- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Özbekistan Toplumunu “Sokak” Suçlularından Temizleme Kampanyası
Haber:
Kun.uz web sitesi ve diğer resmi kanallarda yer alan habere göre; Kasım 2023’ün sonunda hükümet yetkililerinin deyimiyle "suçlu durumun iyileştirilmesi için hızlı önleyici tedbirler" alınmaya başlandı ve şu başlık altında haberler yayıldı: “Taşkent kentinde ve Fergana, Namangan, Andican, Hiva ve Semerkant bölgelerinde suçluların yakalanmasına yönelik tedbirler alındı.” Ayrıca suç dünyasından çok sayıda tanınmış kişilerin isimleri de zikredilirken tutuklamaların bu kişileri cezai sorumluluk altına sokmak amacıyla yapıldığı teyit edildi.
Yorum:
Ülkede bu haftanın en yaygın haberinin, suç dünyasındaki ünlü kişiler ve bunlarla bağlantılı olanlar hakkında toplu kovuşturma operasyonunun yürütülmesi olduğunu söyleyebiliriz; zira bu konuya değinmeyen resmi veya gayri resmi tek bir kaynak yoktur. Ayrıca “Fergana'da Büyük Temizlik Operasyonu” ve “Namangan’da Temizlik” başlıkları altında haberler geçmiş ve yaklaşık on günden beri resmi gazeteler peşini bırakmamıştır. Burada doğal olarak şu soru ortaya çıkmaktadır: Hükümeti bu operasyonu yapmaya ve bu kargaşayı çıkarmaya iten faktörler nelerdir? Ayrıca bu temizleme operasyonunun amacı nedir? Kesinlikle hükümeti, bunu yapmayan sevk eden faktörlerin olması kaçınılmazdır.
Bugün özellikle Müslümanlarla kafirler arasında ve Gazze’deki direniş tugayları ile mübarek toprak Filistin ve izzetli Gazze’deki vahşi işgal güçleri arasında olmak üzere uluslararası durumu ve ülkemizdeki sosyal ve ekonomik bozulmayı düşündüğümüzde… bizim için iç ve dış faktörler açığa çıkacaktır.
Dış faktörlere gelince; bugün dünyadaki durum her zamankinden daha gergin bir hale gelmiştir. Zira özellikle masum çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olmak üzere Gazze’deki Müslümanlara karşı necis Siyonistlerin eliyle gerçekleşen toplu katliamlar, tasa ve endişe dışında hiçbir Müslümanın kalbindeki imanı zerre kadar terk etmemiştir. Bu da Müslüman ülkelerin başındaki ajan yöneticilerin oldukça şaşırmalarına neden olmuştur.
Gazze’de yürekleri kan ağlayan annelerin imdat çağrıları, korkudan tir tir titreyen çocukların çığlıkları ve ellerinde çocuklarının kanlı bedenleri ve uzuvları ile koşan ebeveynlerin çığlıkları tüm dünyayı sarsmıştır. Ancak özellikle Özbekistan’ın Cumhurbaşkanı ve Ortadoğu’daki ülkelerinden yöneticileri de dahil olmak üzere Müslümanların göğüslerine çöreklenmiş ajan yöneticiler, Masumların kanına susamış Yahudi varlığını ortadan kaldırmak ve Mescid-i Aksa’yı Yahudilerin pisliklerinden kurtarmak için orduları seferber etmek yoluyla mazlum ve çaresiz Gazze halkına yardım etmek yerine, evet bunun yerine onlar, hiçbir faydası olmayan boş gevezeliklerin ve “iki halk için iki devlet” projesinin uygulanması taleplerinin ötesine geçmemişlerdir; oysa bu, küfrün başı Amerika’nın projesi olduğu gibi hakikatte Yahudi varlığını tanıyan ve özellikle binlerce masum insanların kanları olmak üzere tüm İslam ümmetine ihanet eden bir projedir; çünkü bu ajan yöneticiler, Yahudi varlığının yenilgiye uğraması ve ortadan kaldırılması durumunda aynı anda kendi tahtlarının da yıkılacağını kesin olarak biliyorlar. Bu nedenle ajan yöneticilerin şu andaki görevi, Gazze’deki mazlumların yanında yer almak değil, korkak ve kana susamış Yahudi varlığını korumaktır. Bu nedenle Özbekistan hükümeti, Müslüman halkımızın İslam ümmetini Hilafet Devleti’nin olduğu tek bir devletin altında birleştirme ihtiyacını daha derinden hissetmemesi ve gençler arasında cihat ruhunun büyümesini engellemek için ülkemizin camilerinde Gazze olaylarının anlatılmasını yasaklamıştır.
İç faktöre gelince; Özbekistan’daki insanların son dönemde devlet yetkililerine olan umudu giderek azalmaya başlamış, çözümü ağırlıklı olarak İslam'dan alma istekleri daha açık bir hale gelmiş ve bazı durumlarda da insanlar, “hırsızlık kanunlarının” uygulayıcıları olan “sokak” suçlularına yönelmiştir; çünkü insanlar, acılarını dinleyecek hiç kimseyi bulamıyorlar. Tabii ki bu durumlar da, giderek konumunu ve otoritesini kaybeden devleti temkinli olmaya zorlamaktadır.Bu nedenle hükümet, otoritesini ve her ne olursa olsun suç dünyasına asla tolerans göstermeyeceğini ortaya koymak için bu operasyonları gerçekleştirmeye başlamıştır.Ancak hükümetin bunu tamamen ortadan kaldırmaya yönelik bir planı olmadığı gibi istese de bunu gerçekleştiremeyecektir. Bununda ötesinde iktidarı elinde bulunduranlar, bu suçluların müttefiki haline geldikleri gibi bizzat hırsız ve suçlulardan oluşan en büyük bir ekip haline gelmişlerdir. Suç dünyasına yönelik toplu kovuşturmaların ve hatta bazılarının tutuklanmasının arkasında yatan şey, temel olarak insanların kalplerine korku tohumları ekmek ve devletle ilgili “kırmızı çizgiler” konusunda uyarıda bulunmak ve ne zaman isterse resmi olmayan bu tür muhalifleri yok etme gücüne sahip olduğunu göstermek yoluyla yetkilileri kendi “çevresindeki” suç dünyasına düşürmektir. Burada hükümetin yalancı olduğunu söylemek yerinde olur;çünkü toplumu bu suç unsurlarından temizlemek aslında asil bir davranıştır ancak bunun için uygun bir programa ve buna örnek olarak liderlik edecek ve uygulayacak onurlu insanlara ihtiyaç vardır ki bu doğru program da sadece İslam’da mevcuttur.
Buna binaen asıl suçluların İslam’a tamamen yabancı olan Batı sistemini uygulayan ajan yöneticiler olduğu söylenebilir. Dolayısıyla yozlaşmış tahtlarını korumak için ne tür önlemler alırlarsa alsınlar bütün bunlar, halkımızı her geçen gün ayağa kalkma ve dini için daha çok çalışmaya başlama arzusunun daha fazla artmasının yanı sıra topraklarımızı bu tür kötü insanlardan tamamen temizleyecek Hilafet Devleti’ne olan acil ihtiyacı giderek daha fazla hissetmelerine teşvik etmektedir; çünkü Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in nitelendirdiği gibi Hilafet, insanların canlarının, mallarının ve onurlarının koruyucusu olacaktır; zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “İmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Ebu Halil - Özbekistan