Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
İngiltere’nin Hizb-ut Tahrir’i Yasaklaması Çok Geç Geldi!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

İngiltere’nin Hizb-ut Tahrir’i Yasaklaması Çok Geç Geldi!

Haber:

İngiliz The Times Gazetesi, Hizb-ut Tahrir grubunun yasaklanması fikrinin yeni olmadığını, onlarca yıldır masada olup ertelendiğini ve İngiltere parlamentosunun Hizb-ut Tahrir’in yasaklanması ve “terör örgütü olarak” sınıflandırılması kararı lehine oy kullandığını bildirdi. (Ajanslar)

Yorum:

Kötülüklerin başı olan İngiltere, İslam ve Müslümanlara ve Hilafetin kurulmasına ve mazlumlara daha çok yardım edilmesine yönelik çağrıya olan öfkesini dizginleyemedi; zira bu kararın Hizb-ut Tahrir’li olan ilk gencin İngiltere’ye gelişinden bu yana otuz yılı aşkın bir süre askıda kalmasının ardından partiyi yasakladı. Nasıl olmasın ki; zira İngiltere, H. 1342 yılının Recep ayındaki böyle günlerde Hilafeti yıkmayı başarana kadar geçen yüzyıllar boyunca Hilafete komplo kurmak için hiçbir çabadan kaçınmamıştır. Nitekim Hizb-ut Tahrir, başta Ürdün olmak üzere dünyadaki tüm İngiliz sömürgeleri ve onun koruyucuları tarafından yasaklanmıştır; zira yaklaşık yetmiş beş yıl önce Ürdün’ün fiili yöneticisi Kulüp Paşa, partinin Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhani (Allah ona rahmet etsin) tarafından kurulduğunu öğrenir öğrenmez onu yasaklamıştı ve bugün hâlâ İngilizlerin oğlu küçük Abdullah’ın yönetimi altında yasaklı olmaya devam etmektedir; sonra bu yasak, İngilizlerin üvey evladı Zayed’in oğullarının yönettiği Emirliklere geçmiş ve ardından da Arap Fas ülkesinin olduğu Batı’ya ve uzak doğudaki Malezya’ya kadar ulaşmıştır; bunu ise partinin kendisi için çalıştığı Hilafeti kurma projesini bilmelerinden dolayı yapmışlardır. Ayrıca İngilizler, sömürgeleştirdikleri veya yerleştikleri her yerde sırf Hilafet kelimesini bile işitmeye tahammül edemedikleri gibi insanları adaletle yönetecek hak bir devletin ismini bile işitmeye tahammül edememektedirler. Tıpkı şöyle diyen Lut kavmi gibi: أَخْرِجُوا آلَ لُوطٍ مِنْ قَرْيَتِكُمْ إِنَّهُمْ أُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَLut ailesini memleketinizden çıkarın; çünkü onlar (bizim yaptıklarımızdan) uzak kalmak isteyen insanlarmış! dediler.” [Neml 56]

İngiltere’nin Hizb-ut Tahrir’i yasaklaması garip değildir, aksine garip olan yasağın bugüne kadar ertelenmesidir. Ancak nedeni bilindiği için bir sürpriz olmadı; zira İngiltere’nin partinin kendi adasındaki amellerini görmezden gelmesi kesinlikle partinin varlığından memnun olduğu anlamına gelmiyordu, aksine partinin fikrinin gençleri ve destekçileriyle sınırlı olduğunu ve partiyi yasaklamak yoluyla ümmetin ona güven duymasına, partinin etrafında toplanmasına ve fikrini taşımasına izin vermeye gerek olmadığını düşünüyordu; ancak geç de olsa partinin İslam ümmetinin ve onun taleplerinin meşru temsilcisi ve İngiltere’deki Müslüman toplumu da dahil olmak üzere ümmetin gerçek lideri olduğunu anlayınca çılgına döndü, gizli kini uyandı ve böylece özgürlük ve hukuk gibi sahte değerlerini temsil eden kendi putlarını yedi.

