- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Erdoğan Gazzeli Çocuklar İçin Ağlar Gibi Yapıyor ve Onlarla Sadece Sözle Dayanışma İçine Giriyor!
Haber:
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York'ta düzenlenen BM Geleceğin Zirvesi Küresel Çağrı etkinliğine gönderdiği video mesajında şu çağrıda bulundu: “İsrail’in” işgal politikaları karşısında başta BM olmak üzere uluslararası toplumun sesinin daha gür çıkması şart.” Şunu açıkladı: “Türkiye olarak zulmün karşısında ve mazlumun yanında durmaya devam edecek, bu insani duruşumuzdan da geri adım atmayacağız.” Ve şunu ekledi: “Çocukların bombaların altında can verdiği bir dünyada açık söylüyorum, hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz.” Şöyle devam etti: “Güvenli ve müreffeh bir gelecek inşa edebilmek için öncelikle barışa ihtiyacımız var. Terörizm, İslam ve yabancı düşmanlığı, düzensiz göç, iklim değişikliği gibi meydan okumalar, yaşanan jeopolitik sarsıntıların şiddetini arttırıyor.” Konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunun en acı örneğini 11 aydır Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında görüyoruz. 17 bini çocuk 41 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, 100 binin üzerinde yaralının olduğu, Gazze'nin neredeyse tamamının yerle bir edildiği bir tabloyla karşı karşıyayız.”
Yorum:
Onun düşmesiyle Filistin’in de düştüğü Osmanlı Hilafetinin varisi olması gereken Türkiye gibi büyük ve güçlü bir ülkenin, Filistin ve Gazze’nin yaraları için sadece keder ve üzüntü duygularını ifade etmesi akıl işi midir?! Türkiye’nin, Gazze halkını zalimlerin pençesinden kurtarmak için uluslararası sisteme ve Birleşmiş Milletler’e başvurmak dışında Gazze'ye yardım etmek için hiçbir şey yapmaması akıl işi midir?!
Erdoğan “Türkiye olarak zulmün karşısında ve mazlumun yanında durmaya devam edeceği, bu insani duruşundan da geri adım atmayacağı” iddiasında bulundu ancak bu duruşun nasıl olacağını belirtmedi; bu da bunun gerçek bir duruş değil, sadece sözlü bir duruş olduğu ve bunun sadece eylemlerden yoksun sahte medya duruşu kapsamına girdiği anlamına gelmektedir.
Şayet Erdoğan bu sözlerinde ciddi olsaydı, bunu yapmak için bir araca gerek olmadığını ve şayet isteseydi önünde, orduları harekete geçirmekten, elçilikleri kapatmaya ve saldırganlığa katılan ve suç ortağı olan ülkelerin büyükelçilerini sınır dışı etmeye, ABD askeri üslerini Türk topraklarından çıkarmaya, Yahudi varlığına giden tüm ticaret ve lojistik tedarik hatlarını kesmeye kadar çok ama birçok seçeneğin olduğunu görürdü.
Ancak Erdoğan bu seçeneklerin hiçbirini kullanmadı ve bunun yerine mazlumlar için timsah gözyaşları dökmekle yetindi; ne kadar da hilekâr bir lider!
Ancak İslam ümmeti ne Erdoğan’ı ne de tüm yöneticilerini bu aşağılayıcı ihmallerinden dolayı affetmeyecek, bu komplocuların alçakça tutumlarını sonsuza dek unutmayacak, onların haince tutumları tarihin kara sayfalarına kaydedilecek ve ayrıca düşmanlar, kıyamet gününde Aziz ce Cabbar olan Allah’ın huzurunda toplandıklarında sorguya çekileceklerdir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed El-Hutvânî