- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Cezayir’i Bölgesel Olarak Kim ve Neden İzole Etmeye Çalışıyor?
Haber:
Cezayir, Cezayir Devlet Başkanı Abdülmecid Tebbun’un, Libya’dan çekilmesi çağrısında bulunduğu “paralı askerler” olarak adlandırdığı kişileri reddeden ve Libya halkının meşru kurumlar oluşturacak seçimlere gitmesine izin veren tutumu nedeniyle bölgesel ve uluslararası güçlerle olan anlaşmazlığın kapılarını araladı; ancak dikkat çekici olan, Tebbun’un mesajıyla ilgilenenlerin başında Cezayir ile stratejik ilişkileri bulunan Rusya ve Türkiye’nin gelmesi, ikili ilişkilere gölge düşürecek farklılıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.
İlk ciddi testte Cezayir, Mali ve Libya’daki nüfuzlarını pekiştirmek için kendisiyle olan ilişkilerinden yararlanan Ruslar ve Türkler de dahil olmak üzere bölgesel çevresinde kendisini dostsuz buldu ve Fas ve İspanya’ya düşmanlık yapmasının, Fransa’ya soğuk davranmasının ve Tunus’u kriz içinde bırakmasının ardından daha da izole olmuş bir hale geldi.
Cezayir Devlet Başkanı, Libya'daki her türlü yabancı askeri varlığın sona erdirilmesi ve adları ne olursa olsun paralı askerlerin geri çekilmesi çağrısında bulundu. Bu eski bir çağrı ancak onun mevcut koşullarda bölgedeki dikkat çekici gelişmelerle aynı zamana denk gelmesi, Cezayir’i hem ikili ilişkilerine hem de genel olarak bölgeye gölge düşürecek bölgesel ve uluslararası hesapların önüne koyuyor.(El-Arab, 07/02/2024)
Yorum:
Londra merkezli El-Arab gazetesi tarafından aktarılan haber Cezayir rejiminin, Rusya ve Türkiye’nin Cezayir’in geleneksel rolü pahasına Mali’deki askeri cuntaya verdiği destekten duyduğu rahatsızlıktan ve Cezayirlilerin Libya’daki Rus ve Türk paralı askerlerinin varlığından duydukları hoşnutsuzluktan bahsediyor; Afrika Birliği Libya Üst Düzey Komitesi toplantısına ev sahipliği yapan Brazzaville zirvesindeki Tebbun’un mesajının özü işte budur. Ancak haberin satır aralarında gizli olan şey nedir?
Cezayir’in bölgesel çevresinde meydana gelenlerden dolayı duyduğu rahatsızlığın artması, özellikle Mali ve Afrika Sahel’de ayaklarını kaydırmak isteyen Rusya ve Türkiye’nin nüfuzunun genişlemesiyle başladığı her takipçi için bir sır değildir; dolayısıyla Libya’nın ve genel olarak da bölgenin güvenliği ve istikrarı için oluşturdukları tehdit ve özellikle de iki ülkenin yaklaşık bin kilometre olduğu tahmin edilen kara sınırını paylaşmaları göz önüne alındığında Cezayir’in komşu ülkelerden paralı askerleri geri çekme çağrısı bu bağlamda anlaşılabilir.
Cezayir’in Afrika Sahel bölgesindeki rolüne karşı Amerika’nın yeşil ışık yakmasıyla Rusya ve Türkiye tarafından gerçekleştiren açık darbe, Mali’nin “Cezayir Barış ve Uzlaşı Anlaşması’ndan” geri çekilmesi, Birleşmiş Milletler Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’nun (MINUSMA) sınır dışı edilmesi, Cezayir rejimine yönelik gerilimi tırmandırma ve meydan okuma anlamına gelen Wagner paralı askerlerin getirilmesin yanı sıra Burkina Faso, Mali ve Nijer’deki askeri cuntaların Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’ndan (ECOWAS) ani çekilme kararı, evet tüm bunlar, doğrudan Amerikan tertibi ve denetimiyle gerçekleşmiş olup bölgeyi bir patlamanın eşiğine getirmiştir. Zira Amerikan yönetiminin, arka bahçesi ve stratejik derinliği kendisi ve bölgedeki çıkarları açısından doğrudan bir sıkıntı kaynağı haline geldiği için Cezayir’in çevresini kuşatmak ve onu bölgesel çevresinden izole etmek için zamanla yarıştığını görüyoruz; dolayısıyla Tunus’la yaşanan soğukluk durumu, Fas’la yaşanan gerilim durumu, Libya dosyasındaki etki kaybı, Çad'daki istikrarsızlık ve Sudan’daki yoğun savaş durumu yetmedi, şimdi de Afrika Sahel Cezayir’in başını ağrıtacak. Zira doğal uzantı alanı (Tunus ve Libya), silahlı milislerin ve silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yapan suç ağlarının sığınağı ve “yasadışı” göçün geçiş noktası olmaya zorlanacak; bu da Cezayir’i, Tunus’la ilgili bakış açılarını yakınlaştırma, sınırların güvenliğini sağlama ve Tebbun’un Fransa ziyareti için hazırlığa başlama girişimlerine sevk edecektir.
Tüm bunlar ve diğerleri gibi Cezayir’e peş peşe vurulan bu tokatlar, İslam’ın ve Müslümanların bir numaralı düşmanı Amerika’dan gelmektedir; zira Amerika, ister bir miktar ganimet elde etmek için yurtdışında Amerika'nın çıkarlarına hizmet etme konusunda ustalaşan Rusya ve Türkiye gibi araçlarıyla olsun, ister Amerika'nın Afrika Sahel bölgesine getirip darbelerini desteklediği askeri cuntalar gibi araçlarıyla olsun, isterse Amerika’nın oynadığı diğer kartlarla olsun Kuzey Afrika’ya saldırmakta ısrar etmektedir.
Bu nedenle tüm bu fabrikasyon krizlerin çözümü ve çıkış yolu, Amerika’nın İslam’a ve Müslümanlara yönelik suçlarına ve düşmanlıklarına ortak olan İngiltere’ye ayak uydurmakla olmayacağı gibi Amerika’ya boyun eğmek ve onun emri vaki politikasına ayak uydurmakla da olmayacak, aksine ümmetin kalkınma projesini sahiplenerek Batı’nın yaratmış olduğu bölünmüşlük, parçalanma ve bağımlılık durumuna son vermekle olacaktır. Bu da muhlislerin, Cezayir'in sömürgecilikten kurtuluş projesinde oynayabileceği jeopolitik rolün doğasının ve İslami hadarat projesine odaklanmanın bilincinde olmalarını gerektirmektedir. O halde güç ve kuvvet ehli, bu tarihi anı iyi bir şekilde değerlendirip çok geç olmadan Irak ve Suriye senaryosunu Kuzey Afrika’ya taşıma planına karşı koymak için acele etmeyecekler mi?
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا “Muhakkak ki Allah kafirler için müminler aleyhine asla bir yol (sulta) kılmayacaktır!” [Nisa 141]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mühendis Visam Atraş – Tunus