- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Çözümü Uluslararası Para Fonu’ndan Almak Bir İntihardır!
Haber:
Kun.uz 7 Haziran 2023 tarihinde şu haberi yayınladı: Uluslararası Para Fonu Başkanı Kristalina Georgieva Özbekistan’a geldi. 7 Haziran’da Merkez Bankası’nda Özbek öğrencilerle buluştu. Toplantıya Merkez Bankası Başkanı Mamarizo Numuradov ve Cumhurbaşkanı Danışman Yardımcısı Timur İşmetov da katıldı.
Kristalina Georgieva, öğrencilerin Orta Asya’daki su sorununun çözümüne yönelik sorusuna verdiği yanıtta, Uluslararası Para Fonu’nun su ekonomisine önem verdiğini vurguladı. Özbekistan’da halihazırda bazı çalışmalar yapılıyor olmasına rağmen ancak daha fazlasının yapılabileceğini ve Özbekistan’da su piyasasının henüz oluşmadığını teyit etti.
Özbekistan’daki su kıtlığı sorulduğunda, su kullanıcılarını su tasarrufu yapmaya teşvik etmek için suyun piyasa fiyatının belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Yorum:
Orta Asya, su ve diğer kaynaklar açısından zengin bir bölgedir; zira içinde yüzlerce nehir, göl ve yeraltı suyu bulunmaktadır. Nitekim Harvard Üniversitesi'ndeki Davis Rus ve Avrasya Çalışmaları Merkezi'nde araştırmacı olan Eric Sievers şöyle dedi: “Bu bölgedeki sorun su kaynaklarının olmaması değildir. Zira bu toprakların çoğu, bu kaynaklardan büyük rezervlere sahiptir. Örneğin Kazakistan’da 85.000’den fazla nehir ve dere vardır…” O halde sorun, su kaynaklarının eksikliğinde değildir. Elbette Sovyet döneminden kalma eski sulama tesisleri, yüksek hava sıcaklıklarından kaynaklanan kuraklık, su dağıtımında yaşanan sorunlar, suyun israflı kullanımı gibi etkenler de var. Ancak su kaynakları yeterli olup bu sulama tesislerinin yenilenmesi, su dağıtım sorunlarının çözümü ve benzeri işler devletin sorumluluğundadır. Peki neden bu konu hakkında özellikle IMF’den bu kadar çok gürültü geliyor?
Gerçek şu ki, kâr-zarar esasına göre hareket eden Batılı sömürgeciler, insanın su ihtiyacını bile silah olarak kullanıyor. Kapitalizmin altında su bile bir baskı ve zulüm aracıdır ve aynı zamanda su bereketli bir gelir kaynağıdır. Uluslararası Para Fonu ise, sömürge ülkelerinin ekonomik bağımlılığını derinleştirmek ve onları tamamen kendisine boyun eğdirmek için Amerika’nın elindeki araçlardan biridir. Tıpkı Dr. Malkavi’nin Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası’nın Amerika’nın elindeki küreselleşme ve sömürgeciliğin en önemli araçları olduğunu yazması gibi. Bu nedenle bu iki kurumun tavsiyeleri de öldürücü bir zehirdir. Dolayısıyla Kristalina Georgieva’nın, IMF’nin su ekonomisine önem verdiği, Özbekistan’da su piyasasının henüz oluşmadığı ve su tasarrufunu teşvik etmek için suyun piyasa fiyatının belirlenmesi gerektiği şeklindeki sözleri, evet bütün bunlar ölümcül bir zehir olarak anlaşılmalıdır!
Dünya Bankası ekonomisti William Zits’in Kun.uz muhabiri ile yaptığı röportajda Özbekistan’da su kullanımından bahsederken Dünya Bankası’nın Özbek ekonomisinin gelişimi için dört yöndeki tavsiyeleri de aynı şekilde ölümcül bir zehir olarak anlaşılması gerekir! Aslında bu tavsiyeler, kredi sonrası gereksinimlerdir! Dolayısıyla Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası zehirli tavsiyelerini, “su tasarrufuna teşvik” adlı parlak bir kağıtla kaplıyor.
Bu iki kurumun tavsiyelerinin hemen ardından harekete geçen Özbekistan Ekonomi ve Maliye Bakanı Şerzod Gudbeyev, Yasama Konseyi’ne sunduğu raporda, bakanlığın su tüketim kültürü, hesapları ve tedariki konusunda kararlı teklifler hazırladığını söyledi.Aslında bu işler uzun zaman önce başladı; zira Cumhurbaşkanlığı basın servisi, 8 Aralık 2022’de Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in, yeraltı suyunun korunmasını hedefleyen önlemlere ve bu suyu kullananların 1 Ocak 2024’e kadar tesislerini su sayacı ile donatmaları gerektiğine dair bir sunum yaptığını bildirdi.
