Pazar, 22 Muharrem 1446 | 2024/07/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Dünkü Ordular ile Bugünkü Kınamalar Arasında Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e Yardım Etmek!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Dünkü Ordular ile Bugünkü Kınamalar Arasında Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e Yardım Etmek!

Haber:

El-Cezire Net 21 Eylül’de şu başlık altında bir haber yayınladı: “Erdoğan ve Enver İbrahim, Kur’an’a saygısızlığı ve popülist söylemleri kınıyorlar.” Haberde şöyle geçti; Avrupa ülkelerinde Kur’an-ı Kerim nüshalarının yakıldığı olayların yanı sıra Müslümanlara yönelik istismar, nefret söylemi ve saldırganlığı teşvik eden popülist söylemleri en güçlü şekilde kınıyoruz!

Yorum:

İnsanın eşya ve kişiler hakkında oluşturduğu mefhumlar, onlara yönelik davranışını belirler ve herhangi bir tutuma karşı gösterilen tepki de, tepkiyi veren kişinin bu tutuma yönelik hassasiyetinin boyutunu ortaya koyar. Çok açıktır ki Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Müslümanların nefislerindeki yeri, canımızı ve kanımızı feda etmemizi ve onun ve dini uğrunda en değerli ve kıymetli şeylerimizi vermemizi gerektirir. Batı’yı takip eden ve onları dost edinen yöneticilerimize gelince; onların Allah’ın Rasulü’ne ve O’nun şeriatına yönelik sevgilerinin derecesi gösterdikleri tutumlarında açıkça görülmektedir.

Bir Müslümanın bir başkası hakkındaki hükmü, fiillere ve bu fiillerin Allah’ın Kitabı ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetiyle örtüşmesinin boyutuna göre bir hüküm olmalıdır. Bu yüzden cafcaflı kelimelere aldanmamak gerektiği gibi davranışları tasdik emeyen ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in hidayetiyle örtüşmeyen sözlere de aldanılmamalıdır. Dolayısıyla bizler Türkiye, Malezya ve diğerlerinin yöneticilerini, Müslümanları terk etmeleri ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e yardım etmekten yüz çevirmeleri anlamında gördüğümüz fiillerine göre yargılıyoruz. Zira Birleşmiş Milletler’e başvurmak zafere giden bir yol olmadığı gibi iki adamın her yıl 15 Mart’ı İslamofobi ile mücadele günü sayarak alkış tuttukları kararları, hiçbir faydası olmayan içi boş kararlardır. Hakikatte bu kararlar, Keşmir’de, Burma’da, Doğu Türkistan’da, Filistin’de ve Batı ülkelerindeki emri vakiyi ve Müslümanların yaşadığı trajedilerin devamının kabul edilmesini zımnen garanti etmek ve memnuniyetle karşılamaktır...

Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in makamına, Allah’ın düşmanlarını korkutan ve O’na hakaret etmeye kalkışan herkese haddini bildiren bir güçle yardım edilir; şerefli Sahabelerin tarihin sayfalarına kök salmış tutumları, isteyen kişiye aşık olanın sevgilisine nasıl yardım edeceğini ve Müslümanların Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in makamının intikamını nasıl alınacağını göstermektedir.

İbnu'l Kayyim’in Zadu'l Mead adlı kitabında şu metin geçmektedir: “Ahmed, İbn Ömer Radıyallahu Anhuma’dan şunu rivayet etti: İbn Ömer’in yanından bir rahip geçti ve ona şöyle denildi: Bu, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e küfrediyor. Bunun üzerine İbn Ömer Radıyallahu Anh şöyle dedi: Şayet bunu duysaydım onun öldürürdüm. Biz onlara, Peygamberimize küfretsinler diye zimmet vermiyoruz!” Es-Sarimul Meslul adlı kitapta, muahit (anlaşmalı) olsa bile Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e küfredenlerin öldürüleceği konusunda sahabenin icması olduğu geçmektedir. Peki Kur’an’ı yakan ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret edenler, bu ümmete yönelik düşmanlığını ilan eden muahit (anlaşmalı) olmayan kimseler olsaydı nasıl olurdu acaba?!

Asasıyla tüm Haçlı Avrupa’yı korkutan Sultan İkinci Abdulhamid’in (Rahimehullah) tutumunda ve onun Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e yönelik sevgisinde bizim için net bir örneklik vardır;Kanuni Sultan Süleyman ve Müslüman bir kadın için ordusunu harekete geçiren Mutasım Billah’ın tutumu… evet tüm bunlar, Müslümanların meselelerine, İslam’a ve onun Rasulü Aleyhissalatu ve’s Selam’a karşı alınması gereken tutumlardır.

Düşmanını dost edinen ve Peygamberine yardım etme noktasında diline gem vuran biri ile ümmetini dost edinen -ki bu, hem kendisi hem de ümmet için bir şereftir- biri arasında ne kadar da büyük bir fark vardır. Bunu Allah Subhanehu’nun şu kavli doğrulamaktadır: الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِندَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ الْعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعاً * وَقَدْ نَزَّلَ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ أَنْ إِذَا سَمِعْتُمْ آيَاتِ اللهِ يُكْفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَأُ بِهَا فَلَا تَقْعُدُوا مَعَهُمْ حَتَّى يَخُوضُوا فِي حَدِيثٍ غَيْرِهِ إِنَّكُمْ إِذاً مِّثْلُهُمْ إِنَّ اللهَ جَامِعُ الْمُنَافِقِينَ وَالْكَافِرِينَ فِي جَهَنَّمَ جَمِيعاًOnlar, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir. O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir.” [Nisa 139-140]

Eğer Türkiye, Malezya, Pakistan, Mısır ve diğerlerinin ordularının, hatta içlerinden birinin bile, Allah’ı, dinini ve ümmetini seven bir lideri olsaydı, Allah’ın korumasıyla muzaffer olmuş bu ümmetten korkusundan Batı’nın tamamı tir tir titrerdi. Bu yüzden bu ümmetin, düşmana tepki vermeyen ve topraklarını veya onurunu korumayan cafcaflı konuşmalara değil, kendisine yönelik despotluğu ortadan kaldırmak için hareket geçecek ordulara ihtiyacı vardır!

Ey Müslümanların orduları! Allah’ın size yönelik şu hitabını dinleyin: وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيّاً وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيراًSize ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!” [Nisa 75]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Beyan Cemal

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER