Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Hasım Hakem Olursa!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Hasım Hakem Olursa!

Haber:

Bugün yani Perşembe günü dünya, Güney Afrika’nın “İsrail’e” karşı Uluslararası Adalet Divanı'nda açtığı ve “İsrail’i” Gazze Şeridi’nde soykırım suçları işlemekle suçladığı davanın ilk duruşmasını izliyor.

Bu bağlamda Güney Afrika tarafından sunulan dosyanın ciddiyeti göz önüne alındığında işgalci “İsrail”, kendisine yöneltilen suçlamanın ciddiyetinin ve sonuçlarının yanı sıra dünya ülkeleri nezdindeki itibarının da açık bir göstergesi olarak kendisini “kişisel olarak” savunmayı tercih etmiştir.

Yorum:

Axios web sitesi, “İsrail” Dışişleri Bakanlığı’nın büyükelçilerini, ev sahibi ülkelerdeki diplomatlara ve politikacılara, Uluslararası Mahkeme'de Güney Afrika’nın davasına yönelik muhalefetlerini kamuya açık bir şekilde ifade etmeleri için baskı yapmaya yönlendirdiğine dair planlarının ayrıntılarını içeren telgraf olarak nitelendirilen bir belge yayınladı.

Habere göre “İsrail’in” diplomatik eylem planında yer alan talimatlar şunları içeriyor:Kendi çıkarlarına aykırı bir yargı kararı veren mahkemeden kendisini korumak için uluslararası baskı uygulaması.

El-Cezire net, “AFDI” insan hakları örgütünün Orta Doğu ve Kuzey Afrika departmanı direktörü avukat Abdulmecid Marari’nin Güney Afrika’nın savunmasını “güçlü” olarak nitelendirdiğini ve aynı zamanda varlık devletinin uyguladığı hileler, kaçamaklar veya diplomatik baskıların işe yaramayacağını ve Adalet Divanı bünyesindeki yargı ekibinin mahkumiyetlerini baltalama hedefine ulaşmayacağını da ifade ettiğini aktardı.

Sızdırılan bu telgrafa göre Dışişleri Bakanlığı’nın, diplomatlarına “Tel Aviv’in Gazze halkına yönelik insani yardımı artırma ve sivillere verilen zararı azaltma çabalarına” dikkat çekmeleri talimatını vermesi, soykırımı “yok etmek amacıyla bir nüfusun hayatta kalması için elverişsiz koşulların yaratılması” olarak tanımlanan sözleşmenin tanımını çürütmeyi amaçlıyor. Bu da duruşmaların, suç devletinin neden bugün daha fazla sayıda kamyonun doğrudan “Abu Salem” geçiş noktasından girişine izin vermesine denk geldiğini açıklıyor!

Varlık devletinin Gazze’ye karşı yürüttüğü imha savaşının özellikle Batı’da pek çok kişinin ruh halini değiştirdiği noktasında şüphe yoktur. Nasıl olmasın ki; zira İşgal askerlerinin her gün gerçekleştirdiği katliam ve mezalim görüntüleri, varlık devletinin savunucularını dört bir yandan kuşatmış, ister Batılı siyasetçiler olsun ister medya olsun yüzlerindeki tüm sahte maskeleri düşürmüş ve mesele Müslümanlarla ilgili olduğunda, mırıldanıp durdukları her şeyi, yani insan haklarını, özgürlükleri, yaşama hakkını ve Batı’nın diğer yalan makinelerini inkar ettiklerini kanıtlamıştır.

Eğer Uluslararası Adalet Divanı varlık devletini “mahkûm edebilirse” daha doğrusu zaten kanıtlanmış olan şeyi ispatlayabilirse bu, suç devleti açısından bir miktar utanç oluştursa da, gerçeklikten hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Ayrıca başlangıçta bu varlığa varoluş meşruiyeti kazandıranın ve Filistin’in -tüm Filistin’in- işgalini onaylayanın bu normlar ve “uluslararası yasaların” olduğunu unutmamalıyız; yani o, hem hasım hem de hakemdir. Bu yüzden bu mahkemenin vereceği herhangi bir karar adaleti sağlamayacak, toprakları iade etmeyecek ve Gazze’deki on binlerce Müslümanın kanının intikamını almayacaktır.

Bu orman kanunundan adalet beklemek veya Yahudilerin saldırganlığını ve suçlarını durdurmak için Amerika’nın ya da başkalarının müdahalesini beklemek veya onların aralarındaki ihtilaflarla avunmak… Evet bütün bunlar, sonuçta hiçbir şey sağlamayacak veya gecikme sağlayacak, dahası yama üstüne yama işi olacak ve “iyileştirilmiş şartlar” olsa bile taviz üzerine tavizle sonuçlanacaktır.

Bu canice savaşın ümmetin evlatları arasında Batı’nın gerçekliği, kavramları ve yasaları konusunda yarattığı bilinç durumunun, Uluslararası Adalet Divanı’nın -vermiş olsa bile- kararlarından etkilenmesi doğru olmadığı gibi ona güvenmek ve onu umut bağlanan bir hedef ve arzulanan bir çözüm haline getirmek de doğru değildir. Aksine bu bilinç durumunun bir sonucu olarak, insanlardan bize gelen her şeye inanmamak ve Gazze’deki halkımıza yardım etmek, durumu Batı’nın ve onun yöneticilerden oluşan kuyruklarının aleyhine çevirmek ve onu kuyruklarıyla birlikte silip süpürmek ve İsra topraklarını denizden nehre kadar kurtarmak için ümmetin evlatlarının ve kendi adamlarının, özellikle de kendi içindeki güç ehlinin çabalarıyla ciddi ve samimi bir şekilde çalışmak gerekir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hüsameddin Mustafa

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER