- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
(Beyaz Saray’ın Goebbels’ı) Biden, Yalanlarını Kusuyor!
Haber:
Biden, Fareed Zakaria ile 09/07/2023 tarihinde CNN’de yaptığı bir röportajda şunları söyledi: Çin, önemli bir ülke olmak için büyük bir potansiyele sahip ve dünya değişiyor, ancak Çin kendi ülkesinde zorluklarla karşı karşıya.Çin Devlet Başkanı’na, Amerika’nın tüm insanların haysiyetine saygıya dayalı küresel temeller ve ilkeler üzerine inşa edildiğini söyledim.(Uygur Müslümanlarına uygulanan baskıya atıfta bulunarak) Sincan’da olup bitenlere ve fabrikalarda “zorla çalıştırmaya” göz yumamayız.
Yorum:
Bu röportajı ve içerdiği yalanları izlerken ilk akla gelen, Nazi propaganda bakanı Goebbels’in şu meşhur sözüdür: “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır.” Biden yaptığı bu açıklamayı, Amerika’nın üzerine kurulduğunu iddia ettiği ve ABD anayasasının öngördüğü insani değerlere saygı duyan ilkeli bir ülke olduğunu öne sürmek istediği için yaptı; bu insani değerlerden en önemlileri ise,tüm insanların eşit doğması, aralarında ayrım gözetilmeksizin yaratanın kendisine tanıdığı haklardan yararlanması ve her bir bireyin, herkes arasında eşitliğin olduğu adalet çatısı altında onurlu bir şekilde yaşama hakkına sahip olmasıdır.
Tabii ne Biden kendisini rahatsız etti ne deprogramın sahibi Fareed Zakaria, atalarının Kızılderililer gibi yerli Amerikalılara karşı imha kampanyaları hakkında neler yaptığını hatırlattı; zira avcılarına ödüller verildiği gibi beyaz avcıya da her kafatasına karşılık şu veya bu şekilde maddi teşvikler verildi. Nitekim Biden ve ev sahibi Zakaria, ABD ordusunun Vietnam’da işlediği iğrenç suçları hiç umursamadılar; zira ABD Vietnam’da, Napalm da dahil olmak üzere kitle imha silahlarının kullanılmasını yasaklayan ABD Anayasası’na veya uluslararası hukuka aldırış etmeksizin şeytani aklın icat ettiği tüm imha ve öldürme yöntemlerini kullanmıştır. Amerika kendisini uluslararası hukukun ve insancıl hukukun üzerinde gördüğü için bu hiç şaşırtıcı değildir; zira Amerika, Hiroşima ve Nagazaki’de nükleer bomba kullanan tek ülkedir. Nitekim Amerikalı subaylar Japonya’nın kaçınılmaz bir yenilgiye doğru ilerlediğinin gayet iyi farkında olmalarına rağmen ancak onlar, nükleer silahların ABD anayasasının korumasından yararlanamayan sarı insanlar üzerinde test edilmesinde bir sakınca görmediler. Aynı şekilde Afganistan halkı ve Irak halkı da Amerikan anayasasının korumasından yararlanamadı; zira Bagram, Ebu Garib ve Guantanamo hapishanelerindeki başarılardan, Biden ve onun selefleri Obama’dan, baba ve oğul Bush’a kadar hepsi gurur duydular… Liste bu şekilde uzayıp gidiyor ve bu yorum için mevcut alan sınırını aşıyor; burada Sam Amca’nın, ABD Anayasası'ndan iki yüzyıl sonra köleleştirilmiş olan siyahlara uyguladığı baskı noktasındaki uygarlığının skandallarından bahsetmeye bile gerek yoktur.
Bütün bunlara rağmen Beyaz Saray’ın Goebbels’i, tanık olanların akıllarını aptal yerine koyarak Uygur Müslümanlarını desteklediğini iddia edip apaçık yalanını tekrarlamaya devam ediyor!
Firavun’u Firavunluk yapmaya cüret ettiren şeyin, onu Firavunluk yapmaktan caydıracak birinin olmaması ve Allah’ın yüce hikmetinin günleri (insanlar arasında) döndürüp durması olarak özetliyoruz. وَتِلْكَ الْأَيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ النَّاسِ “O günleri biz insanlar arasında döndürüp duruyoruz.” [Al-i İmran 140] Dolayısıyla devlet düşüncesi, (günlerin) dönüp durmasıyla gelmiştir; bu yüzden Amerikan ahlaksızlığı uzun sürmeyecek ve bir süre sonra bile olsa her Firavun’un bir sonu olacaktır.
Bizim cildimizden olup sırtlanlaşmış sapkınlar için Sam amcanın zehirli başarılarını söylüyoruz: Artık sarhoşluğunuzdan ayılın, ümmetinizin yanında yer alın ve dünyayı, Amerika’nın boyunduruğundan ve yeryüzünde yozlaşma ve fesat saçan Firavunlaşmış uygarlığının iğrençliğinden kurtarmak için çalışanlarla birlikte çalışın; şimdi sizin için onun kusurları apaçık belli oldu ve onun zehirlerinin propagandasını yapmak için hiçbir mazeretiniz kalmadı.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Osman Bahaş