- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Türkiye-Yunanistan Sınırındaki Mültecilerin Acıları!
Haber:
El-Cezire kanalı, 28/10/2022 Cumartesi gecesi, “Gizli Olan Daha Büyük” olarak bilinen programının bir parçası olarak “Gölge Ordu” başlıklı bir bölüm yayınladı. Nitekim bölüm, bazılarının süt ve bal üreten kıta olduğunu hayal ettiği Avrupa’ya giderken Yunanistan sınırındaki mültecilerin, özellikle de Suriyelilerin çektiği acıların küçük bir kısmını içeriyordu! Program, kimliği belirsiz, sıkı bir plan ve belirli hedeflere göre çalışan maskeli paralı askerlerin Avrupa sınırlarındaki mültecilere yönelik korkunç ihlallerini gözler önüne serdi. Muhalefet milletvekili ve eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis, ifadesinde şunları teyit etti: “Avrupa kurumları, Avrupa Birliği, Yunan hükümeti ve diğer hükümetler, insanlığa karşı birbiri ardına suç işliyorlar. Zira Doğu Akdeniz’i kasten bir su mezarlığına dönüştürdüler. Göçmenleri caydırmak için böyle bir plan var.” Jusoor Mülteciler Vakfı direktörü Natalie Gruber şunları söyledi: “Yaşananlar devletler tarafından işlenen organize suçlar olup Hırvatistan’dan Bulgaristan’a kadar gerçekleşiyor.” Program, Gölge Ordu’nun denizde ve karada sınır bölgelerindeki mültecilere yönelik korkunç ihlallerini belgeleyen birkaç fotoğraf ve görüntü sundu. Bunlardan önce çıkanlar Yunanistan sınırında olup soruşturma, Yunan güvenliğinin denetimi altındaki maskeli adamlar tarafından kasten boğulduktan sonra Ege Denizi’nde kurtarılan çocuklar da dahil olmak üzere kurbanların cesetlerini gösterdi.
Yorum:
Yukarıdaki raporda Yunan güvenliğinin birçok mülteciyi boğulmaya terk etmesiyle ilgili olarak geçenler, Batılı ülkelerin yüz yıldan fazla bir süredir Müslümanlara ve diğerlerine karşı yaptıklarının sadece küçük bir kısmıdır. Zira tüm Batılı ülkeler, Avrupalı olmayan insanlarla ilişkilerinde, kapkara bir tarihe ve sayfaya sahiptirler. Nitekim yalan ve iftirayla birinci dünya ve medeni ülkeler olarak adlandırılan bu ülkeler, herhangi bir medeniyete ve Avrupalı olmayan hiç kimseye zerre kadar değer vermezler. Bilakis ötekine, ırkçı, aşağılayıcı ve horlayıcı bir bakış açısıyla bakarlar. Dahası onların, savaşlardan ve felaketlerden kaçıp denize açılan yerinden edilenlere karşı zerre kadar insanlıkları yoktur. Zira iğrenç katiller, onları boğuyor ve öldürüyorlar. Ancak onların sabah akşam, fikirleri, medeniyetleri, insanlıkları ve bilimsel gelişmeleri hakkında terennüm ettiklerini görürsünüz! Ancak uzak yakın herkes, onların medeniyetlerini ve bilimsel ilerlemelerini başka halkların kafatasları üzerine kurduklarının, servetlerinin onların servetlerini çalmasına dayandığının, yani bu kibirli Batı’nın dünya halkları üzerindeki yükten başka bir şey olmadığının farkındadır.
Rapor özellikle Yunanistan’dan söz etse de ancak bu, tüm Avrupa ülkeleri için geçerlidir. Zira eski Yunan Maliye Bakanı şu sözleriyle bunu açıkça belirtmiştir: “Yunanistan sınırında olup bitenler tüm Avrupa Birliği ülkeleri tarafından kabul ediliyor.” Avrupa ülkelerinin mültecilere, özellikle de aralarındaki Müslümanlara yönelik politikası, kendilerinden bilimsel ve emekçi olarak yararlanabileceklerini kabul etmek ve çoğunluğunu ise, ajan yöneticileri aracılığıyla savaşların tutuşturulduğu, yıkıldığı, sakinlerinin bunaltıldığı ve böylece dayanılmaz bir cehenneme dönüşen o ülkelere geri göndermektir. Geri dönmeyi reddedenleri ise acımadan ve merhamet etmeden açık denizlerde boğmaktadırlar. Sonra bu aynı ülkeler gelip insanları ezen ve insanlığı yok edenler olmalarına rağmen dünyaya insan hakları dersleri vermektedirler!
Bugün tüm dünya, kapitalizmin iğrenç ateşiyle yanıp tutuşmakta ve herkes, insanın mutluluğunu sağlayacak ve onun insanlığını ve onurunu koruyacak şeyi dört gözle beklemektedir. Bunun ise ancak Allah’ın bizim için razı olduğu ve alemlere rahmet olarak gönderdiği İslam dininin gölgesinde gerçekleşebileceği gören göze sahip olanlar için bir sır değildir. Zira insanı kerem sahibi kılacak, haklarını koruyacak ve onun güven ve güvenlik içinde yaşamasına sağlayacak olan sadece bu dindir. Bu da ancak insanların üzerindeki zulmü kaldıracak ve hak ve adalet bayrağını dalgalandıracak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin varlığıyla gerçekleşecektir. Allah’ım, bu devletin kurulmasını çabuklaştır ve bizleri onun şahitlerinden ve askerlerinden kıl.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Ebu Hişam