Partinin Gazze’ye yönelik savaş konusundaki tutumu, oradaki Müslümanlara yardım etmeye ve İslam’ın tüm dünya için hadari bir alternatif olduğuna yönelik çağrısı ve partinin mazlumları savunan ve mağdur olanlara yardım etme çağrısı yapan asil bir lider olarak ortaya çıkması, özellikle de Yahudi varlığını ortadan kaldırmaya yönelik davetin aslında bizzat İngiltere’nin varlığını ortadan kaldırmaya yönelik bir davet olması, İngiltere’yi partiyi yasaklamaya sevk etmiştir; zira ümmet ile Yahudi varlığı arasındaki savaş, aslında ümmet ile Haçlı Batı arasındaki bir haçlı savaşı olup Yahudi varlığı ise İslam ümmetiyle savaşta Batı’nın cephesi ve ümmetin kalkınmasını ve vaat edilen Raşidi Hilafetin kurulmasını engellemek için ümmetin kalbindeki zehirli hançerden başka bir şey değildir. Dolayısıyla şayet Yahudi varlığı ortadan kaldırılırsa, ümmetin fatihler olarak İngiltere adasına doğru yürümesi meselesi, sadece an meselesi olacaktır.

Dünyadaki küfrün başı ve entrikaların kaynağı olan İngiltere, Hizb-ut Tahrir’in davetinin çökmek üzere olan medeniyeti için bir tehdit olduğunun bilincindedir; bu yüzden diğer Batılı ülkelerin ve onların takipçilerinin partiyi yasaklayarak aynı yolu izlemelerine hiç şaşırmadık; zira ümmetin dininin bilincine varıp Batı’yı ve medeniyetini kaldırıp atmasının,Batı medeniyetinin sahteliğinin, habis sömürgeci yöntemlerinin ve süregelen suçlarının artık hiç kimseye gizli kalmamasının ve Müslüman ülkelerdeki rejimlerin ihanetlerinin, hainliklerinin ve yolsuzluklarının artık gizlenememesinin ve bu rejimleri meşrulaştıran hareketlerin, alimlerin, medya figürlerinin ve diğerlerinin ikiyüzlülüklerinin açığa çıkmasının ardından parti ile Batı arasındaki çatışma son belirleyici turuna ulaşmıştır… Bu nedenle habis İngiltere’nin bu gerçekleri idrak etmesi, bu kez kirli işlerini Arap ve Acem Ruveybidalarına emanet etmek yerine bizzat kendisinin yürütmesine neden olmuş ve Yahudi varlığını ve onun dünyadaki nüfuzunu korumak için zaten sahte olan değerlerini ihlal etmesini haklı çıkarmak için suçlamalar uydurmuş ve yalanlar dizmiştir.

Haçlıların ve Hinduların İslam’a karşı nefretini göğsünde toplayan Sunak’ın temsil ettiği (III. Charles’ın) krallığının öne sürdüğü nedenler, kendisine değil, partiye atfedilen nedenlerdir; oysa mübarek Filistin topraklarını kurtarmak ve onu suçlu Yahudilerin pisliğinden arındırmak için Müslüman ordularını harekete geçmeye ve cihat etmeye çağırmak, gerek parti gerekse bunun için çalışan ve çağrıda bulunan herkes için bir şereftir. Ayrıca Cihat çağrısı, genel olarak Allah’ın dini olan İslam’ın adaletiyle hükmetmek için şer güçleriyle savaşmaya ve insanlığı onların tahakkümünden kurtarmaya yönelik bir çağrıdır; bu ise sadece asil kişilerin, Peygamberlerin, Rasullerin ve onlara tabi olanların yapabileceği asil bir davranıştır; dolayısıyla bu savaş, katliamlar, köleleştirmeler ve zenginliklerin yağmalanması gibi Hindistan yarımadasından Afrika kıtasına kadar tüm dünyanın suçlarına tanık olduğu (İngilizler gibi) sömürgecilerin savaşı gibi olmayacaktır.

Hizb-ut Tahrir’in liderliğinde yeryüzünde bir İslam Devleti kurma davetinin temsil ettiği İslam ile yaşlı İngiltere de dahil küresel güçlerin temsil ettiği küfür arasındaki çatışma, açık ve net bir şekilde ortaya çıkmış olup artık ümmet, orduların temsil ettikleri güç ehlinin İngiliz ajanlarının ve onların Amerikalı müttefiklerinin tahtlarını devirmelerini ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti’nin kurarak küresel şer güçlere son darbeyi indirmesi için Hizb-ut Tahrir’e nusretlerini vermelerini bekler hale gelmiştir. Bu yüzden İslam ümmetinin muhlislerin davetine odaklanması ve ümmetin ordularının derhal harekete geçmesi çağrısında bulunması gerekir. انفِرُوا خِفَافاً وَثِقَالاً وَجَاهِدُوا بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ (Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.” [Tevbe 41]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER