Salı, 24 Muharrem 1446 | 2024/07/30
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Suriye Halkı Bizim Halkımız, Biz de Onların Halkıyız!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Suriye Halkı Bizim Halkımız, Biz de Onların Halkıyız!

Haber:

Son zamanlarda Lübnan’daki yerinden edilmiş Suriyelilerin kendi ülkelerine, yani Suriye’ye geri gönderilmesine yönelik bir çözüm bulunması gerektiğine dair birçok konuşmalar oldu; çünkü Lübnan artık bunun ekonomik, demografik ve güvenlik açısından sonuçlarına katlanamıyor!

Yorum:

Suriye halkının Lübnan’dan Suriye'ye iadesi konusunu gündeme getiren en son kişi, iki gün önce Beyrut’ta Lübnan’daki çoğu siyasi parti ve siyasetçilerin katıldığı özel bir konferans sırasında Aoun Özgür Yurtsever Akımın Başkanı Gebran Bassil oldu.

Bassil’in bu konuya yönelik çağrısı ilk kez olmadı, aksine birçok kez çağrıda bulundu. Nitekim Marunilerin ve tüm doğunun patriği el-Rahi, eski Cumhurbaşkanı Michel Aoun, Ketaib Partisi, Lübnan Güçleri Partisi ve çoğu Hıristiyan politikacılar da aynı şeyi yaptılar ve Esad rejiminin diz çöktürmek ve aşağılamak için onlara karşı şiddetli savaşından sonra oraya göç eden Lübnan’daki Suriyeli evlatlarımızdan oluşan halkımıza yönelik bu kışkırtıcı ve zehirli atmosferden etkilenen Müslümanların oluşturduğu bazı partiler ve bazı Müslüman siyasetçiler de onlara katıldılar.

Evet, Suriye'deki halkımız turizm veya ticaret için ülkelerini terk etmediler. Aksine özellikle 2011 yılından bugüne kadar, yani rejime karşı onu tamamen ve kökten değiştirmek için devrimin başlamasından ve onlara her türlü zilleti, aşağılanmayı ve ölümü tattırmasının ve kutsallara, ırzlara, mallara ve ölülere saldırmasının ardından rejimle yaşamanın imkânsız olmasından bu yana dinen ve ruhen başlarındaki yöneticinin suçundan kaçmak için tüm arazilerini, evlerini ve diğer eşyalarını bıraktılar.

Bütün bunlardan dolayı bu konuyu gündeme getiren herkese, bizim konumumuzun, İslam ümmetinin konumunun ve Suriyeli evlatlarımızdan oluşan halkımızın Lübnan halkları arasındaki konumunun gerçeğini bilmeleri için açık ve dürüst sözlerle sesleniyoruz:

1- Nerede yaşarlarsa yaşasınlar ve nereye giderlerse gitsinler Suriye halkını da tüm Müslümanlar gibi kardeşlerimiz olarak görmeliyiz.

2- Suriye halkına yerinden edilmiş kişiler veya mülteciler, yani yabancılar muamelesi yapmak caiz değildir. Dolayısıyla onları da Lübnan'daki mübarek Filistin halkını bizim halkımız olarak gördüğümüz ve görmeye devam ettiğimiz gibi görmeliyiz ve onlara bu bakış açısı dışında bakmak caiz değildir.

3- Her kim buna teşvik ederse, İslam ümmetinin, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin altında izzet ve şerefini yeniden tesis edecek tek bir siyasi varlığın altındaki vahdetini engellemek için sömürgeci Fransız ve İngilizler tarafından ortaya çıkarılan ve ardından sömürgeci Amerika tarafından oluşturulan yapay sınırları teşvik ediyor demektir.

4- Lübnan’da bazı Suriyelilerin aramızda bulunmasını, boğucu ekonomik, mali ve güvenlik krizinin bir nedeni olarak ileri sürmeyin. Çünkü herkes, yozlaşmış siyasi sınıf ile onun arkasındaki Batılı efendilerinin, insanları aç bırakmak, aşağılamak, diz çöktürmek, sonra da hain yöneticileri ve ajan partileri aracılığıyla Lübnan da dahil tüm İslam beldelerini yağmalamak amacıyla meşum projelerini yürütmek için insanları genel olarak Batı’nın özel olarak da Amerika’nın diktelerine boyun eğdirmek için krizin temelini oluşturduklarını biliyor.

Son olarak Suriye ve Lübnan’daki halkımıza şu hak ve doğru sözü söylüyoruz: Düşmanımız bizi tek bir ümmet olarak görüyor ve bizim tek bir devlet altında vahdetimizi engellemek için bu temelde plan yapıyor. Bu yüzden sözlerimizin, amellerimizin ve arzularımızın sömürgeci Batı’nın istediği gibi olması hiçbir şekilde caiz değildir. Bilakis Rabul İzzet’in bizden istediği gibi tek bir ümmet, tek bir düşünce ve tek bir duygu içinde olmamız gerekiyor. Bu da ancak tek bir devlet ve bizleri Allah Subhanehu’nun indirdikleriyle yönetecek tek bir yönetici yani tek bir Halife sayesinde olacaktır. Alemlerin Rabbinin istediği gibi insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olmaya geri dönmek için İslam ümmetimizi kalkındıracak hayati kararı almamızı gerektiren köklü çözüm işte budur.

Bizler, hayatın her alanında İslam ile yönetecek ve yeryüzünün doğusu ve batısındaki Müslümanların ilişkilerini, coğrafi ve mekân esasına göre değil de din ve iman kardeşliği esasına göre düzenleyecek kapsayıcı tek bir İslam Devleti’ni kurmak için gecesini gündüzüne katarak çalışan Hizb-ut tahrir içindeki evlatlarını yüzüstü bırakmayacak olan ümmete güveniyoruz. Şüphesiz bu, Allahu Teala’nın izniyle yakında olacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed Nizar Cabir - Lübnan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER