Pazartesi, 23 Muharrem 1446 | 2024/07/29
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Kapitalist Sistemi Uygulayan Yöneticilerin İhaneti Olmasaydı Sudan Bu Duruma Düşmezdi!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Kapitalist Sistemi Uygulayan Yöneticilerin İhaneti Olmasaydı Sudan Bu Duruma Düşmezdi!

Haber:

El-Arabi el-Cedid gazetesinin web sitesi 03/08/2023 tarihinde, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’dan alıntı yaparak Sudan’da yoksulluk, açlık ve gıda güvensizliği hakkında endişe verici rakamlar bildirdi. Haberde şöyle geçti:

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “20.3 milyondan fazla insanın, yani ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 42’sinin, yüksek düzeyde akut gıda güvensizliği yaşadığını” söyledi.

Örgüt, “Mayıs 2022’de yapılan son analizin sonuçlarına kıyasla ciddi şekilde gıda güvensizliği yaşayan kişilerin sayısının, neredeyse iki katına çıktığına” dikkat çekti.

BM örgütü, özellikle “akut açlığı acil aşamasındaki kişilerin yaklaşık 6.3 milyon insana ulaşmasıyla” birlikte Sudan’daki durumu “kritik” olarak nitelendirdi.

“FAO”, en çok etkilenen eyaletlerin, nüfusun yarısından fazlasının şiddetli açlıkla karşı karşıya olduğu Hartum, Güney ve Batı Kordofan, Orta, Doğu, Güney ve Batı Darfur dahil olmak üzere aktif çatışma yaşayan eyaletler olduğunu belirtti.

Yorum:

Dünyanın gıda sepeti olarak nitelendirilen Sudan’da insanları açlığa, yoksulluğa ve sefalete sürükleyen şey nedir?

Sudan zenginlikler ve kaynaklar haznesi olup bunlardan bazıları şunlardır:

- 200 milyon dönümü tamamen düz ve ekilebilir alanlar olup şu anda sadece 64 milyon dönümü ekilmektedir!

- 115 milyon dönüm doğal mera vardır.

- Sudan’da Büyük Nil Nehri ve onun kolları olan Mavi Nil, Beyaz Nil ve Atbera Nehri akmakta, bunlar 86 milyar metreküp su taşımakta ve Sudan’a yılda 400 milyar metreküp yağmur yağmaktadır.

- Sudan, 110 milyon büyük baş hayvanla dünyanın altıncı en büyük hayvan servetine sahiptir.

- Sudan’ın yıllık toplam balık üretimi 42 bin tondur.

- Altın rezervlerinin 1.550 ton olduğu tahmin ediliyor ve Sudan, 93 tonluk üretimiyle Afrika’nın üçüncü büyük değerli maden üreticisidir.

- Gümüş rezervlerinin 1.500 ton olduğu tahmin edilmektedir.

- 5 milyon ton bakır vardır.

- 1.4 milyon ton uranyum vardır.

- Gıda ve ilaç sektörlerinde 180 endüstride yer alan Arap sakızı küresel üretiminin %80’nine sahiptir.

- Dünya üretimindeki beyaz susamın %39'unu, kırmızı susamın ise %23'ünü üretmektedir.

Bu, Sudan’ın zenginliklerinin sadece buzdağının görünen kısmı olup bir de akide ve sistemleriyle büyük İslam ideolojisi ve ona inanan insanlar vardır. Peki Allah Müslümanlara bu zenginlikleri bahşetmesine rağmen İslam akidesine inanan Müslümanları yoksulluk, sefalet ve açlık içinde yaşamalarına sevk eden şey nedir?!

Bunun nedeni kapitalist sistem ile yöneticilerin ajanlığının karışmış olmasıdır; zira bu şeytani ikili İslam’ın yokluğunun boşluğunu doldurarak Ömer Faruk Radıyallahu Anh’ın şu sözünü doğrulamaktadır: “Allah bizi İslam'la şereflendirdi. Allah’ın verdiği şereften başka bir şeref ararsak Allah bizi yeniden zelil kılar.”

Bu ajan yöneticiler, yoksulluğu üreten, yoksulu öldüren, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan, halkları köleleştiren ve uluslararası şirketler aracılığıyla onların servetlerini yağmalayan kapitalist sistemi uygulayan sömürgeciliğin araçlarıdırlar.

Kapitalist sistem, insanlık tarihinin bir benzerine tanık olmadığı vahşi bir küfür sistemidir. Bu nedenle kapitalist ideolojiyi benimseyen herkes hem kendisi hem de insanlık için bir tehlikedir; çünkü onu hayati enerjisini tatmin etmeye sevk eden şey menfaatçilik olup ona tahakküm eden tek bir değer vardır ki o da maddi değerdir; dolayısıyla ideolojiyi başkalarına taşımak istediğinde bunun metodu sömürgeciliktir yani başkalarına tahakküm etmek ve onları köleleştirmektir. İslam öncesi cahiliye döneminde müşrikler, insanları faizli borçlarla köleleştiriyorlardı. Kapitalizmde ise halklar ve milletleri birçok araçlarla köleleştirilmiş, askeri sömürgecilik başlamış ve siyasi fikir ve nüfuz ile servetleri yağmalayan uluslararası finansman kurumları ve uluslararası şirketler aracılığıyla borç tuzağını da kapsayacak şekilde gelişmiştir.

