Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Mustazaf Müslümanlardan Zulmü Defetmeye Muktedir Olan Sadece Hilafet Devleti’dir

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Mustazaf Müslümanlardan Zulmü Defetmeye Muktedir Olan Sadece Hilafet Devleti’dir

Haber:

İnsan Hakları İzleme Örgütü yayınladığı bir raporda şunları belirtti: “Çin hükümeti, Sincan’ın kuzeybatı bölgesindeki Uygurlara ve diğer Müslümanlara karşı insanlık suçları işliyor.” Raporda, sakinlere yönelik geniş kapsamlı ve sistematik saldırının bir parçası olarak Müslümanlara karşı işlenen suçlar düzeyine çıkan bir dizi ihlallerden bahsedildi.

Yorum:

Çin hükümetinin Müslümanlara yönelik zulmü yeni bir olgu değil ancak son yıllarda benzeri görülmemiş seviyelere ulaşmıştır; zira Çin, 1949 yılında işgal etmesinden bu güne kadar “Sincan” olarak adlandırdığı Doğu Türkistan bölgesinde ezici bir çoğunluğa sahip olan Uygur Müslümanlarına zulmetmek için hiçbir araç ve yöntem bırakmamıştır; bunlardan biri de Uygur Müslümanlarının zorla yerinden edilmesi ve birçok Han Çinlisi ile ateistin yeniden yerleştirilmesi süreci aracılığıylademografik yapıda değişiklik oluşturmaya yönelik bir kampanyanın yürütülmesidir; bu bağlamda kendilerine cazip teklifler sunarak ve konutlar hazırlayarak işsiz olan Çinlileri, Türkistan’a göç etmeye ve çalışmaya teşvik etmiş, aksine bunun da ötesine geçilerek siyasi veya cezai davalardan hüküm giymiş binlerce kişi bölgeye gönderilmiştir. Ayrıca Çin, zulüm ve baskıdan kaçan Uygurların evlerine ve mülklerine el koymuş, içerisinde namaz kılacak “hiç kimsenin olmadığı” gerekçesiyle birçok cami yıkılmış ve birçok zengin olan Uygur, “yolsuzluk ve yurt dışı bağlantılı dini faaliyetleri desteklemek için para gönderme” iddiasıyla tutuklanıp hapse atılmıştır. Alimlerin, aydınların ve aktivistlerin aşağılanması ve sağlıklı bir temeli olmayan asılsız iddialar ve ithamlarla cezaevlerine atılma politikasından bahsetmiyorum bile…

Çin, 65 yılı aşkın bir süredir devam eden bu uygulamalarla yetinmedi, aksine Uygur Müslümanlarına yönelik baskıcı kampanyası, kıyafet seçme özgürlüğüne, kişinin yaşam tarzına, sosyal ilişkilerine, hareket ve seyahat özgürlüğüne ve elektronik medya kullanımına müdahale etme noktasına kadar ulaştı; hatta Doğu Türkistan, keyfi toplu tutuklama, işkence, zorla kaybetme, kitlesel gözetleme, kültürel ve dini yok etme, ailelerin ayrılması, Çin’e zorla geri gönderilme, zorla çalıştırma, cinsel şiddet ve üreme haklarının ihlal edilmesi yoluyla Uygurlar için açık bir hapishaneye dönüştü.

Harici olana gelince; Çinli yetkililer son dönemde Uygurların seyahat etmelerini ve dış dünyayla iletişim kurmalarını engellemek amacıyla onların pasaportlarına el koymaya başladılar; ayrıca Orta Asya Cumhuriyetleri, Türkiye ve diğer ülkelerdeki göçmen olan Uygurlar, Çinli yetkililer tarafından sürekli taciz ve tehditlere maruz kalıyorlar; zaman zaman “göçmenlerin zorla ülkeye geri gönderileceğine” dair söylentilerin ortaya çıkmasının, onları sürekli olarak korku ve terör çemberinin içine sokmasından bahsetmiyorum bile.

Yukarıda geçenler bizim için bir takım hususları netleştiriyor ki bunlardan bazıları şunlardır: “Birlikte yaşama”, “eşitlik”, “dini özgürlük”, “azınlıkların korunması” ve “insan hakları” gibi tüm sloganların çökmesidir; zira yaşanan gerçeklik ve son zamanlarda birbirini takip eden olaylar, bu tür sahte sloganların ardındaki gizli gerçeğin -ister azınlık ister çoğunluk olsun- Müslümanlara yönelik zulmün olduğunu, aynı şekilde Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışanların omuzlarına büyük bir sorumluluğun yüklendiğini teyit ediyor; zira bu zulüm ve adaletsizliğe cevap verecek olan sadece ümmeti bu zulümden kurtaracak tek bir Halife’nin liderliğindeki tek bir devlettir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Faris Mansur– Irak

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER