- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Ankara İle Şam Arasındaki İlişkilerin Normalleşmesi Nereye Ulaştı?
Haber:
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad, İranlı mevkidaşı ile düzenlediği basın toplantısında Şam ile Ankara arasındaki ilişkinin yeniden başlamasının önündeki engeller hakkında konuştu. Mikdad, Türkiye’nin güçlerini Suriye topraklarından tamamen çekmesini ve terörizmi desteklemeyi bırakmasını şart koştu. (El-Meyadin)
Yorum:
Herkes Türkiye ve Suriye’nin olduğu iki rejim arasındaki yüksek koordinasyonu bildiği halde bu kişiler kime gülücük atıyor acaba?! Devrimin nasıl sonlandırılıp ortadan kaldırılacağı temel fikrine dayanan koordinasyon, Türkiye rejiminin devrime müdahale etmeye başlamasından itibaren start alan bir koordinasyondur; nitekim müdahale etmeye başladığında, tilkisinin ikinci bir Hama’ya izin vermeyeceği ve kırmızı çizgilerinin olduğu şeklindeki ballı sözleriyle insanların kalbini kazanmaya başlamıştı ki, tabi bu bir yalandı… Artık herkes bunun, güvenlik düzeyinde kesintiye uğramayan ve her bir olayda (bir şeyleri) teslim etmeye hazır olan bir koordinasyon olduğunu biliyor; zira mesele, Hüseyin Harmuş’un teslim edilmesiyle başlayıp son olarak İdlib’in güney ve güneydoğu kırsalı ile Halep’in batı kırsalının teslim edilmesine kadar ulaşmıştır.
Nitekim herkes, 2022’de başlayan, normalleşme hakkında konuşan ve uzlaşma çağrısı yapan Türkiye rejiminin açıklamalarını ve artık bunun Türk siyasetçiler için bir norm haline geldiğini işitti! Neredeyse bu konuda açıklama yapmadıkları hiçbir olay kalmadı. Tüm bunlardan daha önemlisi, Rusya ve İran’dan Türkiye’ye kadar meşru olmayan vasilerin katıldığı Suriye konulu bölgesel toplantılarda atılan imzalardır; bunlardan en bariz olanı Suriye devletinin egemenliği ve “terörle mücadeledir”; bu da meselenin, o zamandan bu yana Türkiye nezdinde kesinlik kazandığı ancak henüz saatinin gelmediği anlamına gelmektedir.
Peki Mikdad’ın bu konu hakkında konuşmasının sebebi nedir? Açıkçası herkes, özellikle bu insanların iradelerini kaybettiklerini ve onlar adına karar verenlerin vasileri olduğunu biliyorken Mikdad’ın konuşması hakkında yorum yapmaya bile değmez. Bilakis üzerinde yorum yapmaya değer olan şey, devrimi nihai ölüme doğru sürükleyen ve sonu mücrim rejimle kucaklaşmak olacak olan bahsetmiş olduğumuz Türkiye rejiminin attığı adımların toplamıdır!
Nitekim kurtarılmış bölgelere tek vali atanması, silahsızlanma ve mültecilerin geri dönüşü hakkında söyledikleri de dahil olmak üzere Türkiye’deki rejim, adımlarını giderek artan bir şekilde teslim etme yönünde atıyor; dolayısıyla tehlike yavaş yavaş yaklaşıyor. Bu yüzden bugün herkes bunu tam olarak anlamalı ve kendini serapla avutmamalıdır; yoksa seraba ulaştıklarında şok olacaklardır.
Bugünkü durum, acil ve örgütlü bir şekilde bilinçli, muhlis ve proje sahibi bir partinin arkasında hareket etmeyi gerektiriyor; aksi taktirde talihsiz bir akıbet olacaktır. O halde hepimizin kurtulabilmesi için herkesin bu meseleyi ciddiye alması gerekiyor.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdu ed-Della (Ebu Munzir) - Suriye