- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Komplo İpleri Dokunmaya Devam Ediliyor!
Haber:
Anadolu Haber Ajansı’ndan edinilen bilgilere göre Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin merkez ilinde gençlerle yaptığı bir toplantı sırasında Suriye’nin kuzeyinde istikrarın sağlanması amacıyla, Türkiye, Rusya, Suriye rejimi ve İran arasındaki görüşmelerin sürdürülmesi çağrısını yineledi. (Arap 48 web sitesi).
Yorum:
Türkiye Dışişleri Bakanı’nın Ağustos ayında yaptığı açıklamaları, o dönemde bazılarının zannettiği gibi sıradan açıklamalar değildi. Aksine Türkiye siyasi liderliğinin arzu ettiği gibi yerinde açıklamalardı. Evet, reddinin boyutuyla ilgili şaşırtıcı açıklamalardı.Bu yüzden sadece sokağın hareketliliğini absorbe etmek için bir çeviri hatası olduğu yalanını söyleyerek bunu hafifletmeye çalıştı. Ancak bu açıklamanın ardından gelen açıklamalar, dahası eylemler, bunların bir açıklama sapkınlığı olmadığını, aksine devrim başladığında ona müdahale etmesinden beri kasıtlı ve kötü niyetli olduğunu büyük ölçüde teyit etmektedir. Nitekim Çavuşoğlu’nun açıklamalarının ardından, görüşmelerden, aynı şekilde anlaşmazlıkların aşılmasından ve bölgelerin teslim edilmesinden bahsedilmek yoluyla devrime ve halkına yönelik kötü niyetleri teyit eden açıklamalar geldi. Bütün bunlar ve “şakşakçı” olarak nitelendirilenlerden bazıları, bunu haklı çıkarıyorlar ve gediği yamamaya çalışıyorlar! Ancak ne yazık ki onların üzerindeki gedik çok genişledi. Zira savunmalarının ve yamalarının tam ortasında, savunma, istihbarat, dışişleri ve başkanlar olmak üzere üç düzeyde planlanan ve programlanan toplantı gerçekleşti. Nitekim Türkiye Savunma Bakanı ve istihbaratı, Esad rejimindeki mevkidaşı ile görüştü ve devrimin nasıl sona erdirileceği ve devrimcilerin nasıl tasfiye edileceği konusunda anlaştılar ve gerek dışişleri bakanları düzeyinde gerekse bunun ardından Esad ve Erdoğan suçlusu düzeyinde yapılması beklenen bir toplantının hemen ardından bir açıklama yapmak için toplantı sona erdi. Dolayısıyla olaylar, gerçekleri artık inkar edilemeyecek şekilde ortaya çıkarmıştır: Birincisi; Türkiye rejiminin devrime yardım etmeye yönelik müdahalesinin Erdoğan’ın kurnaz ve sinsice uydurduğu bir yalandan başka bir şey olmadığı fikri ve devrimcileri kendi devrimlerinin düzeniyle karıştıran yüzeysel ve saf insanlardan bir gurubun bu hususta ona yardım etmesi. İkincisi; “kırmızıçizgiler” şemsiyesi altında yaşanan gerilemelerin birçoğunun Türkiye siyasi liderliği tarafından desteklenmesi. Üçüncüsü; Türkiye rejiminin devrimin müttefiki olduğuna dair yalanının, karınlarını kirli siyasi paralarla dolduranlar için boş hayallerden ibaret olması.
Bugün Erdoğan rejiminin icraatlarının gerçekliğini teyit etmek için kirli siyasi dörtlüyü bir araya getirecek bir toplantının yapılacağına, yaşananların bir aşama ve geçiş olmadığına, bilakis bunun amacının kurnaz bir şekilde devrimi sona erdirmek ve onu ortadan kaldırmak olduğuna dair açıklamalar yapıldı.
Ağustos ayında başlayan açıklamalar, kuluçkaya (halk tabanına) dair birçok gerçeği, onun durumunun nasıl olduğunu ve onu dizginleme girişimlerinin nereye ulaştığını gözler önüne sermektedir; Birincisi; onun hala canlı olduğu ve planlandığı gibi evcilleştirilemediği. İkincisi; devrimin sabitelerinden taviz verilmediği ve onun üzerine pazarlık yapılmadığı. Üçüncüsü; Türkiye siyasi liderliğinin kullandığı tüm araçların, kuluçkadan gizlenme konusunda becerikli olanların bile kuluçkanın kucağına atıldığı. Dördüncüsü: Kuluçkanın (halk tabanının) yüzleşmeye hazır ve nazır olduğu ve onun hakkında aktarmaya çalıştıkları gibi ağır yaralı olmasına rağmen bitkin ve düşkün olmadığı.
Şimdi sorulması gereken soru şu: Bugün içinde bulunduğumuz karanlıktan çıkmanın yolu nedir? Bugün içinde bulunduğumuz durumdan çıkabilmemiz için kartlarımızı yeniden düzenlememiz gerekiyor ancak kuluçka ve liderliği düzeyinde düzenli ve net bir yapıyla, herhangi bir açgözlünün girmesine engel olacak ve hedefe ulaşma yolunda adımlar atacak şekilde. Sonra devrimin, mevcut siyasi liderlik gibi ihanet etmeyecek, aldatmayacak ve fedakarlıklarla kumar oynamayacak değerini kanıtlamış siyasi bir liderliğinin olması gerekir, dahası liderliğin muhlis ve bilinçli olması gerektiği gibi aynı şekilde bir projeye de sahip olması gerekir. Özellikle ülkelerin bocalamasına ve araçlarını kaybetmelerine tanık olmamızın ardından ancak bu şekilde kurtuluş yolunda yürümeye başlayabiliriz.
Yaşananların Allah Subhanehu ve Teala’nın bizim ve devrimimiz üzerindeki faziletlerinden biri olduğunu ve devrime sırtımızı dönmemizin caiz olmadığını tamamen idrak etmeliyiz. Çünkü şayet bunu yaparsak, Allah göstermesin akıbetimiz zindanlar, prangalar ve zincirler olacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdu ed-Della - Suriye