- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Toplumsal Çöküş Kapitalist Sistemin Acı Meyvelerinden Biridir!
Haber:
Türkiye’de kişi başına antidepresan kullanım miktarı 12 yılda yüzde 76 arttı. Son 2 yılda ise satışlar 10 milyon kutu arttı. 2019 yılında 49 milyon 857 bin kutu olan antidepresan satışı 2020'de 54 milyon 625 bin kutuya, 2021'de ise 59 milyon 641 bin kutuya yükseldi.
Yorum:
Aslında bu rakamlar toplumsal çöküşün ne kadar derin olduğunun ufak bir kesitidir. Giderek derinleşen ve yüz binlerce haneyi yoksulluğa mahkûm eden ekonomik kriz, ülkenin psikolojik dengesini altüst etti. İşsizlik, fakirlik ve yoksulluğun artması, alım gücünün düşmesi, liranın değer kaybı, gıda ve akaryakıt fiyatlarının artması gibi birtakım olumsuzluklar insanların ruh sağlığını ciddi anlamda bozdu. İnsanlar arasında güven ve huzur kalmadı. Toplum içerisinde mutlu insanları görmek oldukça azaldı. İşte bu kötü gidişat insanlarda bir takım psikolojik travmalara sebebiyet verdi. Doğal olarak böylesi bir güvensizlik insanları antidepresan ilaçların kullanımına itiyor. Uzmanlar antidepresan kullanımındaki artışın halk sağlığı açısından endişe verici boyutlara ulaştığını söylüyor. İnsanlar çareyi ve mutluluğu bu tür haplarda arıyor oldu. Aslında bu haplardan daha ziyade kapitalizm insanları uyuşturuyor. Onlarda akletme ve düşünme yetisini ellerinden alıyor. Bireyleri uyuşturarak onları bir robot haline dönüştürüyor.
Hâlbuki bu olumsuz tabloyu daha önceleri görmek mümkün değildi. Bu toplum çok değil daha yüzyıl öncesi çok mutluydu. İzzetli ve şerefli bir toplumdu. Toplumun ruh sağlığı bozuk değildi. Bu toplumun dedeleri yaratıcısını razı etmek ve iman ettikleri İslam’ı yeryüzüne hâkim kılmak için ülkeler ve kıtaları fethediyordu. İslam’ın sancağını okyanuslar ötesine götürüyordu. Çünkü o toplum üzerine insanın, hayatın ve kâinatın sahibi olan Allah Subhanehu ve Teâla’nın hükümleri tatbik ediliyordu. İşte ne zaman şeri hükümlerin tatbiki iptal edildi, insanın yaratıcısıyla bağı koparıldı ve kapitalizmin de ve liberal “değerlerin” toplum üzerine tatbik edilmesiyle beraber ruhi, fikri, ahlaki ve maddi çöküntüleri beraberinde getirdi. Bundan dolayıdır ki huzursuzluk ve mutsuzluk en üst seviyelere kadar çıktı.
Çünkü kapitalizm, insanı tükettikçe tüketti. İnsanı maddi olarak fakirleştirdiği gibi insani olarak, ahlaki olarak da fakirleştirdi, yoksullaştırdı. Ölçü ve kalite adına onda hiçbir şey bırakmadı. Kapitalist sistem yenilerini üretmeye yorulmuyor, toplumu bozmaya, insanı insanlıktan çıkarmaya, insanları kimliksizleştirmeye, kısacası insana dair ne varsa yok etmeye ve insanı tüketmeye devam ediyor. Çünkü kapitalizmin işi bu. Çünkü kapitalizm, sadece Müslümanları değil bütün bir insanlığı etkiledi, insani değerlere dair onlardaki her şeyi aldı. İnsanı öldürdü. Kişiliğini, karakterini, ahlakını çaldı, onu aşağıların en aşağısı haline getirdi. İnsanı insanlıktan çıkardı. İnsana insanlığını ve yaratıcısını unutturdu. Tabiri caizse bir değirmen misali insanı öğüttü ve insanlık adına insanda hiçbir şeyi bırakmadı.
Bununla birlikte şahsi özgürlükler adı altında insana her istediğini yapma özgürlüğünü verdi. İnsanı yaratıcısına karşı isyankâr bir konuma getirdi. İnsanlığı yok oluşa sürükledi. İnsanın ruhunu, benliğini, kişiliğini, şahsiyetini yok etti. İnsanı canavarlaştırdı. Fedakârlığı, cömertliği ondan koparıp attı. İnsanı cimrileştirdi, bencilleştirdi. Sadece kendini düşünen mümin kardeşini öz nefsine tercih etme yönünü törpüledi. Maddî menfaati, makamı, şöhreti insanların en çok aldandıkları ve en çok tamah ettikleri şeyleri öncelik haline getirerek insanı şeytanlaştırdı. Huzur ve mutluluğu insanın elinden aldı. İnsanların ruh sağlığını bozdu. İnsanın fabrika ayarlarını bozdu. Bundan dolayı tüm dünyada intiharların, ahlaksızlığın, psikolojik travmaların, suç oranlarının yüksek olması garipsenecek bir durum değildir.
Dolayısıyla hastalıklı bir yapıya sahip olan kapitalizm, insanlığın önüne ekonomik yıkımlar, krizler ve savaşlarla dolu bir dünya bıraktı. Kapitalizmin insanlığa verebileceği hiçbir olumlu değer kalmadı. Kapitalizm iflas etmiş ve beyin ölümü gerçekleşmiştir. Geçmişte nasıl ki insanlık, insanı insanlıktan çıkaran sistemleri yok etmeyi, bir dünya düzeni kurmayı, çok karanlık dönemlerden çıkmanın yolunu bulduysa bugün de hiç kuşkusuz bu durumun içerisinden çıkmanın ve insanı şerefli ve kerim kılacak, onu hayvanlık seviyesinden yeniden insanlık seviyesine çıkartacak, ona insanlığını hatırlatacak, fabrika ayarlarına yeniden döndürecek ve yeni bir dünya düzenini kuracak bir yol bulacaktır. İşte bu yol muhakkak ki İslam’dır. İslam’ın hayat nizamıdır. Nasıl ki geçmişte insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkardıysa bugün de hiç şüphesiz buna yeniden muktedirdir. Buna namzettir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Yılmaz Çelik