- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Hafter, Amerika Adına Bölgeye Savaş İlan Etmeye mi Hazırlanıyor?
Haber:
Libya’nın batısında yer alan ve Cezayir sınırındaki Gadames şehri, Libyalı emekli General Halife Hafter’e bağlı güçlerin şehre doğru ilerlemesinin ardından artan bir güvenlik gerilimine tanık oluyor.
Batı Bölgesindeki Libya Ordusu Genelkurmay Başkanlığı, 08/08/2024 Perşembe günü, askeri birliklerinin hazır duruma getirildiğini duyurdu. Askeri bir kaynak, yerel medya organlarında yayınlanan basın açıklamalarında, Genelkurmay Başkan Yardımcısı Salah en-Nemruş’un Libya ordusunun tüm birimlerine, olası bir saldırıyı püskürtmek için hazırlık derecesini ve azami hazırlığı arttırmaları talimatı verdiğini söyledi.Kaynak, herhangi bir göreve atıfta bulunmadı veya tehlikenin doğası hakkında bir ayrıntı vermedi.
Çarşamba günü yerel basın organlarında, Perşembe günü Hafter güçlerinin Gadames şehrini ve Al-Dabdab sınır kapısını kontrol etmek için saldırı yapmasının beklendiği bildirildi ve şehre, ilki Barak eş-Şati ve ikincisi eş-Şuveyrif olmak üzere iki eksende saldırıya başlayacağına dikkat çekildi. (El Kuds El Arabi, 08/08/2024)
Yorum:
Gazze halkının Müslüman orduları kendilerini desteklemeye ve Yahudi varlığının savaş makinesiyle yol açtığı katliama son vermeye çağırdığı bir zamanda Hafter, mübarek topraklara sırtını dönüp ordusunu, Cezayir’le olan Dabdab sınır kapısını kontrol etmek için (Libya’nın Tunus ve Cezayir’le olan sınır üçgeninin yakınında ve ülkenin batı kesiminde olan) Gadames şehrine doğru harekete geçiriyor; bu da sadece (çatışmaya hazır olduğunu ilan eden) Dibeybe hükümetine karşı değil, aynı zamanda daha dün Sudan’daki fitne ateşini körükleyen ve Rus ve Türk oyuncuların varlığından faydalanan Amerika’nın uzun zamandır vekilleri ve ajanları aracılığıyla kuşatmaya çalıştığı bir bölgenin güvenliğini istikrarsızlaştırmaya yönelik savaş tamtamları çalmak anlamına geliyor.
Gadames, çölün incisi, gaz ve petrol açısından zengin stratejik bir bölge olup yer altında, dünyada eşi benzeri olmayan devasa bir rezervuar oluşturan muazzam bir su zenginliğine sahiptir; bunların hepsi, sınır ve hudut tanımayan ve paçavra ve renkli yırtıkları kutsallaştırmayan nevine münhasır jeolojik yapı içerisinde yer alan doğal kaynaklar; şüphesiz Allah, taşları ve nehirleriyle bu zenginliklerin, Libya, Tunus ve Cezayir gibi bu üç ülkeye yayılmasını istemiştir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur:وَإِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الْأَنْهَارُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَاءُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللهِ وَمَا اللهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ “Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.” [Bakara 74]
Sömürgecinin ortaya çıkardığı bölünmüşlük gerçekliğiyle, hatta bilimin mantığıyla çelişen bu geniş bölgenin herhangi bir parçasındaki bu kaynakların idaresi, aslında Gadames havzasına giderek daha fazla üşüşen sömürgeci kafirin ve onun petrol şirketlerinin kanunlarına terk edilmeyip alemlerin Rabbinin koymuş olduğu İslam’ın hükümlerine göre olmalıdır. Ancak ihanet sahibini terk etmeyi reddediyor; bu ise Gadames sınır bölgesini hedef alan yeni bir tırmanışla Ras Cedir Sınır kapısı ve Burc el-Hadra üzerinde uydurulmuş yeni gerilimleri artırmak içindir. Tüm bu eylemlerin amacı da Tunus’ta orduyu meşgul etmek, Afrika Sahel’deki darbeler ve Fas’ın ona yönelik çatışmaları gibi uydurma sorunlarla çevrili Cezayir’le gerginlik seviyesini yükseltmek, ardından da işgal altındaki Müslüman ülkelere her zamanki gibi Amerika’nın zehirli güvenlik çözümlerine kabul etmeye zorlamak içindir.
Binaenaleyh sömürgecinin türettiği ve yüzleri ne kadar değişirse değişsin vekalet yoluyla onun ajanlarının uyguladığı birikmiş krizlerin gerçekliğinden çıkmanın tek yolu, akide ve nizam olarak İslam ile silahlanmaktır; bu da Müslümanları birleştirmek, özellikle İsra ve Mirac toprakları olmak üzere Müslümanların gasp edilen topraklarını kurtarmak, servetleri sahiplerine geri vermek ve onları aralarında adil bir şekilde paylaştırmak için çalışan bir devletin olmasını gerektirir; bu da ancak Müslüman orduların ve onların sadık liderlerinin uyanmalarını ve İslami hayatına yeniden başlaması ve küfrün ümüğünü sıkması umuduyla ümmetin projesine destek vermelerini bekleyen Hizb-ut Tahrir’in küresel olarak çağrıda bulunduğu Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin altında olacaktır.
O halde ordular, düşmanların tuzaklarına ve doğuda ve batıda İslam’ı ve Müslümanları pusuda beklemelerine karşı koymak, dünya ve ahiretin izzetine nail olmak ve Allah Subhanehu’nun vaadini ve Nebisi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet müjdesini gerçekleştirmek için İslam’ın askeri doktrinini benimsemeyecekler mi?وَلَيَنصُرَنَّ اللهُ مَن يَنصُرُهُ إِنَّ اللهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ “Şüphe yok ki Allah, onlara yardım etmeye mutlak surette kadirdir.” [Hac 39]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Visam Atraş – Tunus