- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Aşağılık Konferans!
Haber:
Uluslararası medya organları, Arap Birliği ve İslam Zirvesi Konferansı üyelerini bir araya getiren Riyad Zirvesi Konferansı’nın faaliyetlerini aktardılar; bu konferansın en belirgin özelliklerinden biri, suçlu Beşar Esad ve İranlı ortağı İbrahim Reisi’nin orada bulunmasıydı; ayrıca nihai açıklamaya, Gazze katliamlarının durdurulması, Yahudi varlığıyla ilişkilerin kesilmesi ve sivil hava araçlarının konferans ülkelerinin üzerinden uçuşunun engellenmesi için baskı yapmak amacıyla Batı’dan petrolün kesilmesi tehdidini öngören maddelerin dahil edilmesi hususunda belirgin bir anlaşmazlık söz konusu olmuş ve Suudi Arabistan, Emirlikler, Fas ve Bahreyn’in olduğu dört ülke bunu reddetmiştir.
Yorum:
Her ne kadar Müslümanlar gerek yöneticilerinden gerekse bize kesinlikle hiçbir iyiliğin çıkmayacağını vadeden, insanlar arasında Batı karşısında acizlik ve zayıflık mefhumunu pekiştiren, hatta bunun kamuoyunun zihninden kaçınılmaz bir kader olduğu ve onu değiştirmek için çalışmanın bir anlamı olmadığı noktasında ısrar eden resmi konferanslarından ellerini çekmiş olsalar da ancak bu zirve, bu alçakların hızla henüz ulaşamadıkları bir dibe doğru düştüklerini ifade eden yeni içerikler taşımaktadır!
Konferansa katılanların, Gazze halkının acılarını hafifletmek ve Müslüman çocuklara, kadınlara ve sivillere yönelik katliamları durdurmak için toplandıklarını iddia ettikleri bir sırada, Irak’ta, Şam’da ve Yemen’de masum insanlara karşı en korkunç katliamları gerçekleştiren en kötü suçluları da aralarına dahil ettiler; dolayısıyla bu konferans, şeref yoksunu zorbaların, bir nevi halklarla alay etmelerinden, onları aşağılamalarından ve onların yaraları üzerinde dans etmelerinden başka bir şey değildir! Gazze’nin çocuklarına merhamet etmekten bahseden Muhammed bin Selman’ın, Yemenli çocukların üzerine defalarca bomba attığını, köyleri içindekilerle birlikte yaktığını, sözlü olarak kendisine karşı çıkanları idam ettiğini, vaizleri ve reformcuları hapishanelere attığını duyan birinin kesinlikle midesi bulanır… Ellerinden, silahlarıyla evlerini ve şehirlerini yok edip dümdüz toprak haline getirdiği, çocuklarının bedenlerini parçaladığı, bir milyon kişinin canına mal olduğu ve ülke halkının yarısını yerinden ettiği Şam halkının kanları damlarken Beşar Esad’ın Yahudilerin Filistin’deki suçlarını kınadığını duyan kişinin de midesi bulanır… Veya Irak’ı Amerika’ya teslim eden, onun yok edilmesine yardım eden, sonra da bu durumu koruma sözü vererek birikmiş yıkımın acısını çeken bir rejimin soyundan gelen İran Cumhurbaşkanı’nın Filistin’deki mücahitleri destekleme yönündeki sözlerini duyan kişinin de midesi bulanır; zira bu rejim, şayet liderlerinin İslam’a ve Müslümanlara karşı ihaneti olmasaydı Amerika Afganistan bataklığında boğulacaktı diye övünen bir rejimdir; bu rejim, Şam halkına, Irak halkına ve Yemen halkına karşı her türlü vahşeti ve suçu işlemekten geri durmayan bir rejimdir; dolayısıyla bu insanların, Gazze’nin çocukları üzerindeki zulmü kaldırma projesi hakkında konuşmaları, nasıl bir alaycılık ve insanların akıllarını aşağılamaktır Allah aşkına?!
Bu zirvede yeni olan şey, ajanlığın ve Yahudilerle ittifakın açığa çıkmasıdır; zira yukarıda adları geçen dört ülke, Yahudilerin suçlarına karşı resmi bir protesto projesini reddetmişlerdir ve petrolü ve diplomatik ilişkileri geçici olarak kesme tehdidi ise, hiçbir pratik içeriği olmayan boş gevezelikten başka bir şey değildir; dolayısıyla onlar, sadece oyuncu oldukları ve Yahudi düşmanlığı iddiasının kabul edilemez bir hale geldiği anlamındaki yeni bir çöküş aşamasına vurgu yapmışlardır.
Bu tür zirvelerde değişmeyip sabit olan şey, ajanlık, kafir Batı’ya bağımlılık ve onun gündemlerini ve projelerini hayata geçirme arzusudur. Ancak yeni olan şey, yönetmenlik ve performansın, seleflerinin ihanet ve alçaklıkta asla ulaşmadıkları düşük bir düzeyde olmasıdır. Belki de bu, maksatlarına aykırı olarak kendi aleyhlerine dönecek, ümmetin daha fazla hayal kırıklığına uğraması için değil, aksine ümmetin göğsünde birikmiş öfke volkanını patlatacak ve tahtlarını başlarına yıkacak bir kıvılcım olacaktır; Doğrusu onlar, o azabı (ihtimalden) uzak görüyorlar ama biz ise Allah’ın izniyle onu yakın görmekteyiz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Şeyh Adnan Mezyan