- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
“Uluslararası Hukuk" Gazze Haşim’de Defnedilmiştir!
Haber:
Avukat William Bourdon - Liberation Gazetesi’nde yayınlanan makalesinde-, onlarca yıldır devam eden savaş suçlarının ve insanlığa karşı suçların mağdurlarının insanlıklarından tecrit edilme sürecinin hızlandığını ve 7 Ekim’den sonra “İsrail’in” Gazze’ye yönelik savaşının başlamasıyla zirveye ulaştığını ifade etti.
Avukat, eski Yugoslavya ve Ruanda için ilk iki özel mahkemenin kurulmasından dünyanın memnun olduğunu, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurulmasıyla da umut dolu bir an yaşadığını ve bunu en büyük eli kanlı suçlularının cezasız kalmasının sona erdiği yeni bir dönemin başlangıcı olarak düşündüğünü ifade etti.
Ancak -yazara göre-, bu yeni küresel adaletin çalışması, mütevazı ve gizemli görünüyor; çünkü zulme ve barbarlığa karşı olan bu araç, Amerikalılar, Ruslar ve Çinliler gibi en çok kan döken ve hepsi de BM Güvenlik Konseyi üyesi olan dünya güçleri tarafından aşağılanıp tahrip ediliyor.
Yorum:
Bu Fransız hukukçu ve yazar, özgürlüğün, kurtuluşun, insan haklarının ve bunların üzerine inşa edilen sözde “uluslararası hukukun” kaynağı olmakla gurur duyan ülkesinin kalbinden kelimenin tam anlamıyla şöyle diyor: “Uluslararası hukuk bu şekilde Gazze’nin enkazı altında kaldı ve acı çekiyor.”
Gerçek şu ki bu uluslararası hukuk, kurulduğu ilk günden itibaren düşmüştür; çünkü o, Amerika başta olmak üzere büyük güçlerin sömürgeciliğini ve kibrini pekiştirmeye yönelik bir portmantodan başka bir şey olmamıştır. Bu yüzden doğruya uygun olan onun “güçlülerin hukuku” olarak adlandırılmasıdır; zira bu hukuk, -yazarın kendisinin de tanımladığı gibi- dört “Cenevre Sözleşmesi”, özellikle de Savaş Zamanında Sivil Kişilerin Korunmasına İlişkin Cenevre Sözleşmesi olarak adlandırılmasına rağmen dört sömürgecinin suçlarını engellememiştir. Dahası bu mefhumları pazarlayan, bunun da ötesinde bunları tapınılan ve kutsanan “ilahlar” olarak gören tüm dünyanın gözleri ve kulakları önünde ayaklar altına alınmıştır… Daha sonra da kurbanların cinsine, ırkına ve inancına bağlı olarak bu sözde tanrılarını yutmuşlardır; peki ya bir de buna İslam’a ve Müslümanlara yönelik gizli nefret eklenirse nasıl olur acaba?
Yahudi varlığının öncülük ettiği Gazze’ye yönelik “sözde” özgür dünya savaşı, gerek Batı’nın gerçeğini gerekse “kutsal” mefhumlarının gerçeğini Gazze’de bir kez daha net bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Belki de Gazze’ye isabet eden kan, vücut parçaları ve yıkım, öncelikle gerek Müslümanların zihinlerindeki gerekse sırtlanlaşmış Batı’da yetişen nesillerin zihinlerindeki tüm bu “kutsallar” için yoğun ve öldürücü bir doz olacaktır. Böylece gerçek kurtuluş ve kalkınmanın yolunun, İslam’ın olduğu başka yerden geçtiği idrak edilecektir. Bugün insanların köleleştirildiği güç mantığının, “cevap duydukların değil gördüklerin olacaktır” diyerek ümmeti ve ordularını seferber eden muhlis, bilinçli ve saf bir siyasi iradeye sahip olan paralel bir güce ihtiyacı vardır!
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hüsameddin Mustafa