- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Stratejik Sabır Tükendi… Peki Sonra Ne Var?
Haber:
İran’ın New York’taki Birleşmiş Milletler Daimi Misyonu Cumartesi günü yaptığı açıklamada, ülkesinin “İsrail’e” karşı başlattığı saldırının “Şam’daki diplomatik karargâhımıza yönelik saldırıya bir yanıt olduğunu ve artık meselenin sona ermiş sayılabileceğini” söyledi. Misyon, X platformunda yaptığı açıklamada şu eklemede bulundu: “Ancak “İsrail” rejimi başka bir hata yaparsa İran’ın tepkisi çok daha sert olacaktır.” (CNN Arabic, 14/04/2024).
Üst düzey bir ABD yönetimi yetkilisi CNN’e, ABD Başkanı Joe Biden’ın “İsrail” Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya bir telefon görüşmesi sırasında şunları haber verdiğini söyledi: “Bu geceyi bir zafer olarak görmesi gerekir; çünkü İran’ın saldırıları büyük ölçüde başarısız olmuş ve “İsrail” üstün askeri kapasitesini göstermiştir.” (CNN Arabic, 14/04/2024).
Yorum:
İran İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşundan yaklaşık yarım yüzyıl sonra, silahlı kuvvetleri geçen Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece işgal altındaki Filistin topraklarına füzeler ve insansız hava araçlarıyla doğrudan bir saldırı başlattı ve stratejik sabrının tükendiğini ve kendisi ile Yahudi varlığı arasındaki askeri çatışmaların kurallarının değiştiğini ilan etti!
Şam’daki konsolosluk merkezine yönelik saldırıya ve kendisine bağlı Devrim Muhafızları subaylarının öldürülmesine bir misilleme olarak yanıt verme hakkını gerekçelendirdiği birçok istişarenin ve özellikle de mevcut durumda sömürgeci kâfir uluslararası sistemin efendilerinin çizdiği kırmızı çizgilere ve sınırlara uygun bir şekilde karşılık verilmesine yönelik iznin teyit edilmesinin ardından İran, itibarını geri kazanmak için son askeri operasyonu gerçekleştirdi!
Peki hangi sınırların gözetilmesi ve ihlal edilmesine izin verilmemesi daha evladır ya da Filistin Filistinlilere mi aittir?! Şayet İran Dini Lideri’nin nezdinde Filistin halkının kanlarının bir değeri yoksa El-Aksa’yı koruyan kimdir?! Gerçek şu ki bir şeyin aslından gelmesi hiç şaşırtıcı değildir; zira İran, kuruluşundan bu yana uluslararası sistemin bir üyesi olmaktan başka bir şey değildir ve tüm umudu uluslararası toplumda bir numara olmaktır; dolayısıyla o, mezhepçi düşünceyle sınırlı ve milliyetçi duyarlılığı düşük olan bir cumhuriyet olup sömürgeci kâfir kapitalizme karşı İslam’ı alternatif bir proje olarak savunmaya cesaret edemez.
Bu yüzden son operasyon, ümmeti sömürgeleştirme ve ümmetin evlatlarının kanını dökme serisinin yeni bir bölümünden başka bir şey değildir. Dolayısıyla stratejik sabır, milliyetçi ve bölgesel bölünme ve İslam’ın tüm insanlar için elverişli bir hayat sistemi olarak kamil bir şekilde uygulanıp Allah’ın şeriatıyla hükmedilmemesi yüzünden ümmetin yaşamış olduğu mezalimler karşısında sürekli stratejik sessizlikten başka bir şey değildir. وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ “Biz seni ancak âlemlere rahmet olsun diye gönderdik.” [Enbiya 107]
Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem nezdinde kokuşmuş olan bir şeyi terketmeniz daha evla değil midir: دَعُوهَا فَإِنَّهَا مُنْتِنَةٌ “Onu (milliyetçiliği) terk edin çünkü o kokuşmuştur.” Güç ve yeterlilik ehlinden, insanları Allah’ın indirdikleriyle yönetecek, Müslümanları birleştirecek, tüm insanları kullara ibadet etmekten kulların Rabbine ibadet etmeye ve sömürgeci kapitalizminin darlığından İslam’ın ve ahiret hayatının genişliğine kavuşturmak için İslam davetini taşıyacak bir Halife’ye biat etmeye muktedir olanların Müslümanlarla birlikte çalışmaları daha evla değil midir? Evet, izzet, Allah’a, Rasulü’ne ve müminlere ait olup ne kadar değiştirirseniz değiştirin ve ne giydirirseniz giydirin uluslararası meşruiyette bir izzet yoktur.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına icabet edin.” [Enfal 24]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed Tatar - Tunus