Yani suyun bir metaya dönüştürülmesi önceden planlanmıştır. Zira 2018 yılında Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, 2018 yılındaki nispeten düşük yağıştan kaynaklanan susuzluk nedeniyle pirinç tarlalarının 162.000 hektardan 94.000 hektara düşeceğini açıklamıştı. Ayrıca 2021 yılındaki Cumhurbaşkanı kararı ile pamuk ekilen alan 33,6 bin hektara, hububat ekilen alan ise 40 bin hektara düşürüldü. Peki bu ne anlama geliyor? Bu, bu hektarların geniş bir alanına pirinç, hububat ve pamuk eken çiftçiler perişan olacağı, bu ürünlerin fiyatlarının yükseleceği ve onlarla birlikte diğer ürünlerin de yükseleceği anlamına gelmektedir. Aynı şekilde bu, Özbekistan’ın, Avrupa’da en çok pirincin ekildiği İtalya, Amerika, Kanada, Fransa ve buğdayın en çok ekildiği Çin gibi büyük ülkelerdeki çok uluslu şirketler için hazır bir pazar haline geleceği anlamına gelmektedir. Kısacası Uluslararası Para Fonu’nun tavsiyelerinden kaynaklanan felaketler, bir zincir gibi birbirine bağlanacaktır.
Şüphesiz Uluslararası Para Fonu’nun bu tavsiyesi, öncelikle İslam’ın hükümlerine darbe vurmayı amaçlamaktadır ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: النَّاسُ شُرَكَاءُ فِي ثَلَاثَةٍ: فِي الْكَلَأِ، وَالْمَاءِ، وَالنَّارِ“İnsanlar üç şeyde ortaktırlar: Merada, suda ve ateşte.” Yani bunlar kamu malı olup kimsenin onu satmaya, tekeline almaya, kullanılmasını engellemeye hakkı yoktur ve devlet bunları insanlara ücretsiz olarak temin etmek zorundadır.
2021 verilerine göre Özbekistan, Dünya Bankası’ndan 3,7 milyar Dolar borç almıştır.Aynı yıl Uluslararası Para Fonu’ndan da 746 milyon Dolar borç almıştır. Söyledikleri gibi borçların ödenmesi gerekiyor; bu yüzden Özbekistan hükümeti, özelleştirme şartlarına, cinsiyet politikasına, piyasa fiyatlarına ve bu iki kurumun belirlediği diğer şartlara uymakla yükümlüdür.
Bu nedenle Özbekistan’da su ve diğer temel ihtiyaçlar gibi kamu mülkiyeti özelleştirilebilir ve yerli ve yabancı şirketlere devredilebilir. İşte o zaman su sayaçları takılacak, fiyatlar yükselecek ve yoksulluğun acısını çeken insanların omuzlarına bir ağır yük daha yüklenecektir. Aslında bu olmadan bile halkın büyük bir kısmı içme suyuna erişmek için ağır bir şekilde borçlanmaktadır. Zira Özbekistan su temini bilgi servisi başkanı Akmal Murodov’a göre, 2,5 milyon tüketici insan, içme suyu tüketiminden dolayı borçludurlar.
Gerçekten kapitalizm bir kötülüktür; bunu bizzat kendileri de kabul ediyorlar. Zira Amerikalı yönetmen Michael Moore, Kapitalizm: Bir Aşk Hikayesi (Capitalism: A Love Story) adlı filminin sonunda şu sonuca varıyor: “Kapitalizm, iyileşmesi imkânsız olan bir kötülüktür, ortadan kaldırılması gerekir.” Zira kapitalizm, yukarıda da vurguladığımız gibi sadece tefecilik ve kâr üzerine kuruludur.Bu nedenle kapitalist biri, kâr getirmeyen bir şeyle meşgul olmayacaktır. İşte Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası da Batılı kapitalistlerin çıkarlarına hizmet ediyorlar. Dolayısıyla bu iki kurumun tavsiyeleri, Özbekistan gibi siyasi ve ekonomik olarak bağımlı ülkelerin ekonomilerini öldürecektir.
Sonuç olarak: Çözümü Uluslararası Para Fonu’ndan alıp uygulamak bir intihardır; zira tıpkı o da Dünya Bankası gibi diğer kurumlar gibi koyun postuna bürünmüş kurtlardır!
Bu da Müslümanların, bu zalim kurumları sömürgeci efendileriyle birlikte uluslararası arenadan silip süpürmek için Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmanın gerekliliğini bir kez daha teyit etmektedir. وَمَا ذَلِكَ عَلَى اللهِ بِعَزِيزٍ“Bu Allah için hiç de zor değildir.” [İbrahim 20]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Ebu Halil – Özbekistan