- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
إِنَّ مِمَّا أَدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلَامِ النُّبُوَّةِ إِذَا لَمْ تَسْتَحْيِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ
“İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmıyorsan dilediğini yap!”
Haber:
BAE Dışişleri Bakanlığı’nın açıklama metnine göre, İslami Direniş Hareketi’nin (Hamas) Gazze Şeridi yakınındaki “İsrail’in” şehir ve köylerine yönelik başlattığı saldırıların tehlikeli ve büyük bir tırmanış teşkil ettiğini söyledi.Birleşik Arap Emirlikleri, kurbanların ailelerine başsağlığı diledi veher iki taraftaki sivillerin de, uluslararası insani hukuk gereğince tam korumadan yararlanması ve çatışmaların hedefi olmaması gerektiğini vurguladı... (El-Cezire Net, 9/10/2023)
Yorum:
Ne yazık ki ihanetin ülkeler ve halklar arasında gizlendiği ve nadiren ortaya çıktığı bir dönemde, ancak ülkemizde pazarlama isimleri ve başlıkları altında güçlenip derinleşmektedir; dolayısıyla BAE Devlet Bakanı’nın “Hamas saldırıları barbarcadır” şeklindeki söylemlerinde şaşılacak bir şey yoktur; zira onun lisanı hali de tüm Arap yöneticilerinin lisanı hali gibidir.
Yahudi yöneticilerin Müslüman halklarımızla normalleşmedeki başarısızlığı, onları halklara normalleşmeyi zorla empoze eden yöneticilerin yardımına başvurmaya yöneltmiştir. Nitekim bu ihanet, Yahudilerin ve onların yardımcılarının Gazze’deki Müslüman kardeşlerimizi bombalayıp en korkunç soykırıma tabi tuttuğu bir dönemde, özellikle Arap Yarımadası’nda en açık bir şekliyle karşımıza çıkmıştır; zira çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hastaneler, evler ve güvenli yerler, rezil, utanç verici ve hain bir konsey olan (Güvenlik Konseyi)’nin gözleri önünde Yahudiler tarafından bombalanırken, bizim cildimizden olan rezil ve aşağılık yöneticiler ise sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi sessizce seyrediyorlar!
Halklarımızın şunu çok iyi anlaması gerekir;Gazze’deki Müslüman kardeşlerimize yönelik Yahudi katliamı karşısında sessiz kalarak İslami kimliği iptal etmek, bu ümmete mensup olan herkesin alnındaki kara bir lekedir. Başımızdaki rezil ve utanç verici yöneticilerimizin ümmetin sorunları karşısında sessiz kalmaları, Amerika ile flört edip onunla mübadelede bulunmaları, aramızdaki Yahudilerin güçlenmesini ve Filistin’in zayi olmasını sağlamıştır.
Bu halkların, hakları savunup koruyacağı gibi onuru da koruyacak olan bir devlet olmadangururun, haysiyetin ve insana yakışır bir yaşamın olmayacağına ikna olmalarının zamanı gelmedi mi?! Dolayısıyla onların, hain yöneticileri sakinleştirecek olanın kesinlikle havuç olmadığını, aksine onların meşruiyetlerini iktidardan uzaklaştıracak kalın bir sopanın olduğunu bilmeleri gerekir. Bugün Gazze’de yaşananlar, aşağılık ve utanç verici yöneticilerin normalleşmelerinin bedelinin, Gazze’deki kardeşlerimiz ve tüm Filistin halkı tarafından ödenmesidir.
Halklar olarak yaralarımız, bizim korumamız altındadır; çünkü onlar, bu halkları idare eden vekil sömürgecilerdir. Aynı şekilde bizim, ordularımıza Amerikan Siyonistleri tarafından yönetilen askerlerin liderlik ettiğini ve onların başında bulunan her bir hainin paralı askerleri olduğunu anlamamız gerekiyor; bu yüzden bu halkların kaderi, şayet değişim ve sömürgeci kâfirin hegemonyasından kurtulmanın yolunu aramak istiyorlarsa bu ordularla yüzleşmelerine bağlıdır.
Halklar ekmek talebiyle sokağa çıkıyorlar ancak onlardan hiçbiri normalleşen yöneticilerin hain ve suçlu olduğunun ilan edilmesini talep etmiyor. Bunun birçok örneği vardır; işte şu Sudan halkı sokağa çıkıyor ve ordunun ihanetinden bahsetmeden sivil yönetimi talep ediyor.
Filistin ve Gazze meselesi farklı ülkelerden kitleler olarak duygularımızı ve İslami kimliğimizi birleştirmiş olabilir ancak bu, kurtuluş için yeterli bir yol değildir. Bilakis İslam düşmanlarının planlarının başarısız olması, öncelikle halkların bilinçli olmasına bağlıdır ve onlar bunu yapmaya muktedirdir; dolayısıyla bu halkların, onları ifşa etmek, onları suçlamak ve uğruna vicdanlarını sattıkları koltuklarından uzaklaştırmak için hain yöneticilere meydan okumaması büyük bir utanç ve ikiyüzlülüktür.
Şimdi ihanetin kaynağına dönelim: ihanetin ilk merkezi Suudi Arabistan olmuştur; zira onun yöneticileri Osmanlı Devleti’ne komplo kurmuşlar ve Müslümanların yapısını yıkmak için İslam düşmanlarıyla iş birliği yapmışlardır. Hala da gizli ve açık olarak bu aşağılık rolüne devam etmektedir. Körfez Araplarının şeyhlerine gelince; din konusunda ikiyüzlülükleriyle yaşıyorlar. Zira onlar paraya taptılar ve vicdanlarını sömürgecilere teslim ettiler. Aynı şekilde BAE ve etrafındaki karton devletçikler ise hiç utanmadan açık bir şekilde küfürlerini ve Yahudilere olan sadakatlerini ilan ediyorlar ve Yahudileri, çöldeki petrol gelirlerini Müslümanları katletmek için kullanan hayvanlara dönüştürmek için Batı’nın şantajına boyun eğiyorlar.
Müslüman kardeşlerimizin başına gelenlerin yüreğimizi acıyla doldurduğunu söylüyoruz: o halde her kim özgür ve onurlu bir yaşam, övgüye değer hayırlı bir dönüş ve bu karanlık dönemde bize yol gösterecek yanan bir mum istiyorsa, halkına asla yalan söylemeyen bir liderin saflarına katılsın, bayrağı taşıyanlardan ve hak yolunda çalışanlardan olsun; işte Allah’ın geri dönüşüne izin vereceği yol, izzetin ve onurun yolu ve ümmetin arzu ettiği yoldur.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munis Hamid – Irak (El-Anbar)