlu olanların peşinde olduğu iddia eden de bu Amerika’dır ey Suud Hanedanı’nın Dışişleri Bakanı! Sonunda Amerika tüm Afganistan’ı işgal etti ve Afganistan’ı siviller üzerinde insansız hava aracı füzelerini test etmek için bir yer olarak kullandı. Şu ana kadar da, yani ABD ordusunun 2021’de Afganistan’dan aleni olarak çekilmesinden sonra Afganistan halkı, suikastlardan ve fitne çıkarılması girişimlerinden kurtulamadı.
Bizlere ne cüretle istikrardan bahsediyorsun. Oysa Şam halkı, 2011 yılından bu günümüze kadar Amerika’nın ve ajanı Beşar'ın vahşetinden kurtulamadı! Hillary Clinton, Baas rejimini çocukların üzerinde kimyasal silah kullanılmasına ve Beşar ve rejimine karşı olan devrimcilerin üzerine uçaklardan varil bombaları atılmasına izin vermesi için tehdit ettiği halde bize hangi istikrarı müjdeliyorsun Allah aşkına? Hem de Beşar rejimine yaptırımlar uygulama yönündeki içi boş tehditlerine rağmen ki bugüne kadar herhangi bir etkisini de görmedik!
Evet, diktatörleri bombalayan, öldüren, işgal eden ve eğiten eski ve yeni Amerika işte budur. O halde hangi faydalardan bahsediyorsun? Ve hangi istikrardan bahsediyorsun Allah aşkına?!
Ama faydalarla, Donald Trump'ın 2018'de Amerika başkanlığı sırasında, yani Trump’ın Amerika olmadan Suud rejiminin iki haftadan fazla iktidarda kalamayacağından bahsettiğinde yaptığı açıklamayı teyit ederek Suud Hanedanı tahtının korunmasını kastediyorsan o zaman haklısın. Ancak bu faydalar sadece İslam ümmetine zarar vermekle kalmıyor, aksine Suud Hanedanı’na da bir hakarettir.
Güvenilir bir ortak olarak tanımladığınız Çin’e gelince; bu sözleri söylemeden önce biraz düşünseniz keşke! Çin’deki Müslümanlara yönelik sistematik bir soykırım uygulayan ve onları Ramazan’da içki içip oruçlarını açmaya zorlayan devlet mi güvenilir bir ortaktır?! Ya da aldatan ve ihanet eden bir devlet mi güvenilir bir ortaktır?!Biraz alçakgönüllü olup Çin’deki Müslümanların durumunu ve Harameyn ülkesindeki mevcut imkânlar ışığında durumlarının ne hale geldiğini bir düşünseydiniz keşke? Şayet Çin, iddia ettiğiniz gibi güvenilir bir ortaksa, neden oradaki Müslümanlara zulmediyor ve onları ibadetlerini yerine getirmekten mahrum ediyor?!
Ey Suud Hanedanı’nın Dışişleri Bakanı; konunun ciltler dolusu yazmaya ve üzerinde fazla durup düşünmeye ihtiyacı yoktur. Bilakis Allah Subhanenuhu ve Teala ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in razı olacağı bir tutuma ihtiyaç vardır. Bu da tamamen gerek İslam ümmetinin gerekse Batılı sefih sırtlanları yönetimden uzaklaştırmak için çalışanların yanında yer almak yoluyla olur.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: لَّا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللَّهِ فِي شَيْءٍ إِلَّا أَن تَتَّقُوا مِنْهُمْ تُقَاةً وَيُحَذِّرُكُمُ اللَّهُ نَفْسَهُ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ “Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah’adır.” [Al-i İmran 28]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nizar Cemal