- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Batı’daki İfade Özgürlüğü Mutlak Değildir!
Haber:
Danimarka hükümeti, İslam beldelerinde kargaşaya yol olan bir dizi yakma eylemlerinin ardından halka açık yerlerde Kur’an-ı Kerim’in yakılmasının yasaklanmasını önerdi.Adalet Bakanı Peter Hummelgaard, bu tür eylemlerin Danimarka’ya zarar verdiğini ve Danimarkalıların güvenliğini tehdit ettiğini söyledi.
Adalet Bakanı, yasada önerilen değişikliğin sözlü veya yazılı ifadeleri veya alaycı çizimleri hedef almadığı noktasında ısrar etti. Ancak dini metinlerin yakılmasının ayrılık ve nefreti körüklemekten başka bir amaca hizmet etmediğini söyledi.
İsveç ve Danimarka, ifade özgürlüğüne ilişkin liberal kanunları nedeniyle yakma eylemlerine yanıt vermekte isteksiz davrandılar.
Yasağın, ceza kanununun, yabancı bir ülkeye, bayrağına veya başka herhangi bir sembole alenen hakaret edilmesini yasaklayan bölümüne eklenmesi bekleniyor. (BBC)
Yorum:
Laikler sıklıkla ifade özgürlüğünün, Batı’nın üstünlüğünü kanıtlayan kıymetli bir değer olduğunu öne sürüyorlar. Oysa onlar, şunun gibi içi boş açıklamalar yapmayı seviyorlar: “Filancanın söyledikleri hoşuma gitmiyor ama onun böyle söyleme hakkını ölümüne savunacağım.” Aslında ifade özgürlüğü, tamamen keyfi çıkarlara ve o günün gündemlerine bağlıdır.
Örneğin hiç kimse, herhangi bir kişinin Yahudi karşıtı yorum yapma hakkını savunmayacaktır. Batılılar geçmişlerinden utanç duyuyorlar; bu nedenle özellikle Yahudi halkına yönelik her türlü eleştiriye karşı hassastırlar. Nitekim Batılı hükümetler Yahudilerin Filistin’i işgalini desteklemektedirler; bu nedenle Yahudi varlığına yönelik her türlü eleştiri Yahudi karşıtlığı olarak kabul edilir ve kesinlikle yasaktır.
İslam’a ve Müslümanlara yönelik nefret söylemi ifade özgürlüğü olarak meşrulaştırılırken, birçok ülkede ulusun sembollerini baltalayan her türlü konuşma yasaklanıyor. Aslında birçok laik ülkede küfür-hakaret yasaları var ancak bu isimle adlandırılmıyor; zira eleştiriye ve alaya tahammül edemeyecekleri bir takım kutsal değerler her zaman vardır.
Müslümanları, hatta peygamberleri hafiye almaya ve onlarla alay etmeye devam etmek, Danimarka’nın korunması gerektiğini ancak Kur’an’ın yok edilmemesi gerektiğini söylediği bir değerdir.
Sonuçta insanlar için tüm değerler benimsedikleri fikirlere bağlıdır ki bu da Batı’daki laik ilkelere bağlıdır.Kutsal değerlerinin, zarar verme olasılığına ve hatta güncel siyasi gündemlere göre değişmesi, laikliğin herhangi bir ilke için tam olmayan yüzeysel bir temel olduğunu ve yaşamın temeli olarak reddedilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Yahya Nisbet