Şüphesiz özellikle Afrika’daki mevcut durumu takip eden birisi, uluslararası sömürgeci kutupların aç kurtlar gibi üşüşmeleri aracılığıyla zamanın yeniden geri döndüğü gibi Mali, Burkina Faso, Gine ve Nijer’de askeri darbelerin geri döndüğünü de görecektir. Tüm bunlar, uluslararası çatışmanın, sömürgeleştirildiğini fark etmeye başlayan ve sömürgeciliğin boyunduruğundan kurtulmak için çırpınan mustazaf Afrika’nın servetleri üzerinde yoğunlaştığını göstermektedir.

Sudan, devasa zenginlik ve kaynaklara rağmen sömürgeciliğin tasmasını kıramadı ve dizginlerini Amerikan sömürgeciliğine teslim eden 25/05/1969’taki Nimeiri’nin darbesine kadar eski İngiliz sömürgeciliğinin kollarında kaldı. Sudan hala bu hal ve minval üzeredir; hatta ülkeyi Amerika ile İngiltere arasında siyasi çatışmaya sürüklemek için İngiliz ajanlarının dönüşü biraz daha şiddetlendi; böylece İngiliz ajanlarını tahttan indirmek için Amerikan ajanları arasındaki askeri bir çatışmaya dönüştü ve sömürgeciliğin her aşamasında en büyük ve tek kaybeden ülke halkı oldu.

Kapitalist sistem, dünyanın dört bir tarafındaki halkları sömürgeci ve sömürgeciler olarak ikiye böldü.

Ülkenin kapılarını ardına kadar düşmanlara açan ve onların Sudan halkını köleleştirip servetlerini yağmalamalarına olanak sağlayan en tehlikeli mesele ise yöneticilerin, siyasi merkezin, ordu komutanlarının ve silahlı hareketlerin birer ajan olmasıdır; zira Rabbimin rahmet ettiği kimseler dışında onların hepsi, sömürgecinin öncüleri ve simsarlarıdır. Dolayısıyla eski Başbakan Abdullah Hamduk’un Sudan’ın koruyucusu olması için altıncı bölüm kapsamında BM misyonunun getirilmesini sağlayan şey ajanlıktır, Burhan ve Hamiti’yi, ülkede efendileri Amerika’nın projesini uygulamak için tüm kutsalların çiğnendiği ve ülkenin yok edildiği şiddetli bir savaşı başlatmaya sevk eden şey ajanlıktır ve silahlı hareketlerin liderlerini, projelerini uygulamak ve çıkarlarını korumak için kendilerine silah temin eden İngiliz ve Avrupalı ​​düşmanların kollarına atılmaya sevk eden şey de ajanlıktır.

Bu nedenle özgür olan biri, bu iğrenç durumları değiştirmek için tüm gücüyle aşağıdaki gerçekleri idrak etmelidir:

Birincisi: İster devrim şeklinde olsun isterse askeri darbe şeklinde olsun kötü gerçekliğe bir tepki olarak gelen değişim, kapitalist sistemin, insanları kötülüğün derinliklerine çeken yeni ajanlarla yeniden üretilmesidir.

İkincisi: Gerçek değişim, bilinçli ve basiretli bir şekilde vakıayı hissetmekle başlayan, onun nedenlerini araştıran, ümmetin tarihine, bugününe ve akidesine eşlik eden, sonra bir akide ve hayat nizamı olması vasfıyla İslam ideolojisini rehber edinen fikri ve siyasi ameller yoluyla olacaktır.

Üçüncüsü: Dünya çapındaki halkların ve milletlerin kapitalist ideolojiden, onun şerlerinden ve köleliğinden kurtuluşu garanti eden sadece azim İslam’dır; zira insanlığın kurtuluşu İslam olup insanlığı tek ve kahhar olan Allah’a kulluk makamına yükseltecektir.

Dördüncüsü: Kapitalist ideolojiyi bu gezegenden söküp atmanın yükünü taşıyanlar, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmettir, yani değişimin bütün faktörlerine sahip olan Müslümanlardır.

Ey Müslümanlar, ey şerî hükümlere bağlı kalan Allah’ın kulları ve ey şerî hükümlere bağlılığın bekçileri, haydi Allah Subhanehu’ya itaat edin ve gece gündüz dua edin; zira fecri sadıkın müjdeleri görünmeye ve Müslümanların devletinin emareleri ortaya çıkmaya başlamıştır; bu devlet ise, İslami hayatınızı yeniden başlatacak ve ülkenizdeki kapitalizmi kökünden söküp atacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’dir. Zira insanlığı kurtarmanın ve insanları küfür ve kapitalizmin karanlıklarından İslam’ın nuruna ve adaletine kavuşturmanın menbaı sizlersiniz. Çalışanlar işte böylesi (bir kurtuluş) için çalışsınlar.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hatim Cafer İbrahim - Sudan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER