- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Sırrı İfşa Etmemeyi ve İran’ı Kendi Kamplarında Korumayı İstiyorlar!
Haber:
Sana’da günlük olarak yayınlanan es-Sevra Gazetesi 21 Nisan Pazar günü şu başlık altında bir haber yayınladı: “Amerika ve “İsrail”, İran saldırısını yuttular...Top, direniş ekseninin sahasında.” Haberde şöyle geçti: “İsfahan saldırısı ile Irak’ın Babil kentindeki Halk Seferberlik Güçleri karargâhının bombalanması arasında saatler geçti; bunun öncesinde de Suriye’nin güneyindeki Suriye ordusunun hava savunma bataryası bombalanmıştı. Bu operasyonların, düşmandan “İsrail” ve yıllardır kullandığı ve direniş ekseni ve herkesin angajman kuralı olarak ele aldığı yöntemlerden uzak olması mümkün değildir.” Ve şöyle ekledi: “Bu operasyon bünyesinde, özellikle Amerika’nın İran’ın Ortadoğu’daki Batı’nın mızrak başını vurmasını kabul ettiği yönünde açık bir mesaj taşıyor ki bu, yıllar önce hayal bile edemeyeceği bir şeydir.”
Yorum:
Değerli gazeteniz -es-Sevra Gazetesi’nin-, Yahudi varlığına yönelik saldırının sabahında “İran’ın yakın zamanda karşılık vereceğine ilişkin beklentiler” manşetiyle haber yapması şaşırtıcı değildir; bu da saldırı tarihinin bilindiği ve Amerikalılara açıklandığı anlamına geliyor; zira Füze gemilerini konuşlandırmaları, Yahudi varlığının saldırıyı karşılamaya hazırlanmak için seferber olması ve diğerleri gazetenizin sayfalarını süslemişti! Asıl olan İran’ın Yahudi varlığına yönelik saldırısının, onların varlıklarını sarsacak şekilde hızlı, güçlü ve acı verici olmasıydı; tıpkı yakın zaman önce komşuları Afganistan ve Pakistan’a hızlı bir şekilde yanıt vermesi gibi ki bu, uzak ve bilinmeyen bir şey değildir!
İran’dan Yahudi varlığına doğru fırlatılan 300 füze ve drone kaç kişiyi öldürdü acaba? Cevabın açık ve maruf olduğunu düşünüyoruz; “Hiç kimseyi!” Dolayısıyla saldırı, taraftarları tatmin etmek ve düşmanla karşılaştığını sanan insanların kalplerine şifa olması içindir.
Bilindiği gibi İran, yeni İsfahan saldırısına ilk tepkiden daha şiddetli bir tepki vermek zorunda kaldı; çünkü sözde düşman ilk saldırıdan itibaren bir ders almamıştı; bu yüzden onun anlaması için tekrar etmesi gerekiyordu ki böylece kendisine yönelik saldırıya cevap verdiğinden dolayı övünüp durmasın!
Sırrın ortaya çıkmaması ve İran ile sözde düşman arasındaki oyunun ifşa olmaması için sözde düşman, sis kalınlaşana ve görüş mesafesi azalana kadar çatışmayı sürdürmek zorunda kaldı!! Sözde düşman, İran’ın eylemlerinin kendi planlarına hizmet etmesini arzuluyor ki tarih okuyan herkes bunu bilir.
Filistin sloganına gelince; İngiltere, Yahudilerin Filistin’i işgal etmesini sağlamak için Abdülaziz bin Abdurrahman El-Suud’a bu sloganı attırmıştır; bugün de Amerika, aynı amaca ulaşmak için aynı sloganı atıyor. Direniş ekseni, normalleşme ekseni gibidir; dolayısıyla onların tamamı Müslümanların düşmanlarının kampında çalışıyorlar; bu yüzden onlar, Müslümanları yönetmeye layık değillerdir; Müslümanları yönetmeyi hak eden sadece Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’dir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Şefik Hamis – Yemen